Bölüm 9

41.6K 1.5K 29
                                    

-Tuğçe'nin Ağzından-

"Ne yani? Hiç bir şey görmedin mi?

"Hayır dedim ya İlayda. Daha kaç kere söylicem. Simge'yle beraber gözlerimiz kapalı bir ormanın ortasında uyandık ve sabah ormandan çıkıp yolu bulabildik. Otostop çektik ve bir amca bizi buraya bıraktı işte."

"Keşke bir şeyler görebilseydin. Yakalanırlardı. Of ya bu kötü olmuş."

Omuz silktim. O benim en iyi arkadaşımdı ama bunları bilmemesi gerekiyordu. Ona söylediğimde Doruk ona zarar verebilirdi. Ya da daha kötüsü. Bartu, o küvette intihar süsü vererek öldürebilirdi. Neden böyle bir şey yapıyordu ki? Neden bu kadar kötü biriydi?

Okuldaki diğer arkadaşlarımla da konuştuktan ve benim için korktuklarına, beni merak ettiklerine, özlediklerine dair zırvalıklarını dinledikten sonra okuldan anca çıkabilmiştik. Bazı arkadaşların dedikleri gerçek olsa da bazılarının yapmacık olduğundan emindim. Alışmıştım artık bu yapmacıklıklara da. İlayda'yla beraber eve geldik. Çok kötü görünüyordum ve 2 haftadır aynı kıyafetlerin içindeydim. Kıyafetlerimi çıkarıp ılık bir duş aldım. Temiz kıyafetlerimi giydikten sonra salona indim. İlayda'yla sarılıp sohbet ettik. Bana Okan'ın bizim okula geldiğini falan anlattı. Sınıfta görmüştüm zaten ama bir de ondan dinledim.

"Tuğçe"

"Efendim canım?"

"Hala onu gördüğümde içim kıpır kıpır oluyor. Artık bıktım bundan ben. O bana karşı çok soğuk. Bir kere bile gelip konuşmadı. Hatırlıyor musun ben gidip onunla tanışmaya çalışmıştım bir kere? Ne kadar aptalmışım. Onun umrunda değildim. O zaman neden durmadan bakıyor ki? Neden canımı yakıyor ha?"

"Bilmiyorum tatlım ama geçicek hepsi geçicek. Sen de onu takma. Umursama. Bak gör çok mutlu olucaz. Sen ve ben. İki kardeş gibi. Kardeşten de öteyiz biz hatta."

Böyle birbirimize içimizi dökerek, dertleşerek uyuduk ...

Bir karar vermiştim kendi içimde. Doruk'la yaptığım anlaşmaya uyacaktım. Yarın başlayacaktım. Çünkü bir an önce bitsin istiyordum.

--

Sabah vaktinde kalkıp kahvaltımızı yaptık. Okul için hazırlandıktan sonra yola çıktık. Kulaklıklarımı takıp müzik dinleyerek yürümeye başladım. İlayda da aynı şekilde. Nedense ikimiz de yol boyunca konuşmadık. Okula girdik ve direkt sınıfımıza çıktık. Sıramıza geçtik. Öğretmen girip ders anlatmaya başladığında ilk defa ders dinleyesim geldi. Dersi dinledim. Vay be! Biz neler öğreniyomuşuz okulda! Diğer dersler de normal hızında ve sıkıcılığında devam etti. Bugün fazlasıyla sıkıcı geçiyor. Yani bunca yaşadığımdan sonra özlemişim bunu. Ama çok iyi biliyordum ki bu monotonluk bozulacaktı..

Öğle arası olduğunda İlayda kantine indi. Ben sınıfta kalmak istedim. Belki sonra dışarı çıkıp hava alırdım. Ama asıl amacım farklıydı tabi. Asıl amacım Bartu'yla yakınlaşmak olacaktı. Anlaşmaya uyup bu işten sıyrılacaktım. Ve eski hayatıma geri dönecektim. En çok istediğim de buydu. Eskiden ne kadar sıkıcı bir hayatım var diye düşünüyorduysam da eski hayatım şimdiki hayatımdan oldukça iyiydi.

Bartu'yu izledim. Tamam, ona farkettirmeden peşinden gitmiş olabilirim. Olamaz mı yani? Her neyse artık. Bartu'nun peşinden giderken farkettim de tiyatro salonuna gidiyoruz. Neden tiyatro salonuna gidiyorduk ki? Bomboş büyük bir alan orası sadece. Bu saatte kimse yoktur orada. Bunları düşüne düşüne takibime devam ettim. Tiyatro salonundan içeri girdik. Sahneye doğru ilerledi. Ben koltukların arasına saklandım. Sahnenin ortasına gitti ve tam ortada durup yukarıya baktı. Daha çok benim yağmur yağarken yüzüme yağmurun değmesi için, o yağmuru izleyebilmek için yüzüm gökyüzüne bakacak şekilde duruşuma benziyordu. Sanırım benziyor kelimesi fazla. Tamamen o duruşun aynısıydı. (Tuğçe'nin o duruşu multide. Bartuda o şekilde duruyor)

Ve bir şeyler mırıldanıyordu sanki. Biraz öyle durduktan sonra sahnenin ucuna geldi bacakları aşağı doğru salınık ama yatar bir pozisyonda durdu. Ben de çaktırmadan kapıdan çıktım. Yeni giriyormuş gibi yapacaktım ve onunla konuşup sohbet ederek yakınlaşacaktım. Kapıyı açtım girdim. Hafif doğrulup baktı sonra aynı pozisyonuna döndü. Yanına gittim onun gibi uzandım.

"Ne düşünüyorsun? Düşünüyormuş gibi bi halin var da?"

"Hiçbir şey."

"Peki."

Birkaç saniye geçtikten sonra konuşmaya karar verdim.

"Şey biz senle iyi tanışamadık sanırım. Yani kötü anılarımız olmasın hatırımızda. Yeniden tanışsak? Ben seni, sen de beni yeni tanıyormuş gibi?"

"Benim sana yapmak üzere olduğum şeyden sonra bile mi? Korkmuyor musun benden yani?"

Evet acaip korkuyorum.

"Hayır korkmuyorum senden."

Sesim fazlasıyla kendinden emin çıkmıştı. Bu iyiydi. En azından belli etmiyorum korktuğumu.

"Hı-hım."

"O zaman ben Tuğçe." dedim ve doğrulup el sıkışmak için elimi ona uzattım. Benim piç smile ismini verdiğim yandan gülüşüyle karşılık verdi ve o da doğrulup elimi sıktı.

"Bartu."

Güldüm. Yeni bir başlangıç. Yeni anılar. Belki onun hakkındaki düşündüklerim değişir ha? Belki söylediğim gibi ondan korkmam? Sadece belki.

Biraz daha sohbet ettikten sonra tiyatro salonundan çıktık. Sınıfımıza girdik. O kendi sırasına ben de kendi sırama geçtim. İlayda hemen soru yağmuruna tuttu tabiki.

"Siz niye ikiniz birlikte geldiniz? Sen neden kaç dakikadır yoksun? Napıyodunuz? Nerdeydin sen? Cevap versene Tuğçe."

"İlayda sonuçta sınıfa yeni geldi. Hiç doğru dürüst tanışmamıştık. Bende onunla tanıştım o kadar. Biraz da sohbet ettik. Oldu mu? Merakın gitti mi?"

"Gitti." dedi ve güldü.

"Şapşal. Seni çok seviyom lan." deyip ona sarıldım. O da sarılmama karşılık verdi. Onu gerçekten çok seviyordum.

Derslerimiz sonunda bittiğinde evlerimize gidicek olmanın verdiği huzurla okuldan çıktık. İlayda'yla kol kola, salak salak espiriler yaparak ve gülerek eve geldik. Eve geldiğimizde çantamı bir kenara attım. Okul kıyafetlerimizi çıkartıp ev halimize döndükten sonra akşam yemeği için bir şeyler hazırladık. Mutfaktaki masada yemeğimizi yedikten sonra odalarımıza çıktık. Beraber bir şeyler yapabilirdik ama Fizikçi İlayda'ya ek ödev vermişti. Bu yüzden odalarımıza dağıldık. Ben yatağıma oturdum, laptopumu aldım ve geç başladığım için eski bölümlerini daha izleyemediğim Supernatural dizisinin kaldığım bölümünü açtım ve izlemeye başladım. Kesintisiz 5 bölüm izledim. Yorgun olduğumu farkettim yatmaya karar verdim. Laptop'u kapatıp çalışma masamın üzerine koydum. Yatmadan önce yaptığım rutin işleri yaptıktan sonra yatağıma geçtim. Yorganımın altına girdim ve başımı o güzelim yumuşacık yastığıma koydum. Yaşadıklarımı baştan gözümün önünden geçirdim ve bütün bunları düşündüm. Bugün olanlar geçti gözümün önünden. Tekrar tekrar düşündüm.

Yeni bir başlangıç. Yeni anılar. Belki onun hakkındaki düşündüklerim değişir ha? Belki söylediğim gibi ondan korkmam? Sadece belki.

Gerçekten ondan korkmamayı başarabilecek miyim? Bu işin altından kalkabilecek miyim? Anlaşmaya uyabilecek miyim?

"O zaman ben Tuğçe." dedim ve doğrulup el sıkışmak için elimi ona uzattım. Benim piç smile ismini verdiğim yandan gülüşüyle karşılık verdi ve o da doğrulup elimi sıktı.

"Bartu."

Gülüşü aklıma geldi. Gerçekten hoş ve güzel gülüyordu...

Bunları düşünerek kendimi uykunun kollarına bıraktım. Derin bir uykuya daldım.

--

DEĞİŞİMWhere stories live. Discover now