56. BÖLÜM: "ZAMANSIZ ÖLÜMLER"

94.8K 4.4K 7.8K
                                    

2013 yılında çıktığım bu yolun son durağındayız. Bu bölüm Wattpad'de yayınlanan son bölümümüz. Asıl konuşmayı kitap çıktıktan sonra yapmak istiyorum ama burada da söylemek istediğim birkaç şey var.

Bu yol bana çok şey öğretti, birine sarılmadan da o sıcaklığı hissedebilirsiniz, bunu burada okuduğum binlerce yorumla sizden öğrendim. Yıllar geçti, belki yerimde olan bir başka birisi bu mücadeleden vazgeçerdi ama ne olursa olsun vazgeçmedim. Hala buradayım ve benden öyle kolay kolay kurtulamayacak gibisiniz...

İyi ki varsınız. Her şey için teşekkür ediyorum. İyi ki bu yolda benimle beraber yürüdünüz, iyi ki o meşaleleri elinize aldınız ve bu yangını beraber başlattık.

Kendinize iyi bakın, kitapta görüşmek üzere.

20.08.2021

Remember the Souls, J2

Dalga dalga gökyüzüne vuran gecenin içinde rüzgârın kesik sesi,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dalga dalga gökyüzüne vuran gecenin içinde rüzgârın kesik sesi,

Ben Havva'nın damağına yayılan o cennetin yasak meyvesi,

Anneciğim, anneciğim dediler bana, sen bir cesedin çürüyen portresi,

İşte şimdi enselerindeyim, adım ölümün kızıl gölgesi.

Yaşanması gereken yaşanır, olması gereken olur; yaşam daima ölümle sonuçlanır, her sonun bir başlangıcı, her başlangıcınsa bir sonu vardır. Einstein, Tanrı zar atmaz, demiştir ama insan Tanrı'nın yaşamın içine fırlattığı zarlardan ibarettir.

Sonsuz olasılıktan ama iki sonuçtan ibarettik: Var olmak ve yok olmak.

"O gün orada olmasaydınız, o kararı aslında hiç almasaydınız, arkadaşlarınızın ısrarları üzerine dışarı çıktığınız o gece evde kalsaydınız, farklı olan ne olurdu?" Düşünmemiz için kısa bir sessizliğe bürünen öğretmen gözlerini üzerimizde gezdirmişti. "Her şey ve hiçbir şey."

Farklı olan ne mi olurdu? Ölüm yine kapıyı çalardı ama bu gece değil. Bu gece çalsa bile bu eski depoda değil, bu eski depoda olsa bile bu şekilde değil.

Tesadüf ve şans gerçekten var mıydı? Yoksa hayat olasılıklarla oynanan bir kumar mıydı?

Zaman bir girdap gibi beni derinliklerine çekti, Ediz ve Uygar yerde yatıyordu ama artık onları içine çekildiğim karanlığın derinliklerinden izliyordum. Arabanın farından yansıyan ışık uzaklardaydı, gitgide daha da karanlığa çekiliyordum ve sanki yaşananlar bu karanlığın içindeki bir kapının ardında kalmıştı ve o kapı açıktı.

Nazlı Çağıran'ın öldüğü gecedeydim. O geceyi de yaşananları da bilmiyordum ama sonuçlarını biliyordum. O gece durgun bir suya taş atmak gibiydi, taş suyun derinliklerine çekildi, yok olmadı ama kayboldu. Taş suyun üzerinde ufak dalgalar bıraktı; o dalgalar büyüdü, o kadar büyüdü ki bu gece yaşananlar bir nefes gibi içine çekildi.

YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin