4 / 👸🏼👸🏻👸🏼

Start from the beginning
                                    

İnsan topluca biriktirirde getirir arkadaşım.

Bu ne böyle? Çal, ver, çık ve tekrar çal.

Topluca getirmeme sebepleri beni görmek de olabilir ama bunu düşünmeyecektim.

Formlar gelmeye devam ederken bazı askerler bırakıp gidiyor bazıları ise kapımın önünde oluşan pide kuyruğu gibi uzun sıranın sonuna geçiyordu. Formları akşam topluca okuyacağım için seansa başlamak isteyen kapıda beklesin demiştim az önce ama asla böyle bir görüntü beklemiyordum. Ben kimse gelmek istemez, onları benimle konuşmaya ikna edemem sanırken onlar terapiye dünden hazırmış meğer.

Her bir askerle en fazla yarım saat konuşsam ve hiç ara vermesem bile bu kadar kişiye yetişemeyeceğimi fark ettiğimde buna bir dur demek için ayağa kalktım ve açık olan kapının önüne çıktım. Amacım birkaç kişiyi seçmek diğerlerini göndermekti ki ben daha ağzımı açamadan duyduğum ses sanırım bunu benim için yapacaktı.

"Ne oluyor burada? Neden toplandınız? Bu ne kalabalık?"

"Seans için sırada bekliyorlar."

"Hepsi mi?"

"Hıhı."

"Askerlerime bak sen. Hepsi de dertliymiş, biz fark edememişiz."

"İşim zor olacak."

"Oturduğun yerden iki laf edeceksin. Sanırsın bizim gibi dağa çıkıp sırtında elli kilo çantayla terörist avlayacak."

"Sen benim mesleğimi mi küçümsüyorsun?"

"Deli doktoru olmak çok da zor olmasa gerek diyorum."

"Uğraştığım deliler siz olunca baya zor oluyor."

"Sen bana deli mi dedin?"

"Sizinle seans yapacağım ve siz bana deli doktoru dediniz. Bu durumda evet, size deli dedim yüzbaşım."

"Askere hakaret. Cezasını biliyorsunuzdur umarım."

"Ne münasebet? Benim ağzımdan hakaret çıkmadı ki."

"İnkar mı edeceksin deli doktoru? Az önce bana dediğin şeyi tüm askerlerim duydu."

"Delilik bir hakaret değil hastalıktır. Deli kelimesinin sözlük anlamı ise akıl ve ruh dengesi bozulmuş olan, akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayan
kişi olarak bilinir. Yeterince açık mı yüzbaşı?"

Film izler gibi kafalarını bir bana bir Dinçer'e çeviren askerler benim son sözümden sonra gelecek olan kasırgayı fark etmiş gibi bir anda ortadan toz olduğunda gözlerinden alev çıkan bir yüzbaşı ile baş başa kalmıştım.

Benimle uğraşmaya son vermediğin sürece misliyle karşılığını alacaksın Yüzbaşı Dinçer Yaman!

Mehir'den:

Saat tam 06.59 olduğunda dış kapıyı açıp zafer gülümsemem ile şoföre baktım. Bu saatte kalkmak için ciddi bir emek sarf etmiştim.

Tamam o emeği Sıla sarfetmişti ama olsun sonuçta uyanıp hazırlanan benim ve bu büyük bir başarı.

"Buyrun Mehir Hanım."

"Ne? Tam zamanında geldim. Bak dakikası dakikasına hatta saniyesi salisesine. Tebrik bile yok mu yani?"

"Buyrun Mehir Hanım. Geç kalırsak erken çıkmanızın bir ehemmiyeti kalmaz."

Adını bile bilmediğim şoför dümdüz bir surat ifadesiyle açtığı kapının önünde beklerken sinirle yerime oturup kemerimi bağladım. Gür Bey'in çalışanları da kendi gibiydi. Şoför kaç gündür beni getirip götürüyor ama daha bir günaydın demişliği bile yok. Bana kurduğu klasik iki cümlesi var.

MSK Where stories live. Discover now