YAVRU VATAN "KIBRIS!"

En başından başla
                                    

Tarih

Kıbrıs'ta yapılan kazılarda ortaya çıkan verilere göre adada M.Ö.
5000 yılından beri insanlar yaşamaktadırlar. Adanın Türkler dışındaki yerli halkının atalarının Anadolu'dan geldiği tarihçiler tarafından ifade edilmektir.

Anadolu, Suriye ve Mısır kıyıları arasında bulunmasından dolayı stratejik konumu nedeniyle daha ilk çağlardan itibaren öne çıkmış ve çeşitli kavimlerin istilasına uğramıştır. Söz konusu kavimlerin karışımı olmanlarından dolayı yerli halkın ırkı kökenlerinin kimlere dayandığı tam olarak tespit edilememektedir. Ancak melez bir halk oldukları kabul edilen bir tezdir.

Kıbrıs’ın bilinen ilk yerleşimcilerinin M.Ö. 7-10 binli yıllarda Anadolu ve Suriye topraklarından adaya geldikleri tahmin edilmektedir. Asur, Pers, Mısır ve Büyük İskender’le birlikte Helen hakimiyeti altına giren ada, M.Ö. 58’de Roma İmparatorluğu’nun topraklarına dahil edilmiş, 395 yılında devletin ikiye bölünmesi ile birlikte Bizans İmparatorluğu sınırları içerisinde kalmıştır.

630 tarihinde adayı ele geçiren Muaviye komutasındaki İslam orduları, adanın manevi mimarlarından, Hadis-i Şerif'le Şehit olacağı bildirilen Ümmü Haram'ın Şehadetiyle sonuçlanan savaştan sonra, bir müddet Kıbrıs'ı ellerinde tutmuşlardır. Daha sonra vergi ödemeleri kaydıyla adayı Bizanslılara geri vermişlerdir. Osmanlı'nın fethine kadar da ada idarecileri Müslümanlara vergi vermeye devam etmişlerdir.

Kıbrıs tarih bölümünde Ümmü Haram (Radıyellâhü anhâ)' dan hazır bahsrtmişken kısa bir ara verip, önce neden Müslümanlar için çok özel bir adadır ona bakalım.

Hz. Peygamberin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ümmü Haram Rümeysa Bint-i Milhan'ın (Radıyellâhü anhâ) bir deniz seferinde cennete nail olacağı muştusunun gerçekleştiği yerdir.

Ümmü Haram ve zevci Ubade, Hz. Osman (Radıyellâhü anhümâ) zamanında Şam valisi Muaviye'nin h. 650 yılında Kıbrıs'a düzenlediği sefere katılmışlardır. Gemi Tuzla sahiline yanaştığında Ümmü Haram (Radıyellâhü anhâ) bir deveye bindirilmiş, fakat Cenevizlerin saldırısı üzerine dengesini kaybederek deveden veya attan düşerek Şehit olmuştur.

Böylece tarihte deniz savaşında Şehit olan ilk Müslüman kadın Ümmü
Haram (Radıyellâhü anhâ) olmuştur. Şehit olduğu yere gömülmüş ve bir türbe yapılmıştır. Zaman içinde de bu türbe Müslümanların ziyaretgahı haline gelmiş, adanın manevi mekanlarından olmuştur.

Müslümanlar için neden manevi mekan olduğunu öğrendikten sonra devam edelim biz 😊 👇

1191 yılında Haçlı seferinin başında bulunan İngiltere Kralı I. Richard tarafından ele geçirilen Kıbrıs, tarihte “Arslan Yürekli” olarak bilinen I. Richard tarafından Tapınak Şövalyeleri’ne satılmış, ancak adanın bir yıl sonra Richard’a iade edilmesi üzerine, Kral bu kez de adayı eski Kudüs Kralı Guy de Lusignan’a satmıştır. Böylece adada ismi Kudüs Krallığı olan ve 1489’a kadar varlığını sürdürecek olan “Luzinyanlar” dönemi başlamıştır. Bu dönemde ada ekonomik ve kültürel açıdan büyük bir atılım göstermiştir.

Her ikisi de Katolik olan Fransız asıllı Lüzinyanlar ile, İtalyan asıllı Venediklilerin adaya hakim oldukları 1192-1571 yılları arasında "Pariçi" olarak adlandırılan köle sınıfını oluşturan Rumlar, hem onların hesabına çalışmak, hem de onların kurduğu Katolik Kilisesinin üstünlüğünü tanımak zorundaydılar. 1260 yılında Papa IV. Aleksandr yayınladığı "Bulla Cypria" fermanı ile, Kıbrıs'taki Katolik Latin piskoposunu Latinler dışında, adadaki bütün Ortodoksların da dini lideri haline getirdi.

Bu ferman Rum Ortodoks Kilisesi'nin bütün mallarını Katolik Kilisesi‟ne bağladığı gibi, Ortodoks ahalinin vergilerini toplama yetkisini de Latin Katolik papazlara verdi. Böylece Ortodoks Kilisesi 431'de kavuştuğu bağımsızlığını kaybetti.

UMÛDA TOHUM EKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin