12. Bölüm | AİLE

En başından başla
                                    

Konuştuğu an dudaklarımda koca bir sırıtış oluşurken saçımı hoş bir eda ile geri gönderdim ve yanağına minik bir öpücük bıraktıktan sonra konuştum. "Raveni kandıramaz kimse öyle deme." Konuşmam ile derin bir nefes alıp beni kendine doğru çekerken kızarmama neden olacak kadar büyük bir ima ve istekle konuştu. Sanki daha çok kandırılmak istiyor gibiydi.. "Bundan sonra istediğin an kandırabilirsin biliyorsun değil mi? Hem kandırılmak benim de işime gelir.."

Böyle konuştuğu zamanlarda tıpkı sabah beni uyandırdığı gibi oluyordum. Yani bunu tarif edemiyordum ama somut hale ona sarılarak çevirebiliyordum. Sabah da sırf utancımdan 'Günaydın' demiş ve anlamsızca boynuna sarılmıştım. Şimdi gözlerime bakışı, belimi tutuşu, yüzüne gelen saçları, boynunda ki kolyeleri, o yapılı omuzlarını açık bırakan salaş tişörtü.. Aklım daha fazla kaymadan savaşa yaklaşıp kollarımı amaçsızca boynuna doladığımda değişik bir tonlama ile ismimi söylese de sonradan kibarca sarıldı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alırken onun aksine sinir olmuş bir şekilde arkasından sırtına vurdum ve konuştum. "Sen hep böyle olur olmadık yerlerde böyle konuşacak mısın?"

Konuşmam savaşın hoşuna gitmiş gibi "Keyfim bilir.." diye mırıldandığında ondan direk ayrıldım ve gözlerine kötü bir bakış atıp konuştum. "O zaman o keyfine söyle olur olmadık zamanlarda, olur olmadık konularda ortaya çıkıp durmasın.." Dudaklarında oluşan sırıtış ile yerime geçerken kalbimde hayatımda oluşan büyük değişikliklerin beni farklı kılan hissi vardı.

Beraber uzun bir süre daha gezdiğimizde Savaş bütün herkesi aramış ve bütün aileyi bir araya toplamıştı. Dışarıdan yiyecekleri eve sipariş etmiş ve marketten sevdiğim bütün çikolataları doldurmuştu. Arabaya bindiğimiz an yanağına koca sesli bir öpücük bıraktığımda içimde ki heyecanı hissetmiş gibi bu durumu sorgulamak yerine boynuma derin bir öpücük de o bıraktı ve derin bir nefesi ciğerlerine çekti.

Benden ayrıldığında eve gitmeye başladığımızda bedenimi tedirginlik sarmıştı. Zira geçen gün inadımdan ettiğim sözler ve şimdi kulaklarıma varan ağzım beni dengesiz kılacaktı. Akını özlemiştim ve savaş bunu bilerek Akını da çağırmıştı, ya da o da sahiden özlemişti. Sonuçta onca seneleri beraber geçmişti. Birbirlerinin arasında çok güzel bir ilişki vardı. En son yangın çıktığı gün görmüştüm onu.. Alp de o gün gelmişti tam olarak. Ve şimdi korkuyordum. Belki bu gece alp yanında olmayacaktı ama bu haber bu geceden sonra herkes tarafından duyulacaktı. Akın illaki Alp'e söyleyecekti. Alp ise hiç durmadan Cihana yetiştirecekti. Cihanlar ve amcamların üzerimde hiç bir hükmü bu saatten sonra olamazdı. Çünkü ne Cihan gerçek kuzenimdi, ne de o adam gerçek amcamdı.. Gerçi babam sandığım adam da gerçek babam değildi..

Hangisi daha iyiydi bilmiyordum. Nihan gibi kocasının en yakın arkadaşı ile kocasını aldatan bir kadın olmak mı, hatta kocasının en yakın arkadaşından bir çocuk yapıp babamın eline senin kızın diye vermek mi, yoksa babam sandığım adam gibi doğru dürüst fakat sakat bir ailesi olan adamın kızı olmak mı..? Zihnim yine her şeye karşı bir öfke kazandığında bu gün bu olduğum yer için milyonuncu kez şükrettim. Yine eskisi gibi onların yüzünü dahi görmeye katlanamazdım. Yine eskisi gibi o kadar yalnız kalamazdım. Geçmiş ile o kadar büyük problemlerim vardı ki atıp silemiyordum. Çünkü her an benimleydi. Bazen bir söz hatırlatıyordu, bazen bir insan hatırlatıyordu.

"Bebeğim?" Savaşın sorarca konuşması ile bakışlarım daldığı yerden çıkıp onu bulurken bana 'Hadi' der gibi bakması ike sorarca başımı salladım. "Geldik.." Konuşması ile bakışlarım camı bulurken hızla geçen yol ile savaşa şaşkınca başımı çevirdim ve olumlu anlamda başımı salladım. Elim kapıyı bulurken savaşın inmesi ile seri bir şekilde indim. Evin önünde ki arabalar birden kalbime bir sıkıntı sokarken dudaklarıma samimi olması için özen gösterdiğim fakat yapmacık bir tebessüm yapıştırdım.

SİYAHIN ESİRİ | OrendaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin