ÖDÜL VE CEZA

30 0 0
                                    

       Ailede ve eğitim ortamlarında asıl amacı disiplini sağlamak olan ödül ve ceza kavramlarını hangi sıklıkla kullanıyorsunuz? Evet çokça kullandığımızı söyleyebiliriz.

Disiplinin insan eğitiminde çok önemli bir yeri olduğunu düşünenlerdenim. Disiplin; bireyi eğitmek, düzeltmek, doğru yolu göstermek gibi bir çok anlamı içinde barındırır ve kişiye ileriki yaşantısında gerekli olacak bilgilerin bütünüdür. Kısaca, toplumun belli kurallarına uymayı gerektiren önlemlerdir disiplin.

Bunu sağlarken ödülden mi cezadan mı faydalanmak gerekir? Ödül olumlu pekiştireç gibi gözükse de aslında onun da cezadan pek bir farkı yoktur. Psikolojik açıdan bakacak olursak ödül, bireyde olumlu davranışların tekrarını sağlamak amacıyla uyandırılan bir sevinç duygusudur. Ödül çok masum gözükür. Ailede veya eğitim ortamında ödül verme durumu varsa ve bu durum ortadan kalktığında ödül artık cezaya dönüşmüş demektir. Ödül alamamak da cezalandırılmak gibi algılanır.

Ödülde de cezada da bir koşula bağlılık söz konusudur. Örneğin çocuğa, yemeğini bitirirsen dışarı çıkabilirsin dediğimizde dışarı çıkabilmenin şartı yemeği bitirmektir. Cezada da aynı durumdan söz edebiliriz. Ceza alıyorsak mutlaka bir otoriteye karşı gelmişizdir, yanlış bir davranış yapmışızdır. Ödül ve ceza aslında bir kontrol mekanizmasıdır da diyebiliriz. Türk toplumu olarak her şeyden haberdar olmak, her şeyi kontrol etmek, bilmesek de her şeyi biliyor gibi yapmak en önemli özelliğimiz olmuş. Kontrol mekanizması öyle bir hal almış ki denetleme ve kontrol ortadan kalkar kalkmaz çalışma da devre dışı kalır hale gelmiş. Zaten okullarımızda mevcut sınav ve not sistemleri de kontrol etmek üzerine değil mi? Sınavlar çocuğun neyi ne kadar çalıştığını kontrol eder. Çocuklarımız da sınavlarda başarılı olmak için o konulara çalışır, notu alır ve o konular artık onun için anlamsız hale gelir. Çünkü sonuçta bir değerlendirme içine girmiştir. Fakat bu durum geçmiş konulara bakmama ve yeni konuları çabuk unutmayı sağlamaktadır. Peki doğrusu nasıl olmalıydı? Çocukta merak duygusu uyandırılsaydı ve bu konuları kendi ilgisi çerçevesinde öğrenseydi o zaman eski öğrendikleriyle yeni öğrendikleri arasında bağ kurmak isteyebilirdi.Önemli olan kişinin özdenetimini yüksek tutmasıdır. Özdenetimini yüksek olan çocuk, kendini denetleyebilir, sevdiği işleri erteleyebilir ve hedeflerine ulaşabilmek için disiplinli çalışır.

Ödül veriliyorsa davranıştan önce değil davranışla birlikte verilmelidir. Çocuklarımıza bir işi ödülle yaptırıyorsak o işin kalitesi düşük olur. Çocuk için amaç o işi en iyi biçimde yapmak değil, en kısa yoldan ödüle ulaşmak olacaktır. Ebeveynler verilen ödülü büyüttükçe çocuktaki stres düzeyini de artırır. Fazla stres de performansı olumsuz yönde etkiler. Aynı zamanda çocuk ödülle iş yapmaya alıştıktan sonra risk almaz hale gelip hep kolay işleri seçmeye başlar. Bu da yaratıcılığı ve gelişimi durdurur. Gelişimi durdurur demişken Nobel Ödülü alan bilim insanlarının ödülü aldıktan sonra bilimsel çalışmalarında ciddi bir azalma olduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. O halde ödül , bilişsel yani düşünme gerektiren, mantık ve muhakeme gerektiren işlerde çocuğa zarar verebilir. Mekanik işlerde, davranışsal durumlarda, örneğin odasını toplama, yerde bir çöp gördüğünde onu çöp kovasına atma gibi durumlarda işe yarar diyebiliriz.

Sonuç olarak çocuklarımızı sürekli kontrol edilmesi gereken varlıklar olarak görmek yerine onları güvenilmesi gereken bireyler olarak görmek gerekir. Ödül sadece araçtır aslolan amaçtır.

Ödül ve Ceza ile ilgili doğru bildiğimiz birçok yanlışı bilimsel araştırmalardan ve deneyimlerden yola çıkarak çok açık bir dille ortaya koyan Dr.Özgür Bolat'ın "Beni Ödülle Cezalandırma" kitabını tüm ebeveynlere ve eğitimcilere tavsiye ederim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 03, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ÖDÜL VE CEZAWhere stories live. Discover now