Sᴏɢ̆ᴜᴋ Gᴇᴄᴇ

28 2 0
                                    

  

Günlerce  yağan kar, Nihayet  durdu...

Soğuk ve ayaz bir gecenin  sabahında,  Kaldığı  kulübede  ,  üzerine örttüğü, battaniyesinin      kenarından   çıkan , ayak bileklerine , sinen soğuk havanın  verdiği hisle, uyandı   pelin..

Uzun bir zamana bir  türlü sığdıramadığı yarım kalan, kitaplarını  dün gece bitirmeye  her ne kadar,  karar  verdiysede,  kulübedeki, hararetle  yanan soba ve ıslak odunların, kurudukça içeriye verdiği , o  tütsü kokusu ..
   Ağırlaşan göz kapaklarına  daha fazla dayanamadı pelin

    çoraplarını ayaklarına geçirmeye  çalıştı,
   Geceden yatağının içinde kalan yün çoraplarını, ayaklarına  geçirdi,  sıcak olması  o an bulunabilecek  en güzel, ve muhteşem  bir  duyguydu... Ayak  bilekleri ısındıkça  kendine geldi..

  Pencereye   doğru ilerledi.
               Gece  boyunca yağan kar, ahşap kulübenin  camlarını kapatmıştı..  Geceden kalan soba hafif  ılık kalmış, ve üzerindeki  kahve için ayırdığı  su bile halen soğuğa rağmen direnerek  duruyordu...

     Odun sobasını bir  an önce yakmalıydı, aksi halde,  kulübenin içi giderek  buzhaneye dönüşmesine  zemin hazırlıyordu..   Haki renkteki, Paltosunu, ve koyun yününden yapılma, beresini alıp, dışarıya çıkmak için, kapıya doğru ilerledi,

Gevşemiş ve paslanmış  kapı menteşesinin çıkardığı  ses, kulübenin içindeki sessizliği yırtarcasınaydı..

Dışarıdan basit gibi  görünen kulübe  aslında bir insanın tek başına kalması için çokta  iyi durumda olmadığı  çabuk  anlaşılıyor  olması,  kaçınılmazdı.. Fakat, pelin bu durumda,  bir çok insandan fazlasıyla şanslıydı..

Babası  kulübeyi  yapan , marangoza,  iyi gizlenmiş  sığınak yapmasınıda istemişti...
      
   Kulübenin zeminine döşenen kalasların bir bölümü, ayrıca iyi tasarlanmış, bir  kilit  sistemiyle, açılan bir  mekanizma ile sığına giriş  kapısı oluyordu...

      Ayı ve kurt saldırıları yoğun kar yağışından sonra, daha fazlaca olması  kasaba halkı tarafından iyi biliniyordu.  
   Bazı haberler,  Kurtların, evlere bile girdiği  bir çok insana saldırarak öldürdüğünü, duyuyordu pelin...

Paltosunun önündeki  düğmelerini ilikledi. Kar nerdeyse kulübenin kapısını yarısına kadar doldurmuştu.. Kapıyı araladı..
   Yüzüne vuran soğuk hava elmacık kemiklerini bir anda soğuttu pelinin...

Kulübenin ön çatısından sarkan buzlar, öylesine büyüktüki, 
    Büyük  iskender dönemindeki yunan savaşçıların kullandığı mızraklara benziyordu... Kırmak istedi, pelin buz parçasını, Avucuyla sımsıkı tuttu, buzu, Kımıldatmak imkansızdı..

Bütün kuvvetini kullanarak, ileriye doğru itmeye çalıştı, Kemik  çatırdamasına benziyordu buzun çıkardığı ses.

Sanki buz  parçsası      koparsa, bütün kulübe başına yıkalacakmış gibi,  düşündü, ve güldü..  Uzun zamandır, yapmak istediği, bir görüntü belirdi gözlerinin önünde,  Alt dudağınının kenarını dişlerinin arasına alıp sinsice bir gülüş yaparak, verandanın, kenarında dikilmiş, kar küreğine baktı..
  
Bir an düşünmeden kar küreğini, eline  alıp sımsıkı  tuttu, Havaya kaldırdı, buz parçalarına bakıp,  " O gün, işte bu gündü, dostlarım"

Sarkan, buz parçalarına, çarpan kar küreğinin çıkardığı ding, dong, sesleri  kulaklarını doldurdu...Kendini kaybetmişcesine  vurdu  elindeki kar küreğiyle buzlara.
Kırıldıkça  daha,da çok vurma, isteğini durduramadı. Nefes nefese kaldı, yoruldu,   ciğerlerine dolan soğuk hava, nefesini kesti..  Elleri  hem sızlıyor, hemde sıcaklaşıyordu, soğuktan..
   

YÜZLEŞMEWhere stories live. Discover now