"Yanlış düşünüyorsun..." diye konuşmaya başladım. "Ben en başından beri böyle düşünsem yanına gelir miyim? Orada bir sürü olay oldu ben kaçtım mı? Böyle düşünme... Sanki beni artık hiç umursamıyor gibisin. Bundan rahatsız oldum. Ben sana ne ihanet ettim ne de bıraktım. Şartlar böyle gerektiriyor ben ne yapayım! Ben istemem sanki senin yanında olmayı. O evde geçirdiğim günler hayatımdaki en güzel günlerdi ama beni anlaman lazım Ferhat işin içinde varken ben seninle birlikte kaçamam ya da boşanma gibi bir şey olamaz. "

O anda bakışlarında ciddi bir sınır fark ettim.

" Ya Emine sen ne saçmalıyorsun? Beni seviyorsun ya da ben seni seviyorum şu noktadan sonra bir önemi var mı? Başka bir adamın yatağına gideceksin o zaman ben ne hissedeceğim? Tamam sen dedin işte bana bitmek zorunda diye. Tamam işte ben de sana bitti diyorum. Sorun yok benim açımdan. Ne yapayım yani sen sadece bu süreci zorlaştırmak istiyorsun. Hem benden ayrılan sensin hem de sana sırılsıklam aşık olayım, acı çekeyim mi istiyorsun ben anlamadım? Ne yapalım yani şu noktadan sonra? Evin yanına bile gelme dedin bana. Ailene zarar vermemden korkuyorsun. Daha ne diyeyim ki ben sana. Bana güvenin de yok, inancın da yok. Sevgin olsa kaç yazar? Bu saatten sonra biz bitmişiz sevsek ne olur sevmesek ne olur? İkimiz de kendi hayatımıza bakmak zorundayız... "

O anda sinirden patlamak üzereydim. Bir elimi kalbimin üzerine götürdüm ve yaptırdığım dövme aklıma geldi.

" Ben senin adını kalbimin üzerine yazdım! Sen ne diyorsun farkında mısın! Ben sana acı çek mi dedim? Sadece umursamaz davranma. Ben acı çekiyorum zaten yeterince. Senin yerine de çekerim merak etme. Aklımdan bir saniye bile çıkacağını mı zannediyorsun? Ya da onun bana yaklaşacağını mı zannediyorsun? Onu yatağıma almadım kaç zaman oldu beraber uyumadık bile sen ne diyorsun ya! Offf! Başıma ağrı girdi. Daha ben oraya gidip bir sürü dert dinlemek zorundayım. Ben sana gelme dedim evet çünkü orada olacak bir şeyi yanlış anlama şansın var. Ben kendimi korurum. Hem Ferhat beni ondan korur bir şey olursa. Merak etme yani. Gerçi pek merak etmezsin artık. Hayatına bakarsın! "

Daha çok sinirlendi ve o sırada direksiyonu elleri ile daha çok sıkmaya başladığını gördüm.

" Gerçekten sen kafayı yedin artık. Hem diyorsun ki hayatına bak... Yani bunu da kötü anlamda diyorsun. Tamam hayatıma bakmayayım seni kaçırayım? Olur mu? "

O anda bana bakan gözleri çok ciddiydi.

"Nasıl yani... Nereye kaçırmayı düşünüyorsun?"

"Fark eder mi..." dedi. "Direksiyonu başka yere çevireyim gidelim gitsin. Var mısın? Bak hayatıma bakmıyorum. Beraber bir gelecek kuralım diyorum. Var mısın?"

O anda sözcükler boğazımda düğümlendi. Ne diyeceğimi bile bilemedim. Sadece ona bakmaya devam ettim.

"Ben..." diye kekelemeye başladım. "Bilmiyorum... Yapamam... Bunu çok iyi biliyorsun. Yapamam... Ferhat var..."

"Ah işte! Tamam bunu diyorum işte ben sana. Hayatıma bakmayayım ne olacak? Gel gidelim diyorum. Yok diyorsun. Hayatımıza bakalım diyorum yok diyorsun. Ne yapalım peki sen söyle? Arafta yaşamak zordur Emine. Bunları senin bana söylemen gerekirdi. Daha deneyimli olan sensin. Hayatı daha fazla yaşamış, görmüş, geçirmiş olan sensin ama bunları benim sana söylemem sadece saçma... Ben sana diyorum seni bırakana kadar süren var. Gidelim dersen gideriz ama seni bıraktığım anda hayatına bak gitsin, beni düşünme bile. Bu sana da bana da acı vermekten başka bir işe yaramaz... "

Bir şey diyemedim. Diyecek bir şey de yoktu zaten.

O anda ona çok fazla şeyler söylemek isterdim ama şu anda konuşacak bir şey yok... Anlamı yok ne de olsa... Dediklerinde kısmen haklı...

YASAK DÖVME(+18)Where stories live. Discover now