Bir Yalnızın Anıları

1.8K 30 11
                                    

 Normal insanlar, sabahları alarmlarının sinir bozucu sesleriyle uyanırlar. Belki, çok zorlarsak açık unuttukları perdenin yokluğunu fırsat bilip gözlerine giren gün ışıkları uyandırır normal insanları. Oysa ben, yine açlıktan guruldayan midem yüzünden o tatlı uykuyu bırakıp sıcak yatağımdan kalkıyordum. İç sesim ve dış sesim, aynı anda ofladı. 

 Sana ait bir evin olması iyiydi, hoştu da boştu aynı zamanda. Hayır, bildiğin buzdolabım bomboştu yani. Tam takır kuru bakır dedikleri durum her zamanki gibi yine buzdolabım için söz konusuydu. Yarısı küflenmiş bir kaşar peyniri parçasıyla bakışırken bir yandan da bir köşeye yazdığıma emin olduğum bakkalın numarasını arıyordum.

 Ki "aramak", benim sözlüğümde "aradığın şeyi bulana kadar her şeyi talan etmek" anlamına geliyordu. Ah, canım anneciğim burada olsaydı da o nur sesiyle "nereye koyduysan ordadır" deseydi; ne güzel şıp diye buluverirdim bakkalın numarasını. Ama cidden, "nerede" sorusuna neden hiçbir anne "bilmiyorum" demeyi kendine yediremez? "Nerede koyduysan oradadır." ne ya? Nereye koyduğumu hatırlasam sana mı sorarım anne? Ha?

 Düşüncelerimi 1536264 kilometre öteden bile okuyabilen annemin mükemmel zamanlaması yine yanılmamıştı ki telefonum çalmaya başladı. Annem için ayarladığım melodi olan "Work Bitch", bütün evde çınlarken telefonumu terliğimin sağ tekinin içinde bulup açtım: "Alo?". 

Hay açmaz olaydım.

 "Neredesin sen kızım? Ne yapıyordun da açamadın? Uyuyor musun yoksa bu saate kadar?" diye sorularını makineli tüfek gibi sıralamaya başladı. "Of anne sabah sabah hiç mi işin yok senin ya bu kadar mı işsizsin?" Uyku mahmurluğu işte. "Sen annenle ne biçim konuşuyorsun? Arkadaşın mıyım ben senin? Hem işsiz diyene bak, üç haftadır sefalet içinde sürünen benim sanki." 

 Evet, üç hafta önce üniversiteden mezun olmak gibi bir hata yapmıştım ve annemin gözünde tescilli bir işsizdim artık. "Anne tamam ya, özür dilerim. Sen niye aramıştın?" Konuyu değiştirmek ha? Kendini geliştiriyorsun. dedi iç sesim. İçsel beşlik! 

 "Baban sana arkadaşının şirketinde bir görüşme ayarlamış yarına. Terbiyeli ol tamam mı? Rezil etme bizi." Ben 5 yaşında çocuktum zaten, adamın karşısına dondurma dökülmüş gömlekle çıkacaktım. (Kendime not: Büyük konuşma, düşünme de.) "Tamam anne. Sen bir ara mesaj atarsın adresi falan oldu mu? Kahvaltı edeceğim daha ben." "Hala etmedin mi? Sen hiç akıllanmayacaksın ben diyorum."

 "Anne ben de onu diyorum ya, edeceğim işte. Hadi bay bay." diyip telefonu büyük cesaret örneği sergileyerek annemin yüzüne kapadım. Şimdi niye tek yaşadığımı hatırlamıştım işte, annemle konuşmak bana bunu her defasında hatırlatıyordu. Dolu, boş, ben buzdolabımı da yalnızlığımı da seviyordum.

 Tabii şu bakkalın numarasını bulsam herkes için daha sağlıklı olurdu.

Bir Yalnızın AnılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin