14- BÖLÜM "KÖY PART2"

En başından başla
                                    

Adının Mihriban olduğunu öğrendiği kız. Abla ben yardım ederim sana ama beni görmemeleri lazım içerden yaparım işleri demişti.

15-16 yaşında kız diye küçümsemeyecektin işte. Allah'tan insaflı çıkmıştı .Filiz demeden yardım etmeye çalışmıştı . Kız Filiz bir yanına Ali'nin arkadaşının eşi Reyhan da diğer bir yanına geçti Filiz'in .

Menü bir mantıydı. Tabiki Filiz yapmamıştı ama izlemişti. Nasıl yapıldığını öğrenmeye çalışmıştı. Şimdi Sultanana sorarsa diye. O sırada Bera'yı kapıya dikmiştiler. Gözcü mahiyetinde. Mantı hamuru nasıl olur, nasıl yoğurulur ettabını dikatle izledi. Tabi mantıyı Mihriban yapıyordu o izliyordu. Allah aşkına çok zordu. Hamuru tutturdun, yaptın, bir de açıyorsun. Filiz bu sırada mantının içini doldurup. Reyhan gibi kapatmaya çalışıyordu.

Sözde misafir olarak gelmişti ama yemeği o yapacaktı. Kimsenin insafı yoktu.

En sonunda mantı bitmiş. Baklava açıyorlardı. Baklava! Oha yani bunu Filiz'in yaptığına inanacaksalar. Dünya salaklarıydılar yani!

Tabi bu baklava işinde de Filiz sadece hamuru küçük toplar haline getirmişti. Maşallah kızda kızdı yani. Helal sana dedi. Mihriban'a Filiz. El kadardı ama neler neler yapıyordu.

Tabi bu sırada Reyhan oturduğu yerden direktif veriyordu. Tam bu sırada Bera sarışın köy güzelinin ve bir tane kadının geldiğini söyledi. Mihriban kalkmış Filiz'in yerime geçmişti.

Filiz şimdi oklavayla küçük topları açacaktı. Allah'tan yamuk yumukta olsa açıyordu. Pazı oyun hamurundan bile küçüktü. Bunu yapabilirdi Filiz. O sırada Reyhan Bera'ya salata malzemelerini çıkarması için direktif verdi. Anı kolayan sinsi sarıyla esmer bir kadın odaya girdi.

"Kolay gelsin gelin hanım" bariz kinaye vardı sesinde. Sarışın kız ise ölümüne kin ve kibirle bakıyordu Filiz'e.

"Bakalım yemeklerin Yaren'inkinden iyi olacak mı?" aptal sarışın. Şuh kibirli gülümsemeyle.

"Ay abla bu şehirli mi benden güzel yapacak ah hiç gülesim yoktu. Ali benim yemeklerimden sonra bu kızınki yer mi bilmiyorum." Filiz saftı ,salaktı. İyi niyetinden ama bu kadarından anlamayan da ne! Sen kim köpektin be!

Ali senin yemeğini bir yessin hele! Bundan sonra hadi bir bakın! Yiyorsa yesin, Filiz o lokmaları Ali'nin boğazına tıkmayı bilirdi.

Şimdi bu kızın, ne mal olduğunu anlamıştı Filiz anlamasına da. Ali'nin Filiz'den çekeceği vardı. Bittin Ali. Sana tüm bu olanların hesabını, burnundan fitil fitil getirmesem banada Filiz Cansever demesinler diye söylendi.

"Canım ben Ali'nin önüne çiğ tavuk koysam yer,  severde sen hiç merak etme" hadi bir sevmesin, hadi bir yemesin! Filiz Ali'ye yapacağını bilirdi.

Öfkeyle söylediklerini kulaklarından değilde, vücutlarının bir başka tarafından, algılayan kadınla kız. Filiz'e küçümsercesine bakıp gitmişlerdi. Filiz tabi kuzum bilmiyordu. Bu iki çiyanın köye gidip. Bu kız köyün delikanlısı Ali'ye çiğ tavuk yedirecekmiş diye yaydığını.

Yaklaşık 4 saatir  yemeklerle uğraştılar. 4 saaat sonunda daha bir çok yemek eksikti. Bu sırada Bera'nın ikinci uyarısıyla Sultanana'nın geldiğini öğrenmişlerdi. Filiz hem çok gergin hem de yorgundu. İki saatlik yolculuktan sonra canı çıkmıştı kızın. Sultanana yanında 4 kadın getirmiş. Mutfağı işaret edip Filiz'i yanına çağırmıştı. Şimdi koca odada iki minderin üstünde karşılıklı oturmuştular.

"Bak kızım şimdi sana ne anlatacağım. Bana niye Sultanana diyorlar bilmiyorsun dimi. Beni babam tee 13 yaşındayken o zamanların köyün reisine verdiydiler. Daha yeni kız olmuştum ama bizde normaldi, bu yaşta gelin gitmek.  Benim babamın tee 11 çocuğu vardı. Biz de kız dediğin fazladan bir boğazdı buralarda. Verince rahatlar aile. Beni de verdiler gitti. Yaman kızdım öyle elimden her iş geliyodu. Amma kızım benim herif pek döverdi beni, içip içip eve gelir döverdi. Saçma sapan kıskançklıklar ederdi. Dövüp dövüp giderdi. Amoo daha evleneli üç dört yıl olmadı. Kolumu mu kırdı, bacağımı mı kırdı. Her şeyi yaptı it oğlu it. Sonra bir gün, bi yerde içip kafayı taşa vurmasın mı? Vursun geberesiciye vurdu. Kaldı mı kötürüm. Artık elini ayağını oynatamıyodu. Dil desen yoğ, kelime de edemiyordu. Ne anası ne kardeşleri ne parasını yiyen arkadaşları, ne de o pis metresleri kimse sahip çıkmadı bu alçağa. Bana kaldı görüyon mu! Ben baktım. Yedirdim içirdim, giydirdim. "

GÖNÜL GÖZÜN KAPALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin