14- BÖLÜM "KÖY PART2"

4.3K 228 42
                                    

Sevgili okurlarım sizden bir ricada bulunmak istiyorum. Bir önceki bölümde ne kadar oy ve yorum varsa ondan bir fazla bile olabilir. Oy ve yorum atarsanız sevinirim. Bir bir de olsa bir ilerleme kat etmiş olmak istiyorum.

***

Tüm köylü kadınlarla birlikte bir eve tıkışmıştılar. Filiz'i yoklayan teyze Emine Sultananaydı. Köylüler hep ona Sultanana derdi.

Filiz ve Bera kadınların yanında, Yusuf'la da Ali de erkeklerin yanına farklı bir eve gitmişlerdi.

Bir sürü kadının ortasındaydı Filiz. Üstelik bu ortamda tek tanıdık olduğu kişi bir saat önce arabaya aldıkları kız Bera'ydı.

27 yaşında abla mahiyetinde olduğu için çevresinde olanları anlamaya çalışıyordu.

Bera ve Yusuf'u köye Filiz'in kardeşleri olarak tanıtılmışlardı. Filiz de Ali'nin nişanlısıydı sözde! Yalandan yalana uçuşmuştular.

Bir çok kadının gözü Filiz'deydi. Pek hoş baktılarıda söylenemezdi.

Beğenememişlerdi. Kimi zayıf diyor. Kimi çirkin diyor kimi de daylan gibi Ali bula bula bu cücüğü mü bulmuş diye homurdanıyordu.

Her şeyden habersiz Filiz ise bu durumdan büyük rahatsızlık duyuyordu. Sonunda Sultanana gelmişti odaya. Göz ucuyla sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, köy güzeli denebilecek kıza işaret verdi. Kız sinsi bakışlarıyla kalkıp gitti. Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından kız kahvelerle gelmişti. Kız Filiz'e üsten üsten bakışlar atarak kahveyi uzatmıştı. Filiz safım rahatsız olsa da bu durumdan hiç anlamıyordu bir şey.

O sıra Bera çoktan bir şeyleri çakmıştı çakmasına da ne yapabilirdiki O.

"Eee Filiz kızım kimdensin kimlerdensin. Anan baban kim nerelisin? " az buz kinaye kibir vardı sözlerde. Hepsi bir olmuş toptan üstünlük çabasındalardı.

Filiz gülüm anan baban kim de kalmıştı. Tüm herkesin kendisine yoğunlaştığından habersiz bu kalabalık ortamda kendini çok yanlız hissetmişti.

" Annem, babam sizlere ömür. " o kadar zor çıkmıştıki bu cümle ağzından Sultanana çattığı kaşları yumuşamıştı ardından.

Tutmuştu kızın elini sıkmıştı. Tüm köy de izliyordu onları. Sultanana onay vermezse bu iş olmazdı onlara göre. Ali zamanında akrabalarının hakından geldiyse bu kadın desteği sayesindeydi.

"Bak kızım sen Ali oğlumun sevdiği kızsan. Artık benimde kızımsındır. Bunu bil! buna göre yaşa! " Evet bir yandan kıza kol konat geliyordu. Ama yandan da bir uyarı gizliydi. Bu uyarıyı tüm köy kadınları anlasada Filiz anlamamıştı. Sultanana'nın gelini olmak kolay değildi.

***

" Şimdi gelin hanım bu akşamki büyük sofranın yemeğini sen hazırlayacaksın de hayde hazırlığa başla mutfak orada. " ne demişti bu kadın. Ben bir ton insana yemek mi yapacaktım ben? Diye söylendi Filiz. Yok artık ta yok artık canım. Bu nasıl işti. Bera, Filiz'den haliceydi anlamazdı yemekten memekten. Filiz desen üç beş kere Hacer teyzeden öğrendikleriyleriydi yemek bilgisi. Tüm köy kadınları dağılmış herkes işine dönmüştü.

Sultanana da malzemeleri göstermesi için 15-16 yaşında gözüken kızı yollamıştı Filiz'in yanına. Bir de hamile kadın vardı. Ali'nin köyden arkadaşının karısıymış. Allah'tan tatlı kadındı. Karnı baya burnunda ikiz bile olacak kadar iriydi. Doğuma az kalmış olsa gerekti. Filiz'in yardım istemekten başka şansı yoktu.

Hadi ama yapmayın. Yemek yapmayı az buz bilen, yeni yeni öğrenen birinin akşama mantılar açmasını bekleyemezdiniz. . Bir eski fırın ve bir koca kazan vardı. Ateş yakması gerekecekti. Büyük ihtimal çorbayı dışarda yapacaktı da nasıl. Allah'ım sabır ver bana! Ne yapacağım ben diye düşündü.

GÖNÜL GÖZÜN KAPALIWhere stories live. Discover now