54

6K 408 13
                                    

Sophie bu sorunun cevabını biliyordu aslında. O söylemese de birazdan kalbi yerinden fırlayacak ve her şeyi haykıracaktı sanki. Ne diyeceğini bilemez bir şekilde bakarken dürüst olmanın daha kolay olacağını düşündü. "Beni görmek istemediğini düşünüyordum sadece."  Henry gülümsediğinde Sophie şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Seni görmek istemeseydim bu sarayda olman için bu kadar salak saçma şeylerle uğraşır mıydım?" 

Sophie iç geçirerek ona baktı. "Neden burada olmamı istiyorsun?" diye sordu açıkça. Sormazsa daha sonra neden sormadığı için pişmanlık duyacağını biliyordu çünkü.

"Anlamıyor musun Sophie?" dedi sıkıntıyla. Sophie başını iki yana salladığında Henry derin bir nefes aldı. Tam bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki kapı açıldı. "Üzgünüm efendim, Adal'ı susturamıyorum." diyerek Umay odaya girdiğinde Sophie gidip oğlunu kucağına aldı. Adal biraz sakinleşir gibi olduktan sonra ağlamaya devam edince Henry "Bana ver." dedi.

Sophie huzursuzca oğluna bakarken Adal'ı Henry'nin kucağına bırakmasıyla susması bir oldu. Sophie bu duruma gülümseyerek bakarken "Seni arıyormuş demek ki." dediğinde Henry gülümsedi. 

Henry Adal'ı kucağında sallarken Adal yavaş yavaş uyumaya başlamıştı. Sophie de yatağa oturmuş onları izlerken uyumak üzereydi. Adalla tüm gün uğraşmak onu yormuştu. Mecbur kalmadığı sürece Umay'ı çağırmıyor, oğlunun bütün işleriyle kendisi ilgileniyordu. Sophie gözleri kapanırken Henry'yi Adal'ı beşiğe yatırırken gördü. Adal beşiğe yatınca uyanınca Henry bir süre onu beşikte salladı ama Adal buna kanmamıştı. Henry onu kucağına alana kadar ağlamıştı. 

Henry Adal'ı tekrar kucağında sallarken yardım istercesine Sophie'ye bakınca Sophie ona gülümseyerek "Yatağa yatır, beşikte uyumayı sevmiyor." dedi. Henry Adal'ı yatağa yatırdı. Adal bebek huzurla uyurken Sophie de uyumak üzereydi. Henry "Sen uyu, uyanırsa ben bakarım." dediğinde Sophie başını sallayıp huzurlu bir uykuya daldı.

Sophie ve Adal uyurken Henry yataktan kalkacak olduğunda Adal yine huzursuzlanınca Henry inanamayarak oğluna baktı. Bu çocuk her şeyi hissediyor muydu yoksa? Gülümseyerek yatağa oturup Sophie ve Adal'ı izlerken farkında olmadan o da uykuya dalmıştı.

***

Helen Marcus'a "Abim yemeğe gelmedi." dedi.

"Bazen gelmiyor, biz başlayalım." 

Helen başıyla onayladı ama içinde bir huzursuzluk vardı. Abisi haber vermeden  gelmemezlik yapmazdı. Sessiz bir yemekten sonra Helen masadan kalkıp "Abime bakacağım." dediğinde Marcus başıyla onayladı.

Helen koridorlarda yavaş yavaş ilerlerken abisi ve Sophie'nin barışmasını en içten şekilde diliyordu aslında. Abisini odada bulamayınca muhafızlara "Nerede?" diye sordu ama cevap alamadı. Bir kral nereye gittiğini söylemek zorunda değildi tabi ama onu merak edecek olanları hiç düşünmüyordu bu adam. 

Helen nerede araması gerektiğini biliyordu aslında. Adal'ın yanına gitmiş olmalıydı. Adal Henry için yeni bir umut olmuştu. O saraya geldiğinden beri mutluydu. Onun Henry'i nasıl değiştirdiğini görmemek için kör olmak lazımdı. Helen de yeğenini görmek için fazlasıyla heyecanlanıyordu. Elinden gelse günün her anını onunla birlikte geçirecekti ama bebeği sanki kıskanıyormuş gibi Adal ile ilgilendiğinde tekme atıyordu. Helen elini karnına getirip "Yine mi tekmeliyorsun sen?" diye bebeğini şakadan azarladıktan sonra "Adal sana çok iyi bir abi olacak." dediğinde bir tekme daha yedi.

Helen bu duruma gülerken heyecanla Adal'ın odasının olduğu koridora ilerledi. Acaba bir kızı mı yoksa bir oğlu mu olacaktı bunu fazlasıyla merak ediyordu. İçinden bir ses delice Marcus'a benzeyen bir oğlu olsun isterken diğer bir ses delice kız çocuğu istiyordu. Elini karnına koyduktan sonra "Sağlıklı bir şekilde kucağımda ol da gerisi önemli değil bebeğim." diye fısıldadı. Sonra Adal'ın kapısında durdu. O sırada yanına Umay gelip "Kral, kraliçe ve prens odada." dediğinde Helen tahmininde yanılmadığını anlayarak gülümsedi. 

Helen odaya girdiğinde yatakta üçünü de uyurken görünce gülümsemeden edemedi. Bir süre sonra Marcus o ve bebeği de böyle uyuyacaklardı. Onlara bakarken uyanmamaları için sessizce odadan çıkacakken Adal'ın uyanık olduğunu fark ederek yanlarına ilerledi. Adal onu görünce gülümseyince Helen de ona gülümsedi. "Sen neler yaptın böyle?" diye fısıldayarak onu kucağına aldıktan sonra sessizce odadan çıktı.

29.03.2019 düzenlendi

Edit 2: 22.04.2023

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now