Heart breaker ⁴

Depuis le début
                                    

Az önceki üzüntüsünü yok edemese de büyük miktarda bastırmış ve onu mutlu etmişti.

Ders boyuna hocanın dedikleriyle notları birbirine harmanlarken anladığını fark edince gülümsemiş, ders bittiği gibi sıradan kalkıp koşarak Felix'in yanına gitmiş ve onu kaldırıp sıkıca sarılmıştı. Felix kahkaha atarak sarılışına karşılık verirken Jisung onun küçük elini tutup dans ettirmeye başladı.

"Jisung, delirdin mi?"

"Çok mutluyum, dersi anladım! Senin sayende dersi anladım!" Jisung heyecanla Felix'i kendi etrafında döndürüp aralarını açtıktan sonra kendine çektiğinde Felix ona ayak uydurup dönerek göğsüne yaklaşmış, ardından dans etmeye son verip gencin yumuşacık yanaklarını sıkıştırmıştı.

"Minho öküzün teki, umursama dediklerini."

"Haklıydı, bu okulda dersleri anlamıyorum."

"Az önce dersleri anladığın için beni dansa kaldırdın, deli." Jisung gülümseyerek Felix'in masasına otururken Minho'yla göz göze gelmişlerdi.

Minho onu görmezden gelerek önüne döndüğünde Jisung omuz silkti. "Dışarı çıkalım mı?"

"Olur. Jisung, okulun bir basket takımı var, öyle böyle değil, antrenmandadırlar hadi gidelim." Felix arkadaşının koluna girip onu sürüklerken yolda Jeongin'i de aralarına almışlardı.

"Neden herkes yönelimimi sormadan beni gay yerine koyuyor?"

"Değil misin? Ben gözünden anlarım, gaysin sen." Jisung, Felix'in dediğine kahkaha atarken Jeongin göz devirmişti.

"Kavun mu bu bakarak anlıyorsun? Önce bir öğren, belki kızlarla ilgileniyor?"

"Sınıfta sekiz erkeğiz, yedisi gay, Jisung değilse bile dönem bitmede gayleşir Jeongin." Jeongin tam açıklama yapacakken Jisung araya girdi.

"Sınıfımızda sekiz tane gay erkek var, Felix. Yedi değil."

"Demiştim." Felix mullet sarı açlarını savurarak önden önden yürürken Jisung ve Jeongin peşinden ilerlemişti.

Arka bahçede antrenman yapan, terli ve uzun boylu basketbolcuları görmesiyle gözlerini kocaman açtı Jisung. "Yuh."

"Değil mi? Bence de." Felix taşa otururken Jisung ve Jeongin de yanına yerleşmişti.

"Sen Changbin'den hoşlanmıyor muydun? 1.50 onun boyu." Jeongin gözlerini basketbol takımından çekerek konuştuğunda Felix dil çıkardı. "Bu uzun boylu erkeklere düşmediğim anlamına gelmiyor. Ne yapayım canım, Chabgbin'den hoşlanıyorum diye oturup o bana bakana kadar çürüyüp gideyim mi? Bence başka aşklara yelken açmalıyım."

"Şunun adı ne?" Jisung, dikkatle izlediği çocuğa bakmaya devam ederken Jeongin Felix'e sokacağı laftan vazgeçip basketbolculara döndü.

"Hangisi?"

"Şu işte, en kısa olanı."

"Bir seksenlik adamlar varken gittin ve boyu 179 olanı mı seçtin?" Felix göz devirirken Jeongin dişlerinin arasından hırladı. "Sana kim konuşma hakkı veriyor ya? Changbin 1.50 amk! Bir buçuk metre boyu var herifin mezuradan kısa." Felix dil çıkarıp cevap vermemeyi seçerken Jeongin derin bir nefes alıp sahaya döndü.

"Kang Taehyun. Bizden bir yaş küçük."

"Şirin görünüyor."

"Terli ve basketbol formasıyla?" Felix şaşkınlıkla sorarken Jisung başıyla onaylamış, gözlerini basketbolculardan alıp Felix'e dönmüştü.

"Evet, şirin."

"Taehyun'u beğenen sayılı insanlardansın."

"Ağzımın tadını biliyorum." Jeongin göz devirerek gülerken Felix dil çıkarmıştı. Önlerine geçen gibi bedenle başlarını kaldırmak zorunda kaldı üç genç.

"Felix, kendin kesiyorsun yetmiyor bir de Jeongin'le Jisung'ı mı ayarttın?" Hyunjin kaşlarını çatarak konuşurken Jeongin göz devirdi.

"Ben Felix gibi kalbime aynı anda yirmi beş kişi sokmuyorum, kesmedim kimseyi ve ayartılmadım." Hyunjin aldığı cevapla keyiflenirken Jisung ellerini arkasına yaslayıp Hyunjin'e şüpheyle baktı.

"Neden rahatsız etti ki seni bu?"

"Fazla şeyler... Gösterişçi?"

"Var ki gösteriyorlar." Felix sırıtırken Seungmin konuştu.

"Changbin'in daha çok kası olduğuna dair iddiaya girerim. Basketbol takımı çok cılız." Felix omuz silkerken Jeongin göz devirdi.

"Changbin'in adım atmasını beklersen çürürsün tabii, Felix. Git ve konuş böyle milleti keseceğine." Jeongin oturduğu yerden kalkarken Felix göz devirmişti. "Diyene de bir bakın."

"İmdat, gaylerin kavgası arasında kaldım!" Jisung oturduğu taştan kalkıp birkaç günlük arkadaşlarının arasından kaçarak kantine çıkarken Minho'yu görmemiş ve kantinin girişinde sertçe göğsüne çarpmıştı. Minho, düşmemesi için onu omzundan tutarken başını kaldırıp çarptığı kişiye bakında göz devirmiş ve omuzlarındaki ellerini çekip yanından geçip gitmişti.

"Ya, niye sevmiyor bu çocuk beni?" Jisung surat asarak vişne suyu ve brownie kek satın alarak sınıfa çıkmış, Minho'nun yanına oturarak aldıklarını açıp onları tüketirken bir sonraki dersin kitabını açmış ve önceden neyi işleyeceklerine dair kısa bir bakış atmıştı.

Minho ise yanında yine onu umursamadan, sadece sayısal derslerde çıkardığı kulaklığını takarak yatıyordu, ders Yuta hocaya olunca uyumaya karar vermişti.

Silent°  [ MinSung ]Où les histoires vivent. Découvrez maintenant