4.

30.2K 229 28
                                    

"Özgür?"

Özgür yüzündeki kasılmış ifadeyle yaklaşıyordu masaya doğru. İçimdeki siniri bastırmak için ellerimi sıktığımda Oğuzhan da gözlerini Özgür'e dikmişti.

"Lan, sen o orospu değil misin?!"

Ben hızla ayağa kalktığım sırada Oğuzhan'ı tutmak için kendimi öne doğru attım.

"Oğuz, sakin ol."

"Ne sakin olması Yavuz? O it bu değil mi anasını satayım?"

Duru'nun su yeşili gözleri endişeyle koyulaşırken Oğuzhan durumu zora sokuyordu.

"Abi sen bi' dur, halledeceğim ben."

Bir anlığına yüzüme baktığında yavaşça başını salladı, Caner Oğuzhan'ı bulunduğumuz yerden çıkartmaya çalışırken bende pişkin pişkin sırıtan Özgür'e doğru ilerliyordum.

"Selam çapkın çocuk."

Yüzündeki pişmiş kelle sırıtışını kaybettiği sırada kolunu tutmuş ve tenhaya çekmiştim.

"Burada ne işin var?"

"Manzaralı bir tatil geçireyim dedim."

"Aynadan daha net görebileceğin manzaralar ister misin Özgür?!"

Sinirle soluduğumda telefonunun ekranındaki fotoğrafı gösterdi. Buse ve sosyal medya.. Bu ikisi neredeyse eş anlamlı sözcüklerdi. Ve parlak ekrandaysa Buse'nin yoldayken çektiği o fotoğraflardan biri vardı.

"Ne zamandır insanları sapık gibi takip ediyorsun?"

"Ne zamandır Duru'nun fedaisi gibi davranıyorsun?"

"Etrafında uslanmaz bir sapığın olduğundan beri."

Artık pişkin pişkin sırıtan bendim.

Onu orada bırakarak çekip gittiğim sırada Duru beni kenarda bekliyordu.

"İyi misin?"

İki elimle yüzünü kavradığımda yanaklarını okşadım. Elleriyle bileklerimi ovarken onu kendime çekerek sarıldım. Bu koku ve his, vazgeçilmezdi.

Koridorun köşesinde kaldığımızdan yemekhaneden bizi göremiyorlardı.

Bir süre sonra ondan uzaklaştım ve yüzüne baktım. Gülümsüyordu. Mükemmel bir şekilde.

"Hadi gel gidelim Fıstığım."

Başını salladığında ellerimi yüzünden uzaklaştırdım. 

Bizimkilerin yanına doğru ilerlediğimizde Oğuzhan'a doğru her şeyin yolunda olduğunu ifade etmek amacıyla jestlerimi kullandım. İşe yaramıştı.

Kahvaltımızın geri kalanını sorunsuz bir şekilde geçirdiğimizde mutlu ve toktum.

Hemen az sonra Caner ve Buse tekrardan kavga etmeye başladılar. Bir gün evlenmeye kalksalar, "Neden bu kadar cansız bir şekilde 'evet' dedin?" kavgası çıkabilirdi. Manyaklar..

Yarım saate sahile gitmek için sözleştiğimizde, kapımdan içeri gireceğim sırada aklıma gelen fikirle sırıttım. 

Pekala, içimdeki yaramaz şeytan hiç uslanmayacaktı. Biliyorum.

Odamda hiç oyalanmadan üstümü değiştirdiğimde mayomu ve üstüne de salaş bir tişörtü giymiş, priz kenarında telefonumun şarjının dolmasını bekliyordum.

Az sonra çıktığımda koridorda yavaşça ilerledim 627 no'lu kapının önünden geçeceğim sırada yavaşça açılan kapıyla Duru'yu görmem bir oldu.

Gece Hayatımın Yok Oluşu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin