26.Bölüm Yeni sezon, mutluluğumun mutsuzluğu..

3.8K 148 16
                                    

Aslında yayınlamayacaktım ama bir çılgınlık yapıp bu saatte yeni sezonu yayınlamak istedim tatmin olacağınız bir bölüm değil ama sabah sizi heyecanlandırdığım için bölümü erken yayınlamak istedim ve bu 2 hafta bana o kadar yetti ki iyi ki varsınız yavaş yavaş büyüdüğümüzü görmek benim için büyük bir mutluluk sizi seviyorum canım okuyucularım , o zaman sizi fazla bekletmeden sonlandırıyorum konuşmamı yorum ve votelerinizi eksitmezseniz sevinirim:)

------

"Can yeter kalk şu koltuktan zeynepler gelecek" koltukta yayılmış film izleyen cana bakıyorum

"Bir tek zeynep mi geliyor kerem de geliyor ne olacak hayatım onlarında evi" hiç pozisyonunu bozmadan diyor bunu deli edecek bu adam beni

"Of can ya! erdem şuna bir şey söyle" oda bir yandan toz alırken bana bakıp omuz silkiyor

"Valla yağmurcum senin sevgilin sen idare et" 

"Çok sağol erdem çok yardımcı oldun"

"Görevimiz yenge" diyor erdem toz alma spreyini bana doğrulturken.. Evet, erdeme temizlik yaptırıyorum.

"Ee inmişler mi" diyor özge mutfak kapısından çıkarken erdem durur mu? Özgenin elinde bir tabak kurabiyeden bir tane aldı.

"Daha değil 2 saatimiz varmış" dedi erdem bir yandan kendini canın yanındaki koltuğa atarken "yordun yağmur beni hayatımda bu kadar temizlik yapmamıştım sağ ol ya" dedi erdem bir yandan yanına oturan özgeyi koltuğunun altına alırken

"Valla sevgilim diye demiyorum ama öyledir benim yağmurum baya bir yorar insanı" dedi can bacağına vurup

"Can sen bir şey mi ima etmeye çalışıyorsun" dedim.. Derken yine aklıma o görüntüler geldi 6 aydır geçmeyen o korkulu an. "Yormak" kelimesi can.. beni bulması için yormuştu kendini benim yüzümden oradaydı can belkii...

"Hey yağmur sana diyoruz" diyen özgeye dönüyorum

"Ya zeynepleri düşünüyordum da" diyorum

"Sevgilim niye düşünüyorsun mutlular işte" diyor can gülümseyerek bakıp ona dönüyorum. Onlara bir şeyler belli etmeden ayağa kalkıyorum bahçeye atıyorum kendimi büyük geniş salıncağa oturuyorum ve 6 ay önce geliyor yine aklıma..

FLASBACK

Kurtulduk sanmıştık, kurtulmuştuk da polisler gelmişti hepimizin durumu o kadar kötüydü ki. Sonra o 4 el silah sesi benim kendimi yere atışım içimde kopan o fırtına emin olmak istiyordum kimseye bir şey olmayacak diyordum ama bunlar sadece kafamı kaldırıp arkamı dönene kadardı... İki arkadaşım, kardeşlerim  kanlar içinde yerde yatıyordu keremin erdemin onlara seslenişleri canın bana yağmur deyişi beni kendime getirme çabaları.. Karşıma baktığımda yer de yatan fıratı görüyorum.. Sinan ve demir bakışları o kadar korku doluydu ki.. Kafam da yankılanan uğultular fısıltılar gözlerimi kapattığımı hatırlıyorum.. Uyandığımda beyaz bir odadaydım buranın hastane odası olduğunu anlamam uzun sürmedi.. İçimde ki korku daha büyürken elimi kavrayı adımı söyleyen adama döndüm can.. Sevdiğim adam.. Yıllarca bir hiç uğruna acı çekip kimseye belli etmediğim, feministliğin arkasına sığındığım ama içten içe sevdiğim adam.. Öyle korku dolu gözlerle bakıyordu ki bana

Radyo-333Where stories live. Discover now