1. KARANLIK (EDİZ ÇAĞIRAN)

181K 9.8K 89.5K
                                    


Bu bölümde YABANCI'nın birinci bölümü KATİL, EDİZ ÇAĞIRAN'ın ağzından anlatılıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu bölümde YABANCI'nın birinci bölümü KATİL, EDİZ ÇAĞIRAN'ın ağzından anlatılıyor.

İyi okumalar!

Kaan Boşnak, Gördüm Günümü

Düşündüklerimden değil, henüz düşünmediklerimden kork. Hissettiklerimden değil, hissettiğimin farkında olmadıklarımdan.

Onlar sana karanlığı getirecek.

Zamanın ilerlemesini engelleyemezdim ama zamanın nasıl ilerleyeceğine karar verebilirdim. Babamın öğrettiği bu gerçek bana kontrolü de öğretti, kontrolse güç demekti. Güçlü olmayı öğrendim ama güç, kazanmak için yeterli değildi. İlk yenilgimin ardından sessizliği keşfettim. Artık attığım her adım bir öncekinden daha sessizdi.

"Yenileceksin."

Gözlerimi bana dikkatle bakan adama çevirdiğimde yüzü ifadesizdi ama ne duyduğumdan ne de bana olan bakışlarından hoşlanmıştım.

Sakin bir sesle, "Ne yaptığımı biliyorum," dediğimde babam bıçağıyla önündeki bifteği kesti ve çatalına saplayıp ağzına götürdüğü sırada gülümsedi.

"Bana öyle gelmedi evlat," dedi yavaşça ağzındaki lokmayı çiğnerken.

"Kazanmayı yenilerek öğrendim," dedim gözlerimi bile kırpmadan. Ardından rahatsızlığımı gizlemek ve daha fazlasını söylememek için parmaklarımın arasındaki bardağı dudaklarıma götürdüm. Alkol ateş gibi boğazımı yaktığında bu tanıdık hissin verdiği rahatlığa odaklanmaya çalıştım.

"Tekrar yenilerek her zaman kazanamayacağını öğrenebilirsin." Babam çatalı ve bıçağı bırakarak arkasına yaslandı. "Bu bilmediğin bir savaş. Daha da kötüsü kendine yalan söyleyerek yola çıkıyorsun."

Yavaşça elimdeki viski bardağını masaya bıraktım ve sakinliğimi koruyarak, "Şunu yapmayı kes," dedim.

Gözlerimin içine bakmaya devam etti. İkimizin de ifadeleri sakindi ama uzaktan bakan bir insan aramızdaki gerilimi masamıza yaklaşmak istemeyecek kadar fark edebilirdi.

"Ne düşündüğünü ne hissettiğini bil," dedi babam. "Aksi takdirde asıl düşmanın elinde bir bıçakla arkanda beklerken önünde duran adamı düşmanın sanır, saldırırsın."

Tartışmaya boyun eğmek yerine, "Düşmanımın kim olduğunu biliyorum," dedim.

"Bıçağı saplayana kadar kimse düşmanının kim olduğunu bilmez," dedi ciddi bir sesle. "Sana saldırdığında ona sırtın dönük olmasın yeter."

Gözlerimiz birbirine kilitlenmişken dikkati omzumun üzerinden bir noktaya kaydı ve yüzü güven veren bir gülümsemeyle aydınlandı ama bu maskenin altındaki kurnazlığı bir tek ben görebiliyordum. Kimin geldiğini umursamadan masadaki viski bardağını aldım ve duruşumu rahatlatarak bardağı dudaklarıma götürdüm.

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin