TD - 2

467 42 16
                                    

Şapkasını kafasına takmış bir şekilde yağmura inat yürürken, sinirle bir küfür savurdu. Yağmurlu havalardan nefret ederdi. Saatine baktığında çoktan gelmiş olması gerektiğini düşünerek ayaklarını daha da hızlandırdı. Bir yandan da telefonunu cebinden çıkartmış Batuyu aramaya başlamıştı.

"Gittiniz mi kafeye?" dediğinde Ilgar, telefonu tuttuğu eli üşümeye başlamıştı. Mayıs'ın sonlarında neydi bu soğuk hava? "Evet, kafedeyiz. Sen sormadan söyleyeyim Almera şu an tam karşımda arkadaşlarıyla otuyor. Bu arada Yağmur şüphelenmeye başladı soru sorup duruyor zor tutuyorum."

Batunun söyledikleriyle derin bir nefes alırken uzakta gördüğü kafeye bakış attı ve oflayarak Batuya cevap verdi.

"O zaman öp de sustur"

Batunun suratına telefonu kapatırken Batu sırıtarak telefona baktı. Aslında süper fikirdi. Bir saattir öpmüyordu Yağmuru. Gülerek Yağmur'un yanına giderken masada hunharca yemek yiyen Ege'ye ve ona göz devirmekle meşgul olan Meltem'e baktı. Yağmur kendisine tek kaş kaldırmış bir şekilde bakarken Yağmur'un yanına oturdu.

Öpmek için uzanırken Yağmur geriye çekilerek arkasına yaslandı. Ofladı Batu. Ilgar yüzünden sevgilisinden trip yiyordu. Oflayarak elini ensesine götürdü ve okşadı.

Kafenin kapısı açılmasıyla kapıya döndüğünde sırılsıklam bir Ilgar görmeyi beklemiyor değildi. Saçları ıslanmıştı, deri ceket giydiği için şanslıydı çünkü üzerinde sadece deri ceketi ıslanmıştı. Pantolonunun da ıslandığını fark ettiğinde dudaklarını kemirdi. Allah'tan zekilik yapıp yanlarında Ilgar'a kıyafet getirmişti. Ilgar tabii ki ıslanacağını da hesaba katmıştı. Bu çocuk psikopat ama bir o kadar da zekiydi.

Ilgar hızla yanına yaklaşıp Batu'nun elinden poşeti aldı ve erkekler tuvaletine hızla girdi. Üzerini değiştirirken ıslak saçlarını da eliyle dağıttı. Batu'nun getirmiş olduğu havluyla saçlarını kurularken derin bir nefes aldı. Saçları hafifte olsa kuruduğunda elleriyle saçlarına şekil verdi.

Islak kıyafetlerini poşete doldururken erkekler tuvaletinden çıktı. Batuların oturduğu masaya giderek oturduğunda poşeti kenara attı. Meltem gülümseyerek Ilgar'a bakarken, Yağmur kaşlarını kaldırmış bir şekilde Ilgar'a bakıyordu.

"Biz hiç bu kafede buluşmazdık, ne iş?"

Ilgar, Yağmur'u cevapsız bırakırken etrafına bakındı ama aradığını bulması çok da uzun sürmemişti. Arkadaşlarıyla gülerek bir şeyler içen Almera'ya kaçamak bir bakış atarak arkasına yaslandı. Almera illa ki kendisini fark edecekti. Bu yüzden rahattı.

"Hayatım neden bugün bu kadar çok soru soruyorsun? Neden keyfini çıkartmıyorsun?"

Batu, Yağmur'a bakarak söylediği cümlelere Yağmur sert bir bakış atmıştı. Hiç inanası gelmiyordu. "Ben hala açım, Ilgarcım bana yemek ısmarlasana canım kardeşim."

Her zaman aç olan Ege, gereksiz bir şekilde sohbete dalarken Ilgar'ın keskin bakışlarına maruz kalmıştı. Neden geldiklerini sonradan hatırladığında dudaklarını kemirdi. Bu konu da Ilgar'ın hassas olduğunu çoktan unutmuştu. "Aaa Ilgar, çok rica ediyorum. Ben kendim ısmarlarım, saçmalama aramızda bir yemeğin lafı mı olur?"

Gereksiz ve bir o kadar da boş konuşan Ege'ye, Ilgar ters bir bakış attı. Aklından geçirdi, neden bu mallarla takılıyordu?

Almera kahvesinden bir yudum alarak arkadaşlarına dikkatini verdi. Gerçekten arkadaşları ona iyi geliyordu. Kim ne derse desin bunu inkar edemezdi. O olayın ardından 2 ay geçmişti ve toparlanmıştı. Sıkça gördüğü kabuslar onu zorlasa da sonunda toparlanmıştı. Ve o çocuğu bulamamıştı... ne kadar çabalasa da bulamamıştı. Bu durum onu üzse de çok kafasına takmıyordu.

Tozlu DefterWhere stories live. Discover now