"Ah! Lan kim koydu bu direği buraya!? Nerede bu mahallenin mühendisi!?"

Sağa sola yalpalayarak sonunda yanımıza vardığında Yunus Ali söze girdi.

"İkişer ikişer ayrılıp arayalım, daha kolay olur."

Kafamızı salladığımızda Tuna hepimizin tersi yönde giderken arkadan tişörtünü tutup çektim ve gideceğimiz yöne çevirdim. Umarım başıma iş açmazdı bu çocuk.

***

"Abiciğim neden anlamıyorsun? Eğer sen bu ayvayı vermezsen, bu sefer bu adam ayvayı yiyecek!" dedi Tuna karşımızdaki adama. Adam kaşlarını çatıp bana baktı. Sonunda bir yer bulmuştuk fakat adam ayvayı başka biri için ayırdığını söylüyordu.

En sonunda araya girme ihtiyacı hissedip "İçinden bir tane verseniz, ben de size parasını versem?" dediğimde adamın bakışları yumuşadı. Kafasını olumlu anlamda sallayınca rahat bir nefes aldım. Oğlum daha doğmadan ne çektirdin be babana?

Adam iki tane ayvayı çıkarıp verdiğinde parasını uzatıp oradan uzaklaştık, Tuna yolda söylenmeye devam ediyordu.

"Nasıl bir çocuk bu? Daha doğmadan bokumuzu çıkardı."

"Babası kılıklı, hiç mi amcasına çekmemiş?"

"Neyse ki benim gibi bir amcası var, her şeyi benden öğrenecek."

Gülüp omzuna vurduğumda iyi ki onlar gibi bir arkadaşım vardı diye düşündüm. Her zorlukta yanımdalardı, benim hep onların yanında olacağım gibi.

Bizimkileri arayıp bulduğumu söyledikten sonra hepimiz evlerimize dağılmıştık. Şimdi ise ayvayı yedikten sonra huzurla uyuyan karımı izliyordum.  Kaç sene geçmişti, o hala güzeldi, benim güzelimdi.

Hep öyle kalacaktı.

Rabbim'e bir kez daha şükrettim, onları bana verdiği için.

Günümüz;

"Kabul edecek misin?" diye sordu Ahsen arkadaşına.

Yüsra omuzlarını silkip "Sürünsün istiyorum ama, kıyamıyorum." dediğinde Ahsen kafasına vurdu.

"Salaksın sen, ben olsam sürüm sürüm süründürürdüm."

Yüsra ona gülerken aklına bir şey gelmiş gibi gülmeyi kesti. "Ahmet ile kavga mı ettin? Annem Hale teyzemle konuşurken duydum."

Ahsen aklına gelen ikiz kardeşi ile suratını buruşturdu. Ahmet ile sürekli kavga ediyorlardı, alışmıştı artık bu duruma. Kafasını olumlu anlamda sallayıp "Tutturdu senin kampüsün orada bekliyorum, alacağım diye. Ben de veliye ihtiyacım yok deyince kavga çıktı işte." dedi ve yatağa oturdu.

Yüsra kafasını salladığında odanın kapısı çalınca Yunus Ali'nin sesi duyuldu.

"Girebilir miyim kızım?"

Yüsra "Gel baba." Diye seslendiğinde Ahsen odadan çıkmak için ayaklandı. Baba kız baş başa konuşsa iyi olacaktı. O kapıdan çıktığında Yunus Ali girdi. Kızının yanına yaklaşıp yanına oturdu.

"Çileğim, ne düşünüyorsun?"

Babasının sorusuyla kızarıp başını önüne eğen Yüsra, deli gibi istese de bunu dile getirmedi. Babası ve amcası resmen plan yapmış onları kandırmışlardı. Başkası onu istemeye gelecek diye gece boyunca içi içini yemişti, istemese vermeyeceklerini biliyordu fakat Ufuk Sirac'ın sesinin çıkmaması onu yaralamıştı.

Derken Ufuk Sirac gelip onu istemişti.

Babasına başını çevirip kafasını salladığında Yunus Ali güldü ve kızını kolunun altına aldı.

"Aynı anası gibi."

Bunu dediği an odaya dalan karısı ile baba kız sıçrarken İyem çatık kaşlarla elini beline koydu.

"Yazıklar olsun, dedikodumu mu yapıyordunuz?" diye yakındığında Yunus Ali gülüp elinden tuttu ve yanlarına çekti karısını. Bir yanında karısı diğer yanında kızı, öyle mutluydu ki o gün yanlış kişiyi istediklerine şükretti.

"Sana annenle tanışma hikayemizi anlattım mı?" diye sordu Yunus Ali kızına. Yüsra kafasını heyecanla sallayarak "Hayır, çok merak ediyorum anlatsanıza." dediğinde İyem güldü.

"Baban bana ilk görüşte aşık oldu, anında istedi beni."

Yunus Ali kaşlarını çatarak "Yalan söyleme hatun, yanlışlıkla seni istedik. Yusuf'a Bukre'yi isteyecektik." dediğinde karısından dirsek yemesiyle inledi. İyem kızgın bakışlarla baktı kocasına.

"Sende dünden razıymış gibi kabul ettin."

"Dünden razıydım zaten."

Hepsi gülmeye başlayınca kapı çaldığında İyem telaşla ayağa kalktı. "Bukreler gelecekti!"

Yunus Ali kapıyı açmaya giderken İyem kızına dönüp " Ufuk Sirac seninle konuşmak istiyormuş, birazdan çıkar odaya. Yanınızda duracağım" dediğinde Yüsra şokla baktı ona.

"Anne konuşmam ben onunla!"

"Evlenmeye gelince evleniyorsun küçük hanım, istiyorsan nikahtan sonra da konuşmadan anlaşın."

Telaşla ayağa kalkıp aynadan tipine baktığında beyaz yüzü daha da beyazlamış gibiydi, kendisini incelemeye devam ederken odanın kapısı tıklatıldığında heyecanla sıçradı. İyem kapıdakinin içeri girmesini söyleyince başı önüne eğik, mahcup bir şekilde duran Ufuk Sirac girdi odaya, bir eli arkasında bekledi öylece.

"Gel paşam gel." dedi İyem ve kendisi de kızının masasına oturup ikiliyi izlemeye başladı.

Ufuk Sirac ise teyzesinin yanında nasıl konuşacağını düşünüyordu fakat teyzesinin deli dolu halleri aklına gelince bunu sorun etmeyi bıraktı. Belirli bir mesafede durdu.

"Yüsra..."

Yüsra onun sesini duyduğunda kuş gibi atan kalbine inat dimdik durdu yerinde. Çok kırmıştı onu, sevdiğini düşünmüştü kendi kendine.

Sevmese neden istesin?

"Bak nereden başlasam bilemiyorum, sadece şunu bil, ben seni çok seviyorum."

Zaman durdu o an Yüsra için. Ellerine bakan gözleri doldu, yüreğindeki kuş kanat çırptı bir kez daha. Rüya görüyor olamazdı değil mi?

Film izler gibi onları izleyen İyem, kızının bayılmasından korkuyordu. Heyecandan titrediğini görebiliyordu kızının.

"Çilek kız...belki beni istemezsin, ama ne olur hemen kestirip atma." dedikten sonra arkasında duran elini öne uzatıp elindeki çilekleri uzattı ona. "Lütfen bize bir şans ver."

Yüsra ona uzatılan çileklere bakıp dolan gözlerini engellemeye çalışıp güldü. Kalbi zaten o şansı çoktan vermişti onlara. Çok dua etmişti, Ufuk onu sevsin diye.

Gülümseyerek ona uzatılan çilekleri temassız aldı ve geçmişi anımsatan o sözleri söylediğinde ikisi de gülümsedi.

"Çilekleri aldım ama barışmam."

***
Bence 3 tane özel bölüm yeterli... Sizi kıramadım bugün attım.

Kadere İnan adlı kurguma da beklerim hepinizi 😌🤭😘

Beğenmişsinizdir umarım ❤️❤️

Geceniz aydın olsun ♥️

Dinle Beni Bi | TextingWhere stories live. Discover now