26.Bölüm: KÜÇÜK KIYAMET

Start from the beginning
                                    

"Bu iyiliği yapmak isterdim ancak biliyorsun birkaç yan odada ablam uyuyor ve Alanguva seni öyle bir inletirim ki bu tüm adayı yankılandırır." Bunu yapardım, onunla tüm adayı sallayacak kadar iyi bir seks yapmak istiyordum. Ancak uzun bir yolculuğumuz ve öldürmemiz gereken bir adam vardı.

"Bir kadın beni inleteceğini söylüyor ve bu hoşuma gidiyor." Dedi kendi bile kendine inanmıyormuş gibi gülerken. Elimi sertliğinden çektim, diğer elim güzel yüzüne çıktı. Başparmağım gamzesinin derin çukurunun etrafında gezindi.

"Bir adamın söylemesini mi tercih edersin?" Çıldırtıcı hazır cevaplarıma artık eskisi kadar tepki vermiyordu. Ya ben formdan düşüyordum ya da Alanguva bana gerçekten alışıyordu.

Sarıları gözlerime, hep olduğu gibi uzun uzun baktı. Gözlerindeki tek şey tutku değildi. "Beni mahvediyorsun." Seni daha mahvetmedim Ateş.

Dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım ve altından çıktım. Ateş yatağa düşerken, kollarını kafasının altında birleştirdi.

"Abartıyorsun, sonuçta ablan birlikte olduğumuzu biliyor." Biliyor demişti sanıyor değil. Yataktan çıktım, geriye kapıya doğru birkaç adım attım.

"Dalga mı geçiyorsun? Daha tanıyamadın mı ablamı? Öpüştük diye nikah masasına götürmek istiyor bizi." Ya da tanıyamamak değil de böylesi işine geliyordu.

"Doğru, her öpüştüğünle birlikte olsaydın haremin olurdu değil mi!" Diye sordu ters bir tavırla. Ciddi miydi?

"Evet ama ben dördüyle aynı anda yapmazdım sanırım. Ya da yapar mıydım? Önerir misin?"

"Aşkın!" Diyerek elindeki yastığı fırlatıyordu ki çoktan odadan çıkıp kapıyı kapatmıştım.

"Çok eğleniyorsunuz sabah sabah." Pusat'ın koca cüssesi, koridorda hatırı sayılır bir yer kaplıyordu.

İyi ki sevişmeye çalışmamıştık, şayet Pusat yine pusuda bekliyordu. "Senin bu adamın cinsel hayatıyla alıp vermediğin ne?" Şaşırdı, ne dediğimi anlamak için boş boş yüzüme baktı. "Doğru söyle, Ateş'e aşıksan bu işe son verebilirim." Dedim eğlenen bir tavırla. "Aşıksın dimi? Platoniksin, istiyorsun ki adam iyice kudursun ki onu rahat ele geçirebilir."

Yüzüme bir süre daha boş boş baktıktan sonra kaşları çatıldı. "Tövbe tövbe ya, ne diyon kızım sabah sabah? Anlamıyorum fazla beyin size kafa mı yapıyor?"

"Ateş'in odasına geliyordun değil mi?"

"Yoo, ben Bahar'ımın yanına gidiyordum."

"Bahar bir nefeste sönüverecek bir çiçek, peki ya Ateş?"

Elini havaya kaldırdı hayda der gibi. "Çattık sabah sabah ya." Yanına yaklaştım, boyum yetmediği için yerimden biraz zorlanarak omzuna kolumu atmaya çalıştım ancak başarısız olarak sadece elimi bırakabildim ensesinde, geldiği yöne geri çevirdim kendimle birlikte.

"Bana karşı dürüst olabilirsin, Ateş'e karşı ne hissediyorsun?" Yüzüme alık alık baktı. Onu sürüklemeye devam ederken aynı anda konuşuyordum da. "Shrek, bana bak biraz daha etrafta dolanmaya devam edersen seni o çok sevgili Baybora'nın yanına uğurlayacağız ikimizde. Söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum bir bırakmadın sevişelim amına koyayım ya!"

"Ben mi bırakmıyorum? Sürekli birbirine çiftleşme çağrısı yapan köpekler gibisiniz." Ensesini elime kıstırdığımda huylanarak kafasını büktü. "Çek lan elini, buz gibi." Koca dev iki büklüm olurken daha fazla sıktım.

ATEŞPARE (+18)Where stories live. Discover now