Heyecanla hemen kutuyu açtım. Beklediğim gibi babamın bana bıraktığı bıçak buradaydı.

Parmağımı bıçağın üzerinde ki ayrıntıyla işlenmiş desenlerin, hatların, detayların üzerinde gezdiriyordum. Bıçağın keskin tarafında birşey yazıyordu. İlk kez farkediyordum. Çok küçük olduğu için gözlerimi kısarak bıçağa yaklaştım.

Üstünde "zaman" yazıyordu.
Şuan bunun hakkında düşünmek için iyi bir zaman olmadığını düşünerek bıçağı kutuya geri koydum kutuyu ise cebime sığdırmaya çalıştım. Ama beceremediğim için elime alarak odadan çıktım. Soluk soluğa tekrar merdivenleri tırmanarak babamın eski odasına gittim.

Hızlıca masanın altına yaklaştım. Odadan çıkmadan önce tekrar örttüğüm halıyı kaldırdım.

??: Şifre?

Kilit kısmına daha fazla yaklaşarak zaman diye fısıldadım. Kelimeyi yani daha doğrusu şifreyi söyleyince birden yerdeki kilit açıldı.

Kilidin yerinde tutamaç vardı artık. Yavaşça yukarı doğru kaldırdım. İçinde bir sandık vardı. İki elimi deliğe sokarak o sandığı yavaşça yukarı kaldırdım.

Sandık açık kahverengi idi. Eğildiğim yerden tekrar ayağa kalktım. Sandığı babamın masasına bıraktım. Babamın koltuğuna oturdum ve sandığı heyecanla açtım.

Sandığın içinde bir sürü mektup ve fotoğraf vardı.
Fotoğraflar aile fotoğraflarıydı. Bazılarında annem, ben, ıvy ve babam vardı. Bazılarında tüm kardeşler olarak fotoğrafımız vardı. Bazılarında sadece babam ve ben vardık, bebeklik fotoğraflarımızdı.

Bir mektubun üstünde benim ismim yazıyordu. Okusam mı okumasam mı diye düşündüm. Sadece elimdeki mektuba bakıyordum. Lucas'ın bana seslendiğini bile fark etmemiştim.

Lucas: Dünyadan Mel'e!

Mel: "He?" kafamı arkama çevirdim karşımda Lucas duruyordu. Kapıya yaslanmış bana bakıyordu.
"Noldu bir sorun mu var?"

Lucas: Yok ama var.

Mel: Ne diyorsun Lucas düzgün anlat o ne demek?

Elinde bir mektup vardı. Küçük birşeydi.

Mel: "Kimden geldi?" Oturduğum sandalyeden, çenemle karşımda duran Lucas'ın elindeki mektubu işaret ettim.

Lucas: Bay Franklin, seni barına özel olarak çağırıyor. Konuşmak istiyormuş. Nedeni yazmıyor. Neden seni özel olarak çağırır ki?

Mel: Artık lider ben olunca benimle konuşmak istiyortur. Mektubu masaya bırakırsın.

Harley: Mel!! Lucas!! belli oldu!!!!

Harley'in sesi koridorda yankılanıyordu. Lucas ve benim olduğum odaya doğru koştuğu anlaşılıyordu. Yaklaşık 5 saniye sonra odaya daldı. Nefes nefese kalmıştı.

Harley: Mektuplar geldi! Okulumuz belli olmuş! HEPİMİZ AYNI OKULA GİDİYORUZ! YEYYYYY!

Harley sevinçten etrafında dönüyordu.

Mel: Mektubu ver.

Harley dönmesini bırakıp bana doğru yürürken hafif sendeliyordu. Elinde bir sürü mektup vardı bunlar hepimizin mektupları olmalıydı. İçlerinden kendi mektubumu aldım.

Lucas: Sesli oku lütfen.

Kafamı onaylarcasına salladım. Lucas ve Harley masanın önünde dikilmiş okumamı bekliyorlardı.
Sesimi düzeltmek için elimi yumruk yapıp ağzıma götürdüm ve öksürdüm.

seven devils / tom riddle !ARA VERILDI!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin