1.BÖLÜM: KUM SAATİ

753 22 11
                                    

Yeniden merhaba!

Yılbaşı girince araya yazmaya vaktim olmadı ama biz baya bomba gibi geldik! Kısa yazacağımı söylediğim halde ilk bölüm olduğu için biraz uzun oldu. Onlarla tanışmak için bence çok güzel bir gün.

Karakterler ve olaylar oturması için birkaç bölüm gerekiyor fakat duyguları hissedeceğinize eminim. :)

Oy ve yorum yapmayı unutmayın. :)

Yerinize! yerleşin! ve! başlayalım!

Bölüm şarkımız; Eivor- İ Tokuni

Heyecanlı okumalar!

Heyecanlı okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1.BÖLÜM: KUM SAATİ

"Bir çocuğun kalbine acıyı bırakırsanız kini yaratırsınız. Yaralı bir gencin kalbine ise kini yerleştirirseniz, kıyameti olursunuz."

Gecenin karanlığı, caddenin üstünde kendini belli ettiği halde bulunduğum odayı es geçmişti. Karanlık ile aydınlığın arasında kalanlar ise gölgelerdi. Ne tam karanlıklardı ne de aydınlık. Sadece kaybolmak için ikisinden birine ihtiyaç duyan yanılgılardı.

Gözlerimi daldığı ağaç gölgelerinin çarptığı pencereden kopardım, parmaklarıma bulaşmış kili hafif suya değdirerek tenimden arınmasını sağlarken etraftaki tıkırtıları dinliyordum.

O sıra kalın gözlüklerini düzelten hoca, "Bugünlük çalışmamızı burada bitirelim," dedi. "Heykelinde ileri seviyede olanlar naylonlarını örtmeyi unutmasınlar."

Hocayı dinlerken ağrıyan belimi arkamdaki sandalyeye yasladım. Uykusuzluktan çatlayan başım ve ona eşlik eden topuklarımın ağrısına rağmen kendimi bu sınıfta bulmak en rahat hissettiğim andı.

Kendim gibi hissettiğim nadir zaman dilimleriydi.

Başımı yan tarafa çevirirken, "Arabayla geldin, değil mi?" diyerek bana seslenen kişiye baktım. Esmer tenine rağmen üstünde beyaz tişörtü kile bulamış olmak onun da umurunda değildi. "Araban yoksa geçerken bırakabilirim, geç oldu."

Naylonun açık kaldığı alanı örterken, "Sağ ol Tunç," dedim. "Arabamla geldim ve bugün yaptığım en akıllıca hareketti diyebilirim." Bu yorgun halimle taksinin içinde zihnimi açık tutabileceğimi zannetmiyordum.

"Çantanı geçen gün ki gibi tek başına taşımaya kalkma," dediğinde birkaç gün önce kitaplardan kulpu kopan çantama gönderme yaptı. "O topuklularınla kafanı yarmadığına şükretmen lazım ama görüyorum ki sende hiçbir etkisi olmamış."

Sınıftakiler derin bir uğultu ile hazırlanırlarken onlara ayak uydurmak için sekiz santim olduğunu hatırladığım krem rengi topuklularımın üstünde durdum. Tunç'un ayakkabılarıma gönderme yapmasını sebebi buydu.

HELECANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin