LUNAPARK

345 299 63
                                    


"Bir daha yüksekten korkamayacak

kadar hızla dibe çakılmıştık."

2.BÖLÜM: LUNAPARK

"Uyan artık uykucu. Uraz bir daha ararsa küfreder."

Gözlerimi aralayıp Zeynep'e baktım. Başımda zebani gibi dikilmiş telefonuyla uğraşıyordu. Oflayıp yataktan kalktım. "Akşam gitmeyecek miyiz ya? Sabahın köründe lun parka mı gidilir?"

"Hep birlikte kahvaltı yapalım dedik. Seni aradık ama ölü gibi uyuduğunu ve açmayacağını bildiğim için uyandırmaya geldim Duru hanım."

Gözlerimi ovalayarak ayağa kalktım. Dolabımdan rastgele bir tişört ve kot pantolon alıp banyoya koştum. Yüzümü defalarca kez yıkayıp kıyafetlerimi giydim. Saçımla da biraz uğraştıktan sonra aşağı inip sofraya oturdum. Zeynep de masada oturmuş beni bekliyordu. Hızla annemin yaptığı kreplerden birini yiyip kalktım. "Her zaman uykun yüzünden geç kalıyoruz farkında mısın? Hem zaten kahvaltıya gidiyoruz ne diye yemek yemeye oturdun?"

"Uyumayı ve annemin kreplerini seviyorum. Ne yapayım yani?" Zeynep göz devirirken üzerime siyah ceketimi geçirip ayakkabılarımı giydim. Ardından evden çıktık. Bahçe kapısının önünde Ozan ve Kayra'yı görünce hafifçe gülümsedim. "Günaydın hanımlar."

"Günaydınn!" Zeynep'in bu enerjisi beni benden alıyordu. Onun aksine uykulu ve tekdüze çıkan sesimle "günaydın" deyip yürümeye devam ettim.

Zeynep yine Ozan'ın koluna girmiş muhtemelen binlerce kez anlattığı şeyleri tekrar anlatıyordu. Onlar önümüzde ilerlerken biz de Kayra ile yan yana yürüyerek onları takip ediyorduk. Ozan ve Zeynep kadar hızlı yürüyemeyecek kadar uykum vardı ve nedense Kayra da yanımda yavaşça yürümeyi tercih etmişti.

Yavaş yavaş yürüdüğümüz sırada en korktuğum seslerden biriyle doldu kulaklarım. Ambulans arabası yanımızdan hızla geçerken kulaklarımı kapattım. Ardından gözlerimi. Bu sesi her duyduğumda o gün yaşadığım korkuyu tekrar hissedercesine titriyordum. "İyi misin?" dedi Kayra. Benimle birlikte durdu ve bana doğru döndü. "İ-iyiyim."

"İyi görünmüyorsun. Neyin var Duru?"

Nefes alışım düzelip kendime geldiğimde gözlerimi açıp telaşlı gözlerine baktım. "İyiyim, sorun yok."

"Gelmiyor musunuz, ne oldu?" Zeynep ve Ozan arkalarına dönüp bize bakınca telaşla konuştum. "Geliyoruz, geliyoruz. Bir şey olmadı." Kafalarını sallayıp yürümeye devam ettiler.

Adımlarımı hızlandırıp yanlarına yaklaştım. Kayra ise kaşlarını çatıp yavaş adımlarla arkamızdan yürümeye başladı.

***

"Ben bir çikolatalı milkshake alayım."

Uraz'ın kahvaltıda bilse mikshake içmesi hepimizi güldürmüştü. Uraz ise omuz silkeleyip gördüğü bir oyuncağı anne babasından dudak büzerek isteyen, ağlamaya geçiş yapacakmış gibi görünen küçük bir çocuk gibi dudak büzdü. 7/24 milksake içmek nasıl bir duyguydu merak ediyorum açıkçası. Garson da Uraz'ın hareketlerine bıyık altı gülüp siparişi aldıktan sonra yanımızdan ayrıldı.

"NE GÜLÜYORSUNUZ BE! Elin adamına maskara ettiniz beni." Uraz'ın takındığı tavrı ve ses tonu kahkaha atmamıza neden olmuştu.

Bir süre böyle güldükten sonra garson meşhur milkhake ve kahvaltılıları getirip masaya yerleştirmeye başladı. Uraz omuzlarını dikleştirip içeceğiyle göz teması kurmamaya çalışıyordu. Garson afiyet olsun deyip yanımızdan ayrıldığı anda Uraz hızla önünde duran milksake'e uzanıp içmeye başladı. Evet, zor şartlar altında olduğunu düşünse de içeceğine kavuşmuştu.

İSMİ YOKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin