Çağla ayağa kalkıp arkadaşlarının ve kendinin ceketini askıdan getirdi. Ceketini giyen Özlem, Esme'nin koluna girdi. Diğer koluna da Çağla girmişti. İki tane mükemmel arkadaşa sahip olmak büyük bir şanstı. Hamilelik haberini aldığından beri kendini kötü hissediyordu. Fakat şimdi çok iyiydi. Anne olacaktı. Bu gerçeği kendisi itiraf edemese de arkadaşları onun yüzüne söyleyerek kabullenmesini sağlamışlardı. Kabul ediyordu. Ve bu bebeği istediğini hissediyordu. Tek korkusu Yakuptu. Fakat bu konuda da yapabileceği bir şey yoktu. Onu gerçekten seviyordu. Fakat adam kendisini onun kadar sevmiyorsa Esme ne yapabilirdi?

Kendisini her türlü sona hazırlaması gerekiyordu. Büyük bir karar vermeliydi. Sonuçta kendisi bu bebeği istiyordu evet ama yaşadığı toplumun düşüncesi ona bakış şeklide tamamen değişecekti. Eğer Yakup ile ayrılırlarsa bekar bir anne olacaktı. Ve bunun zorluklarını yalnızca hayal edebiliyordu. Onlar için en iyisi neyse olacak olanlarda oydu. Esme kendini hazır hissettiğinde Yakup'a hayatlarına girecek olan ufak sürprizi söyleyecekti. O zamana kadar kendini her iki sona da hazırlaması gerekiyordu. Yalnız ve bekar bir anne mi olacaktı? Yoksa sevdiği adamla evlenen, gerçek bir ailesi olan anne mi?

İçinden geçen elbette ikinci seçenekti.

❤️❤️

Genç adam çözdükleri son davanın dosyasını raporlaştırıyordu. Kürşad bu sıralar çok yoğundu. Elbette bu yoğunluktan dolayı eşini ihmal etmiyordu. Özlem'e gereken ilgiyi her zaman gösteriyordu.

Odasının kapısı tıklatıldı ve odaya giren Şevval "Başkomiserim, imzalanması gereken evraklar var. Şimdi mi imzalarsınız yoksa bırakayım mı?" diye sordu.

"Masaya bırak Şevval. Şu an çok meşgulüm."

"Tamam başkomiserim. Çay ister misiniz?"

"Çok iyi olur Şevval."

Şevval odadan çıktıktan sonra Kürşad tam dikkatini yeniden raporlara vermişti ki çalan telefonu ile yeniden dikkati dağıldı. Derin bir iç çektikten sonra telefonu eline aldı. Arayan sevdiği kadındı. Az önceki gergin ve sinirli hali tamamen ortadan yok olmuştu.

Mutlu bir yüzle telefonu açıp konuşmaya başladı. "Aşkım?"

"Sevgilim ne yapıyorsun?"

"Rapor işleri."

"Hala bitmedi mi?"

"Maalesef bitmedi. Bugün bitmesi için uğraşıyorum."

"Anladım o zaman evde görüşürüz sevgilim."

"Tamam birtanem. Sen ne yapıyorsun?"

"Çağla ve Esmeyle birlikteyim. Akşam evde görüşelim olur mu? Bazı haberlerim var."

Kürşad kaşlarını yavaşça çattı. Önemli haberler neler olabilirdi? İçinden bir ses Yakup ve Esmeyle ilgili bir durum olduğunu söylüyordu. Acaba evlenmeye mi karar vermişlerdi? Neyse akşam eşinden ne olduğunu öğrenecekti.

"Tamam evde konuşuruz. "

Telefonu kapatan Kürşad arkasına yaslandı. Tüm gün karısını özlüyordu. Eve gitmenin ve ona sarılmanın hayalini kurmak güzeldi. En güzeli ise eve gittiğinde Özlem'i mutfakta, salonda, yatak odasında yani evin herhangi bir yerinde bulmaktı.

Masanın üstündeki ufak çerçeveye bakıp gülümseyen Kürşad, eşiyle olan fotoğrafın hemen yanında duran aile fotoğrafına bakmaya başladı. Annesi. O da bu günleri keşke görebilseydi. Özlem'i çok seveceğine emindi.

Fotoğrafa doğru elini götürdü. Bir parmağını annesinin yüzüne dokunduran genç adam derin bir nefes verdi. Erken gitmişti, hem de çok erken gitmişti. Annesini çok özlüyordu. Kaç yaşında olursa olsun özleyeceğini biliyordu. Baba olduğunda da özleyecekti.

KarahisarlıWhere stories live. Discover now