|3| - Urban legend?

348 170 95
                                    

Yüzüne vuran güneş ışınları yüzünü yakarken kapalı olan gözlerinin üzerindeki ince kaşlarını çattı. Güneş yüzünü yakmaya devam ederken yorganıyla yüzünü kapatarak güneşin yüzünü yakmasını engelledi.

Güneşin böldüğü uykusuna devam edecekken gözlerinin önüne gelen görüntüler ve kulaklarında çınlayan seslerle yorganı üzerinden hızla atıp kendisini yatağında oturur hâle getirmişti.

Herşeyin birer rüya olduğunu anlayınca derin bir nefes almış ve elleriyle şakalarını ovmuştu.
"Gerçek gibiydi..." gözleri odasında asılı olan saatle buluşunca bugün okulunun olmadığını ama resim kursunun olduğunu hatırlamıştı.

"Gerçek gibiydi diyorum sana... hatta böyle şeylere inansam gerçek olduğuna bahse bile girerdim!" Sterliçya bir yandan resim çiziyor bir yandan gördüğü rüyayı arkadaşı olan seung jo'ya anlatıyordu lâkin anlatmaya başladığından beri arkadaşı sürekli onunla dalga geçiyor hatta dalga geçerkenki kullandığı kendi kelimelerine kahkaha atıyordu. Bu durum Sterliçya için ne kadar sinir bozucu olsada kurs boyunca ona katlanmak zorunda olması onu dahada huzursuz ediyordu.

"Ne yani, şimdi hayalet bir sevgilinin olduğunu mu söylüyorsun!" Seung jo tekrar büyük bir kahkaha atarken bu sefer sendelemiş ve yere kapaklanmıştı ama ayağa kalkarken bile gözünden akan yaşlarla gülmeye devam ediyordu. Sterliçya elindeki fırçanın sapını arkadaşının omzuna vurup dişleri arasından konuşmuştu.
"Öyle bir şey demedim ben!"

"Tamam, tamam... sadece rüya görmüşsün işte neden bu kadar abartıyorsun?" Arkadaşı ciddi yüz ve sesiyle sorduğunda, Sterliçya'nın tubali boyayan eli yavaşlamış ve düşünmeye başlamıştı.
"Haklısın... sadece bir rüyaydı." Seung jo haklı olduğunu bildiğini ifade eden bir göz hareketi yapıp çizdiği resme odaklandığında Sterliçya'nın gözleri belirlediği bir noktaya dalmıştı.
"Sadece bir rüya..." kendi kendine tekrar fısıldadığında resim hocasının sesiyle düşüncelerinden sıyrılmış ve yaptığı konuşmaya odaklanmıştı fakat daha konuşmamın yarısına bile gelemeden bir şey hissettmişti.

Küçük bir esinti...

O küçük esinti yanından geçip giderken ellerini yumruk yaptı. Tırnaklarını avuç içine batırırken kurs sınıfının içindeki gürültünün arasından bir ses duydu.

"Uzun zaman oldu..." Rüyasındaki ses kulağına fısıldıyordu yine.
"Tam 700 yıl..." bir titreme sardı vücudunu.
"Geri döneceğim demiştim..." anî bir sitemle Seung jo'nun koluna tutunmuştu tek eli. Seung jo, arkadaşına garip bakışlar sunarken arkadaşı ona bakmıyordu bile.
"Bak... geri döndüm işte..."

Sterliçya bakışlarını arkadaşına çevirip sessizce fısıldamıştı.
"Duymuyor musun?" Seung jo'nun kaşları çatılmıştı.
"Neyi?" Korkudan sesi titriyordu artık Sterliçya'nın.
"Konuşuyor işte... o ses... konuşuyor!"

"İntikam için geç kalmış olsam bile... sana verdiğim sözü tuttum... geri döndüm"

"Duymuyor musun Seung jo! İntikam için geç kaldım ama senin için geri döndüm diyor, nasıl duymazsın!" Sterliçya sesini yükselttiğinde sınıftaki tüm öğrenciler konuşmayı bırakmış ve garipseyen gözlerle Sterliçya'yı izliyorlardı.
"Neyden bahsediyorsun sen Sterliçya? lütfen saçmalamayı kes. İnsanları korkutacaksın!"

"Bilekliğin hâlâ bileğimde..."

"Sana yemin ederim duyuyorum! Kulağımın içinde konuşuyor... kulağımın dibinde fısıldıyor!"

"Kimse beni duymuyor Sterliçya... senin dışında kimse beni duymuyor. Eğer istersem seni de duymamalarını sağlarım."

Sterliçya, üzerindeki gözleri görmezden gelip hızla ayağa kalktı. Dünyanın dönüşünü hissediyordu. Arkadaşları ve öğretmeni bir çark misâli etrafında dönüyor ve başının dönmesini sağlıyordu.

FISILTIWhere stories live. Discover now