4. Bölüm: Umut Işığı

2.2K 599 1.4K
                                    


***

Merhaba!

Hala burada olduğunuz için
hepinize teşekkür ederim. Umarım birlikte daha güzel ve ışıklı günlere yürürüz...

Siz sadece Defne'nin değil, benimde son umudum oldunuz çünkü...

Biraz daha konuşursam duygusallaşacağım Neyse sizi Defneyle baş başa bırakıyorum. O size emanet...

Sizin için seçtiğim ve en ama en sevdiğim şarkıcılardan olan
Britney Spears'ın kendisi kadar mükemmel olan Sometimes şarkısını açmayı unutmayın :)

İyi okumalar...

***

Antalya 8 Mayıs 2009

     Neyse ki çok geçmeden bölüm binamıza girdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neyse ki çok geçmeden bölüm binamıza girdik. Boya, ahşap ve kâğıt kokan sanat okulumuzun içerisindeyken, kendimi evimdeymiş gibi hissedip derin bir iç çekmiştim. Damla ise sanki bu küçük molayı çok görürcesine "Hadi yürü Defne!" diye fakültenin girişinden döndürmüştü beni. Ardından resim bölümünün olduğu koridora soktu bizi. Normal olarak "Damla ne oluyor, neden buraya gidiyoruz? Bizim bölümü diğer tarafta..." diye sordum. O da sık alıp verdiği nefesinin arasından "Şimdi bizim dersliklerin oraya gitmekle uğraşamam çok acil konuşmamız lazım, en yakın kızlar tuvaleti de burada." deyip ilerlemeye devam etti. Ta ki dediği yere varıncaya kadar. Ancak o zaman durup beni içeriye fırlattığı gibi kapıyı ardımızdan örtmesi bir olmuştu. Biraz soluklandı. Ardından "Şimdi her şeyi en başından anlatıyorsun Defne, sen bu yakışıklıyı nereden buldun ve aranızda ne var? Hemen anlat!" diyerek soru yağmuruna başladı.

O şaşkınlıkla neye uğradığımı anlamadım ve öylece kala kaldım. Benim birkaç saniyelik sessizliğimin ardından sabırsızlanan Damla ise "Alooo, kızım sana diyorum, anlatsana hadi! Kim bu esmer çocuk?" diye sıkıştırdı beni. Zorda olsa konuşacak gücü buldum ve "Her şey Emre'nin anlattığı gibi oldu. Bana bölümü sordu, bende getirdim. Sonra kahve içtik ve sen geldin. Bunda büyütecek bir şey yok!" diyerek cevap verdim. Biraz durdu, ardından komplocu bir kahkaha attı. "Çocuğun bakışları öyle demiyordu ama..." deyip kıkırdadı. Damla'nın söylediklerine anlam veremedim ve ona "Nasıl bakıyormuş bana?" diye sordum. Hemen yanıma gelip sessiz ama kendinden emin bir tonla "Karşısındaki kızdan etkilenen her erkek gibi bakıyordu; sevgi ve tutkuyla..." diyerek fısıldadı. Duyduklarımı kendime yakıştıramayıp ondan uzaklaştım ve üzgün bir şekilde "Hayır yanılıyorsun! Bugüne kadar kimse bana öyle bakmadı, o da bakmaz... Hem ben... Ben yapamam! Hayatına girdiğim insanların işlerini zorlaştırmaktan başka bir işe yaramam Damla. O yüzden bu konuşmayı yapmamış olalım!" deyip gözyaşlarımı tutmaya çalışarak çıkışa doğru yöneldim.

SON UMUT |Kitap oldu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin