"Kaybedeceğim iddialara girmiyorum." dedi gülerek. Kalbim tekledi.

"O zaman ödülümü istiyorum." dedim çatık kaşlarla. Gülümsemeyi sürdürdü. Onayı aldığımı bilerek sırıttım, tekrar dudaklarına yapıştım. Bu öpücük o güne kadarkilerden farklıydı. Nefesim kesiliyordu ama ayrılmak istemiyordum. Bera belimdeki ellerini kalçalarıma indirip kendine çekti beni arada bir milim kalmayana dek. İnledim. Ben onun kadar deneyimli değildim, başım dönmeye başladı. Kimliğimi unuttum bir an desem daha doğru olur. O ise gayet rahattı.

Elleri kalçalarımda sıkılaşıp birkaç tur attı, ayağa fırlayıp sıkıca tuttu beni. Odasına kadar uzun uzun öpüşmeyi sürdürdük. Yatağa yerleştirip üzerime çıktı, bacaklarımı beline dolayıp kazağımın içine soktu ellerini. Yüzü boynuma sokulurken bir elimi saçlarından geçirdim, nefesimi yuttum.

"Ah-ağırlığını... verme." dedim zorlukla soluklarım arasında. Dizlerini büküp üzerimdeki yükü hafifletti. Yüzünü boynumdan çekip gözlerini gözlerime diktiğinde gülümsedim. "Çok ağırsın." Alnıma dökülen saçları eliyle geriye itti, dudaklarını bastırdı alnıma.

"Kıpkırmızı olmuşsun, biraz soluklanmak ister misin?" dedi gülerek. Başımı iki yana salladım. Beni her zaman etkiliyordu ama ilk kez kavuruyordu. Boğulmamın tek sebebi üzerimdeki ağırlığı değildi. Kızarmamın sebebi ise utancım hiç değildi.

"Devam et." dedim kısık sesle. Kazağımı sıyırdı üzerimden, dikkatlice başımdan geçirdi. Titrek ellerimle onu taklit ettim, sweatini belindeki yukarı çekmeye çalıştım ama gücüm yetmedi. Ellerini ellerim üzerine koyarak yardım etti bana. Pantolonum kalçalarımdan sıyrılıp yeri boyladı diğer kıyafetlerle birlikte. Üzerime eğilip dudaklarını göğüslerimde gezdirirken eşofmanından da kurtuldu. Küçük ısırıkları odadaki tüm havayı ciğerlerime doldurmama sebep oldu. "Bera." dedim can çekişir gibi bir sesle. İlk hece yok olmuştu dudaklarımdan çıkamadan.

"Efendim." dedi boğuk sesiyle. Gözleri yüzümü bulunca duraksadı. "Duralım mı?" Sıcacık olmuş yanaklarıma gözyaşlarım bulaştı. Sebebini ben bile bilmiyordum. Aynı anda hem mutluydum, hem canım yanıyordu. Biraz daha devam edersek silinecek gibi hissediyordum. Aşırı savunmasızdım ve hoşuma gittiği kadar gitmemişti de. Zaten bir haftadır psikolojik bir işkencenin içindeydim...

"Hayır." dedim kısa bir duraklamadan sonra. "Hoşuma gidiyor."

"Ağlıyorsun." dedi çatık kaşlarla beni süzerek. Başımı iki yana sallayıp gözyaşlarımı sildim, gülümsedim. Üzerime eğildi, dudaklarıma yumuşak bir öpücük bıraktı. Elleri yine bedenimi bulurken bu sefer hareketleri daha ılımlı, daha yumuşaktı. Birden çekti yine kendini, gözlerini gözlerime dikti. Anında kaçırdım gözlerimi. Gelecek olan şeyi biliyordum. "Ata ben bu şekilde de-"

Bir elimi ensesine attım, başını aşağı çekip dudaklarına yapıştım. Karşılık vermeye başladığındaysa ellerimi kalçalarına indirip baksırını sıyırdım altından. Dudakları kulağımın hemen altını bulduğunda bir inleme kaçırdım. Kalktı üzerimden, ben nefes nefese onu izlerken dolabına gidip kurcaladı, geri döndü. Önce kendini hazırladı, sonra beni. Onay bekler gibi gözümün içine içine bakmaya başladı sonra. "Ben hazırım." dedim gülümseyerek.

"Canını yakarsam söyle, dururum." Başımla onayladım. Bir eli saçlarımdan geçti, diğer eli baldırımı yakalayıp kendine alan açtı. Gözümün içine içine bakıyordu ve bu aynı anda hoşuma giderken aşırı utandırıyordu beni. Kalçalarımda baskısını hissettiğimde kollarımı sırtına dolayıp yüzümü boynuna sakladım. Saçlarımdaki eli aşağı inip belimi buldu, titreyen bedenimi sakinleştirmeye çalıştı.

"Bera." dedim ayık bir sesle. Elimle omzunu sıktım. Sanki kalçama koca koca iğneler saplanıyordu. "Bera dur." Duraksadı, hızla geri çekti kendini. Bana sakinleşmem için zaman tanıdı kıpırdamadan. "Tamam, hazırım."

İsimsizler (Gay) Where stories live. Discover now