0.5

32 3 74
                                    

-

Demir ile gece beraber yatmamızın ardından ikimizde orada uyuya kalmıştık. Son söylediği sözden sonra hiçbir şey diyememiş, boynuna öylece kalmıştım.

Gitmem gerekebilirdi ama böyle bir durumu ona nasıl söyleyeceğimi ben de bilmiyordum.

Sabah ondan önce uyanmıştım, kalkmayı denesem de beni koala gibi sardığı için pek mümkün olmamıştı. En sonunda çıkmayı başardığımda yorganı üstümden atarak doğrulmuştum, elimi kısaca saçlarımdan geçirip düzeltmiş ve ayağa kalkarak odadan çıkmıştım.

Aşağıdan tabak çanak sesleri geliyordu, annemler kahvaltı hazırlıyor olmalıydı. Aşağı inmeden kendi odama ilerleyip, her ihtimale karşı kapıyı yavaşça açmıştım.

Yatağımda uyuyan Gökçe ve Alaz'ı görünce gülümsedim. Onları uyandırmamak için dolaptan hızlıca birkaç sade kıyafet almış ve odadaki banyoya girmiştim.

Üstümü hızlıca değiştirip saçlarıma ellerimle şekil verdim ve banyodan çıktım. Saat daha erkendi bu yüzden de Alazı ve Gökçeyi uyandırmama gerek yoktu.

Odadan çıkıp aşağıya indiğimde karşıma ilk Rena çıktı. Onunla dün ilgilenememiştim ama bundan pek şikayetçi gibi gözükmüyordu, Alazla bayağı bir eğlenmişti çünkü.

"Günaydın..." Etrafa bakarak söylediğimde mutfaktan annem çıkmıştı. "Günaydın canım."

Elindeki tabakları masaya bıraktığında bana döndü. "Ekmek almaya gidebilir misin? Babanlar büyük bir sohbete daldı, bozmayalım şimdi onları."

"Giderim tabii." Kucağımda Rena'yı yere bırakarak kapıya ilerlemiş ve askılıktaki çantamdan cüzdanımı aldıktan sonra evden çıkmıştım.

(normalde apartmanda oturuyorlardı, önceki bölümlerde öyle yazmıştım ama değiştirmek zorunda kaldım müstakil bi evde yaşamaları gerekiyor.)

Bahçe kapısınıda açtıktan sonra sokağa çıkmıştım, fırın iki üç sokak ilerdeydi. Yürüye yürüye giderken bir yandan da etrafa bakıyordum, hava kapalıydı ama ne yağmur vardı ne de rüzgar.

Birkaç dakikalık yürümeden sonra fırına geldiğimde içeri girmiş ve annemin istediği kadar ekmek aldıktan sonra da hemen çıkmıştım, tabii birine çarpmasaydım çıkacaktım.

"Elif!"

Duyduğum ses ile yere çevirdiğim gözlerimi kaldırmadan kırpıştırdım, Allah'ım lütfen gaybdan sesler duyuyor olayım, ne olursun kulaklarım bozuk olduğu için yanlış duymuş olayım.

Mecburen kafamı kaldırdığımda tahmin ettiğim kişi olduğunu görmüştüm. Hiç özlememiştim. Tanımamış gibi yapacaktım tabii ki de, bir de bununla uğraşamam.

"Kimsiniz..?"

"Tanımadın mı beni? Sarp ben! Küçüklükten arkadaştık hani." Küçüklükten arkadaş dediğin sadece ilkokulda beraber okuduk ulan!

"Ha... Tamam hatırladım, kusura bakma tanıyamadım."

"Ee, ne yapıyorsun?"

"Annemler ekmek bekliyor, eve gitmem gerek. So-"

"Uzun zaman sonra karşılaştık, iki dakika konuşup gidecek misin?" İki dakika bile fazla sana.

Derin bir nefes aldığımda gözlerimin içine içine bakıyordu hâlâ.

"Seni buralarda göremiyordum uzun zamandır, nerelerdeydin."

"Arkadaşımda kalıyordum, hani Demir vardı ya. Onunla birlikte kalıyorum ben." Yalan söylemiyordum, yurtdışından geldiğimden beri Demir de kalıyordum.

You Belong With Me | Demir ArsalWhere stories live. Discover now