"Hayır hayır anne..." üzülmesin diye hızla konuştum. "Hiçbir zaman öyle olmadı."

Annem inanmak için gözlerime baktı. Yalan söylemediğime dair ipucu bulunca biraz rahatlamış gibiydi.

"Ben Özcan'dan önce.." dediğimde tanımadığını anlayınca gülümsedim. "Damadının adı Özcan bu arada." diye eklediğimde gülümsedi.

"Soytarı." ben de gülümseyip ona yaklaştım ve kollarımı narin vücuduna doladım. O da aynı anda bana sarıldı.

"İşte neyse devam edeyim. Anne ben bir gün kafadan bir numara salladım. Özcan çıktı. Konuştuk falan ama ilk başta ben sohbet muhabbet olsun diye konuşuyordum." her şeyi anlatsam mı acaba diye düşünürken olan olsun diyerek anlatmaya devam ettim. "Ama sonra eski arkadaşlarım ile ona bir oyun oynadım. Biseksüelim dedim ve onu kandırdım. Ama onun aile yaşamını öğrenince bu oyundan vazgeçtim. Sonradan fark ettim ki ben kendi kazdığım kuyuya düşmüşüm. Ben ona aşık oldum."

"Ne yani sen kafadan bir numara sallayıp ona güvenip Diyarbakır'a gittin öyle mi?" dedi ilk başta dehşetle. Anne olmak böyle bir şeydi sanırım.

"Evet ama çok güvenilir biri anne. Ben insan sarrafıyım, biliyorsun."

"Aynen biliyorum. Küçükken o kadar uyarmama rağmen okulda sana şeker veren amcanın elinden şeker yiyip elinden tutup gitmiştin." gözlerimi devirdim.

"Anne küçüktüm ve babamın beni denemek için bir yaşlı amca tutup böyle bir sosyal deney niyetine oyun yapacağını nereden bileyim?" diye sordum sinirle. Gülümsedi.

"Tamam devam et. Ondan önce şunu söyleyeyim. Umarım çocuğa yaptığın kötü davranışın farkındasındır." Özcan'a yaptığımız oyundan bahsediyordu.

"Evet, farkındayım." dedim kendime sinirle. Soluk alıp devam ettim. "Ondan sonra biz sevgili olduk. Ama doğum günümde buraya gelmiş. Selim'de herşeyi ona söyledi. Özcan çok kötü oldu ayrıldık. İşte o yüzden haftalarca kötü olmuştum. Sonra da dayanamayıp yanına gittim."

"Zaten o zaman kötü olduğunda bir şeylerin olduğunu anlamıştım. Şimdi aranız nasıl peki?"

"Çok iyi. Yani birkaç saat önce babam beni dövdü diye yalan söyledim sinirlendi, engelledi ama az önce barıştık." saçlarımı okşamaya başladı. Tam o sırada babam aklıma geldi.

"Anne babam biliyor mu?" biraz durdu. Anladığım kadarıyla bilmiyordu.

"Hayır, bilmiyor. Ona söylemedim, kötü gözle bakacağından değil ama o biraz daha dursun bakalım." annem daha iyisini bilir diyerek kafamı salladım.

"Evlatlıktan reddeder mi?"

"Yok, beylik tabancası ile vurur seni." dediğinde korkuyla yüzüne baktım. Gözlerini devirdi. "Saçmalama oğlum."

"Ne bileyim anne, korkuyorum." dediğimde dudaklarını saçıma bastırdı ve kokumu içine çekti.

"Korkma bebeğim." dedi sadece. Ardından biraz durup kendini geri çekti. "Göster bakalım şu oğlanı."

Gözlerine bakıp hevesle geri çekildim.  Yiğidimi tanıtmak benim için bir gururdu. Hemen telefonumu açıp Özcan'ın oradayken gizlice çektiğim fotoğraflarını açıp gösterdim. Annem dikkatle inceledi.

"Biraz büyük gibi... kaç yaşında?" gözlerini kısıp bakarken ben de fotoğraflara ilk defa görmüşüm gibi bakıyordum.

"20 yaşlarında, ama kimliğe geç yazıldığı için lisede okuyor." bir diğer fotoğrafa geçerken konuştum. Annem 'hmm' dedi.

"Baya yakışıklıymış."

"Öyledir." dediğimde annem gülümsedi. Ben o sırada Özcan'ın kardeşlerinin fotoğraflarını açtım.

"Bak bunlarda Özcan'ımın kardeşleri." diye tanıttım tatlı çocukları gösterirken.

"Özcan'ımın..." diye taklidimi yaptığında farkına varmadan söylediğim şeyle kafamı biraz eğdim. Utanmıştım.

Biraz etrafı gösterirken annemin yorumlarını dinledim. Özcan'ın büyük ablasına biraz fena duruyor dikkat et diyerek kendi görümceleri hakkında konuştuğunda onu dikkatle dinledim. Annem ilk defa dedikodu yapıyordu.

Tam o sırada telefonum çaldığında ekranda görüntülü arama çağrısı gözüktü. Özcan arıyordu. Annemin yüzüne baktım.

"Tanıştırayım mı?" diye sorduğunda kafasını salladı.

"Tabi, olur." dediğinde gülümseyerek kenara çekildim. Ekranda sadece kendim gözükürken yeşil tuşa bastım.

Özcan yine tepeye çıkmış, rahat bir şekilde yayılıp sigara içiyordu. Aşırı karizmatik duruyordu. Beni görünce gözleri parladı.

"Yavrum niye yazmıyorsun?" dedi dudaklarını yalayıp.

"Annemle konuşuyordum. Seni anlattım. Bir merhaba de." deyip anında anneme çevirdim. Amacım onun afallamış suratını görmekti.

Özcan ilk anlamayarak baksa da annemi görünce dudaklarındaki sigarayı bir çırpıda kenara atıp oturuşunu düzeltti. Sigara dumanı ağzından çıkarken elini sağa sola sallayıp dumanı yok etmeye çalışıyordu.

"Merhaba oğlum." dediğinde Özcan kıpkırmızı olmuştu.

"Merhaba.. efendim." dedi gülümsemeye çalışarak.

"Nasılsın, iyi misin?" annem aşırı sıcak konuşuyordu. Çok mutlu olmuştum.

"İyiyim, siz nasılsınız?"

"Teşekkür ederim, ben de iyiyim." dediğinde Özcan bir şeyler mırıldandı. Çocuk şimdi kasılmaktan ölecekti.

"Anne ben içeri geçip konuşayım." dedim onu kurtarmak için. Annem kafasını salladı ve yeniden Özcan'a döndü.

"Görüşürüz Özcan oğlum." Özcan kafasını salladı.

"Görüşürüz efendim."

Sırıtarak ekranı kendime çevirdim ve ayağa kalkıp yürümeye başladım. Özcan bana öyle sinirli bakıyordu ki, gülmekten ölecektim. Odaya geçip kapıyı kapattım.

"Senin ben o sarı kafanı sikeyim Emre." dedi sinirle ve hararetle. Çocuk nefes almayı unutmuştu. Yakasını biraz açıp nefes almaya çalıştı.

"Sana ben kurban olurum Özcan'ım benim." dedim hafifçe sesimi yükselterek. Yatağıma uzandığımda bana ters ters baktı.

O kadar rahatlamış ve ferahlamış hissediyorum ki... Gülmekten çenem yırtılacaktı neredeyse.

ERGANİLİ SEVGİLİM Where stories live. Discover now