Bölüm 50: okula geç kalmalar ve gizli buluşmalar

4K 316 22
                                    

Şimdi hepiniz gidip Ejderhanı Nasıl Eğitirsin filmini izliyorsunuz. Bu benim ikinci izleyişim ve o kadar güzel ki anlatamam. Dişsiz resmen çok tatlı! Keşke benim de onun gibi bir ejderham olsa :(

⚡️

"Koşun! Koşun!"

Serkay Pelin'le aramıza girerek elimizden tuttu ve koşmaya başladı. Yalın ve Poyraz ise arkamızdan salına salına geliyordu.

Okulun bahçesini koşarak geçtik. Zil birkaç dakika önce çalmıştı ve herkes içerideydi bile. Geç uyandığımız için dolayısıyla okula da geç kalmıştık.

"Koşsanıza kız!" Serkay elimizi daha sıkı tuttu ve bizi merdivenlere koşturdu.

Hayatımda bu kadar çok koştuğumu hatırlamıyordum. Nefes nefese kalmıştım ve kalbim hızla atıyordu.

Pelin ve Serkay'ın kahkahaları havada uçuşurken bende gülüyordum. Sevdiklerimle geç kalmak bile hayata gülümsememe neden oluyordu.

Nefessizlikten tıkanmış bir şekilde sınıfın önünde durduğumuzda kendimize gelmek için birbirimize zaman tanıdık.

Serkay tam ağzını açıp bir şey diyecekken kapı birden Fevzi hoca tarafından açıldı. Bize kalkık kaşlarla bakarak sınıfa girmemiz gerektiğini söylediğinde tıpış tıpış onu dinleyerek yürüdük.

Fevzi hoca masasına yaslanarak gözlerini bir yüzümüzde birde ellerimizde gezdirdi. "Kutu kutu pense mi oynuyorsunuz çocuklar?"

Hala el ele tutuştuğumuzu fark ettiğimizde kıkırdadık ve ellerimizi birbirinden ayırdık. Yan yana dizilmiş bir şekilde hocanın bizi azarlamasını bekledik.

Kollarını göğsünde birleştirdikten sonra bize ciddi bir yüz ifadesiyle baktı. "Bir açıklama bekliyorum."

Serkay elini saçlarından geçirerek düzeltti ve başını kederle iki yana salladı. "Geç uyandık hocam."

Fevzi hoca bu dediğiyle tatmin olmadı ve kaşlarını tavana kadar kaldırdı. "Alemlere mi aktınız oğlum? Ayrıca takımın diğer üyeleri nerede?"

"Onlar da yoldaydı."

Kapı çalındığında ve hoca gelenlerin girmesini söylediğinde sınıfa Yalın ve Poyraz girdi. İkisinin de yüz ifadeleri koşmadıkları için memnundu.

"Geldiler işte." Dedi Serkay eliyle onları göstererek.

"Bari sizde daha az ders kaçırmamak için biraz çaba sarfetseydiniz." Dedi hoca onlara onaylamaz bakışlar atarak.

"Değil mi hocam." Diye destekledi onu Serkay.

Hoca bizimle daha fazla uğraşmak istemeyerek nefesini verdi ve sıralarımızı gösterdi. "Neyse, geçin yerinize."

Daha fazla sınıfın önünde durmak istemeyerek yerlerimize geçtik. Ben her zamanki yerime, Yalın'ın yanına, geçmiştim. Diğerleri de en arkadaki sıralarına oturmuştu.

Fevzi hoca tahtaya bir soru yazdıktan sonra gözlerini en arkaya çevirdi. "Serkay, gel şu soruyu çöz oğlum."

Serkay'ın cevabı ise gecikmedi. "Ben ne anlarım hocam."

Hoca onu dinlemeyerek tahta kalemiyle onu gösterdi. "Kalk oğlum."

"Kalkmayayım hocam. Yağmur çözsün. Kuzenim değil mi? Aynı DNA'yı taşıyoruz. Bir bakıma ben çözmüş olurum."

Beni de araya kattığında omuzumun arkasından ona tek kaşımı kaldırarak baktım. Sırf kendisi çözmemek için beni araya karıştırmıştı.

Fevzi hoca onunla daha fazla uğraşmak istemeyerek kalemi en önde oturduğum için sırama bıraktı. "Gel Yağmur, sen çöz şu soruyu."

Yalnızlığımı alamaz Where stories live. Discover now