23.Bölüm: KANIŞLAR VE KAZANIŞLAR

En başından başla
                                    

"Aferin." Kendinden emin hareketlerim onu gerdi. Aslında bu hareketlerim çoğu kontrol aşığı insanı geriyordu.

Davet alanına geldiğimizde, Cebonayan üyelerinin bir kez daha ne kadar şatafatı sevdiğini hatırlamıştım. Vedat'ın Cebonayan'la alakası yoktu ki zaten bu sosyetenin çoğuna açık bir davetti. Yade Şafak'ın abisinin ülkeye dönüşünü kutluyorlardı. Yani babaları Yahya Şafak'ın düzenlediği bir kutlamaydı.

Lüks arabadan inip, bize ayrılan masaya geçtiğimizde gözlerim etrafı dikkatle tarıyordu. "Başım derde girmeyecek değil mi?" Diye sordu Vedat gergin bir şekilde.

"Hayır, V'nin planı bu. Sence girer mi?" Nefesini sıkıntıyla verdi.

Lensli gözlerimin radarına tanıdık yüzler takılmaya başlamıştı. Yade, abisi Mert Şafak'ın yanındaydı. Üstünde güzel bir elbiseyle, yüzünde ki gülücüklerle misafirleri izliyordu. Ve masalarında Didem'de vardı. Didem onun kadar mutlu değil gibiydi.

Sarı saçlarını kıvır kıvır yapmış, kırmızı iddialı bir elbise giyinmişti. Etrafta gezinen gözlerinin aradığı kişinin Ateş olduğuna emindim. Masaya yanlarına yakınlaşan, orta yaşın üstündeki adamsa kurbanım Yahya Şafak'tı.

"Pek sevilmiyorsun sanırım." Sözlerimle bana çevirdi kafasını Vedat. Omuz silkti. Etrafımızda geçen kimse selam vermiyor ve hatta onaylamazca bakıyorlardı.

"Kırım'ların yüz karasıyım, ondandır." Alayla söylemişti ama altında gücenmişlik vardı. Vedat köklü bir aileye sahipti ancak ailesinin aksine işiyle değil çapkınlıklarıyla gündeme gelirdi.

O sırada beklediğim kişi kapıdan girdi, Ateş Alanguva'nın girişi herkesin ilgisini çekmişti. Simsiyah bir takım elbise giyinmiş, koyu kahve saçlarını bir parmak kadar kısaltıp özenle şekillendirmişti. Sarı gözleri, canlı cildinde parlıyor ve Alanguva yine görünüşüyle insanları büyülüyordu. Bu kadar yakışıklı olmakta şovdu bence.

Zaten işi gücü şovdu.

Vedat'ın aksine, Alanguva'yı gören herkes saygıyla selam veriyordu ve biraz da çekiniyorlardı. Vedat baktığım kişiyi fark ettiğinde yüzünü buruşturdu.

"Ateş Alanguva, karanlık dünyanın yakışıklı ve mükemmel adamı!" Dedi büyük bir kıskançlıkla.

"Sevmiyor gibisin." Neden farklı kılıklarla da dedikodunu yapmayayım ki Alanguva?

"Sevmiyorum, çok tehlikeli bir adam. Cebonayan'ın lideri diyorlar, artık o da ne haltsa. Güzel yüzüyle, kurnaz zekasıyla sürekli bir işler peşinde." Güzel yüzü ve güzel götü.

"O kadar da yakışıklı değil." Dedim eğlenirken ama birazdan çarpılabilirdim.

"Onunla yatmak için böbreğini verecek kadınlar tanıdım." Dedi yüzünü biraz daha buruşturarak.

"Yok amına koyayım abartmasınlar." Kısık seste söylediğim için ne dediğimi anlamamıştı.

"Ne?"

"Şampanya diyorum böyle yerlerde şampanya olmaz mı?" Vedat masaya alkol sipariş ederken ben Alanguva'ya kaçamak bakışlar atmaya devam ediyordum, fark ettirmeyecek şekilde. Doğrudan değil, etraftaki aynalardan izliyordum yansımasını.

Didem'lerin masasına gitti, Mert'e selam verdi, aralarında geçen kucaklaşma yakın olduklarını gösteriyordu. Yade'yle de aynı samimiyetle selamlaşmıştı ama Didem'in yüzüne dahi bakmadan başka masaya geçti. Zaten geleni gideni bitmezdi masasına.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin