1. YASAKLI DÜŞÜNCELER

En başından başla
                                    

Gül sen gül, son gülen iyi güler demişler abiciğim!

Parmaklarım arasına sıkıştırdığım çizgi film karakterleriyle donatılmış anahtarlığımla kapıyı açtığımda evden yayılan mis gibi kokularla karnımın açlığı bir kez daha kendisini gösterdi. "Saye sen mi geldin yavrum?" Okul saatlerim emri karşısında buzdolabına yapışmış bir halde olduğundan ne zaman geleceğimi de az buçuk biliyordu. "Evet anne ben geldim." Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdiğimde abimde bozmadığı sırıtmasıyla peşimden içeriye girmişti. 

Onu arkamda bırakıp hızlı adımlarla mutfağa ilerlediğimde peşimden geleceğini bildiğimden keyfimden dört köşe bir halde sırıtarak mutfağa girdim. "Anneciğim döktürmüşsün yine." Pasta ve börekler tezgahın üzerinde sıralıyken elindeki kurabiye hamurundan küçük bir parça kopardı. "Akşama misafirimiz var kızım, hadi bana yardım et belim koptu sabah..." Sözünü kesen abimin mutfağa girmesi olmuştu. 

Elindeki hamuru avucu arasında sıkıştırırken boştaki elini uzatıp ayağındaki terliği çıkardı. "Seni eşek sıpası seni!" Abim ne olduğunu anlamadan üzerine koşan annemle geriye doğru çekilse de annem terliği abimin bacaklarına vurmaya başlamıştı bile. "Sen ne ara bu kadar edepsiz oldun ha, o dergiler ne öyle kıracağım senin bacaklarını." Sabah çıkmadan önce anneme evi toplamasında yardımcı olurken bir anda evi inleten acı dolu çığlıklarıyla koşar adımlarla Demir abimin odasına girmiştim. Yatağın örtüsünü değiştirmek için yatağı kaldırdığı anda Demir abimin sapık fantezi dünyasına adım atmış, ellisine merdiven dayamış kadın neye uğradığını şaşırmıştı. 

E, uslu uslu okuldan eve, evden okula daha sonra bu tempoyu işinde sergileyen Kartal abimden sonra Demir abim annemin yüreğine ağır gelmişti. Yarım saatlik ah vah larından sonra beni sıkıca tembihlemişti abime tek kelime etmemem için. Eve geldiğinde özel görüşme yapmak istediğini bildiğimden sesimi çıkarmamış, memnuniyetle onaylamıştım sözlerini. 

"Ya anne ne vuruyorsun bir dur ya." Abim annemin terliği altında can çekişirken keyifle sırtımı arkamdaki tezgaha yaslayıp dilimlenen böreklerden bir tanesini ağzıma attım. "Abiciğim, annem dergilerini buldu. Gazan mübarek olsun." Dudakları şaşkınlıkla aralanırken bir yandan annemin elinden kurtulmaya çalışıyor bir yandan da yalanlarını ardı ardına sıralıyordu.

Ben mi? 

Olduğum yerde keyifle karnımı doyuruyor karşımdaki manzarayı izliyordum.

 🌻

Babamın yardımıyla kıvırcık hale getirdiğimiz turuncu saçlarım karşımdaki boy aynamdan gördüğüm kadarıyla oldukça güzel görünüyordu. Maşamı soğuması için makyaj masama bırakıp babamın yanağına öpücüklerimi sıraladım. Tek kız olmak bazen fazlasıyla işime yarıyordu. "Teşekkür ederim babacığım." Şefkatli gülümsemesiyle parmaklarını saçlarımı bozmadan aralarında gezdirip başımın üstüne bir öpücük kondurdu.

"Rica ederim babacığım başka bir isteğin yoksa biraz da annene şefkat göstermeliyim eve geldiğinden beri kızını gördün beni unuttun triplerine giriyor." Annem diye demiyorum ama babamla aramızdaki ilişkiyi feci şekilde kıskanıyordu. Babamın kız çocuk isteği iki oğlundan sonra gerçekleştiği için ve benden sonra da annem çocuk doğurmamaya yemin ettiğinden tek kızı olarak bütün ilgisini üzerime topluyordum. 

Babam odamdan çıkarken kıkırdayarak arkasından bakmakla yetindim. Demir abim, annemle yaşadığı terlik faciasından sonra bunların yanıma kalmayacağını söyleyerek odasına kapanmış ve o saatten beri de çıkmamıştı. Umursamadan anneme kalan işlerde yardımcı olmuş, Kartal abimin gelmesiyle de hazırlanmak için odama geçmiştim. Hava sıcak olduğu için içimden hiç üzerimdeki ince pijamaları çıkarmak gelmese de annemin terliğini düşününce istemsizce dolabımın kapaklarını araladım. 

Kıyafetlerime döktüğüm paralar bazen benim bile içimi acıtsa da giydiklerime çok açık olmadığı sürece karışmayan bir ailem olduğundan 'Demir abim hariç' bazen ipin ucunu kaçırıyor, ailemin kızmayacağına güvenerek bir sürü şey alıyordum. Süslü değildim ne kadar üşengeç olsam da giyinişime özen göstermeyi seviyordum. 

Önünde bir sürü çiçeğin resminin olduğu beyaz tişörtümle bol kot pantolonlarımdan birisini çıkarıp giyinmeye başladım. Tişörtümün uçlarını pantolonumun içerisine sıkıştırıp yazın bile rahat edemediğimden giydiğim kısa çoraplarımın bulunduğu çekmeceye ilerledim. Evde bu huy sadece bende vardı. Yazın dışarıya çıkmadıkları müddetçe kimse çorap giymezken ben kavurucu sıcaklarda bile çorapsız dolaşamıyordum. 

Siyah kemerimi de takıp boynuma Kartal abimin hediyesi altın rengi üçlü kolyemi de takarak tişörtümün üzerine bıraktığımda hazırdım. 

"Saye hadi kızım!" Annemin sabırsız tonda çıkan sesiyle telefonumu arka cebime sıkıştırıp odamdan çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Saye hadi kızım!" Annemin sabırsız tonda çıkan sesiyle telefonumu arka cebime sıkıştırıp odamdan çıktım. Ayvaz ailesi olarak sabırsız bireylerdik vesselam. Evimizin çok büyük olmasa da bir bahçesi vardı ve yazın yemeklerimiz mutlaka orada yenirdi. Annemin elime tutuşturduklarını bahçeye taşırken çalan kapıyla annem elini beze kurulayıp koşar adımlarla kapıya ilerlemişti.

"Koş tabi Nazenin sultan koş." Mahalledeki kankalarından birisi olan Esma Sultan ve kalabalık ailesi bu akşam bize yemeğe geliyordu. Annem bize ne kadar belli etmemeye çabalasa da tüm gün kankalarından uzak durmaktan çatlamıştı. Ben elimdekileri masaya bıraktığımda Kartal abim başını telefonundan kaldırmış bana öpücük yollamıştı. Dışarıya karşı ne kadar ağır başlı olsa da bizim yanımızda böyle şeyler yapmasını seviyordum.

 Bakışlarım kapıdaki hareketliliğe döndüğünde abimin üzerine adeta uçan Umut'u görmemle dudaklarımda sevimli bir gülümseme oluştu. Esma sultanın en büyük kızı Dicle abla 4 yıl süren sorunlu evliliğinden sonra en sonunda kocasından boşanıp tekrar baba evine dönmüştü. Tabi Umut'la birlikte. Umut özel bir çocuktu bu yüzden mahallenin göz bebeği gibi bir şeydi. 

İçimizde dayısından sonra en çok sevdiği kişiyse abimdi. Birlikte çok iyi anlaşırlardı. Dicle abla tedirginlikle bahçe kapısında belirdiğinde yüzünü kaplayan gülümsemeyle şefkatli gözlerle oğluna bakmaya başladı. Özel bir çocuk olduğundan bakımı biraz zordu ve Dicle abla her saniye oğlunun başına bir şey gelecek korkusuyla yaşıyordu. Peşinden sırasıyla annemler, Demir abim, babam ve babaları Mesut amca içeriye girdiğinde gözüm hepsinin arkasında içeriye girmesini beklediğim kişiyi bekliyordu. 

Çok geçmeden istediğim olmuş, en yakın arkadaşım yani küçük kız kardeşi Hayal'le birlikte gülümseyerek bahçeye çıkmıştı. Hayal, abisinin kolundan çıkarak benim yanıma koşarak boynuma sarıldığında bakışlarım hala abilerimle selamlaşan yüzünde geziniyordu.

Allahım ben nereden düşmüştüm bu duruma!

BÖLÜM SONU.

Kış Güneşi.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin