İnsanlar yıkımdan korkar yıkımın altında kalmaktan korkar, insanlar felaketten korkar ve felaket diyarı yıkıldığında doğan bir bebekse herkes ondan korkar.
Benden korkanların beni dizginlemeye çalıştıkları diyara hoş geldiniz
Fakat benim davam son y...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
selamlarr, umarım iyisinizdir, bu attığım bölüm için çok heyecanlıyım çünkü kitabın başından sonuna dek en sevdiğim karakterle tanışacaksınızzz. ağağağağğağağağa
keyifli okumalar.
...
Yavaşça oturduğum yerden doğruldum ve etrafıma bakındım. Moana belli ki mutfaktaydı, sesler oradan geliyordu, sabah o kadar çok yorulmuştum ki en sonun da yatıp uyumuştum. Yavaşça kendimi yataktan aşağı attım. Birkaç saattir uyumayı bırakmış ve duvarı izlemeye başlamıştım.
Tembel adımlarla odadan çıkıp mutfağa girdim, eski bir taş ve birkaç dolap, mutfak eşyası dışında bir şey yoktu.
Moana dönüp bana baktı, "günaydın prenses." Dedi gülerek. Ardından derin bir nefes aldı, "o tavernaya gideceksin şimdi, değil mi?" sesi durağanlaşmış bakışları yere kaymıştı. "birazdan giderim." kafa salladı. "yemek yedikten sonra gidin prenses." .Madem bir tavernaya gidiyordum içmekten kimseye zarar gelmezdi. Uzun zamandır buna ihtiyacım vardı. Belki de sadece kafamı boşaltmam gerekiyordu. Ve boş mideye bira hiç gitmezdi.
İçeri geçip oturduğum da biraz çorba ve çörekle yanıma geldi. Karşılıklı oturup içmeye başladığımızda artık merakıma yenik düşmüştüm.
"neden Melez yanlı hakkında konuşurken durgunlaşıyorsun?" hızla kafasını kaldırdı, demek ve dememek arasında gidip geldiği belliydi. Derin bir nefes alıp masa üzerinde ki elinin üzerine elimi koydum. "benimle istediğin her şey hakkında konuşabilirsin Moana, dinlerim." sanırım bu ona moral olmuştu. Gülümsedi, "onunla arkadaştık, diyar yıkılana kadar da böyle devam etti. Fakat ben ona arkadaşlıktan fazlasını hissettim." Dedi ve ardından derin bir nefes aldı. "savaş çıktığında tüm savaş yanlıları sınıra giderken ona gelmemesini söyledim ona zarar verebilecek onlarca savaş yanlısı vardı o meydanda, Astroy güvenilmezdi çoğu kişiye göre, ve o meydanda saldırıya maruz kalma ihtimali büyüktü. Neden diye sordu, ne cevap verip de onu burada tutacağımı bilemeyip onun güvenilmez olduğunu karşı insan diyarına geçme olasılığı olduğunu söyledim. Ama hepsi yalandı o ise gerçek sandı."
Dramatik bir hikayeleri vardı fakat arada melez yanlının adının Astroy olduğunu öğrenmiştim. Demek ki birbirlerini seviyorlardı. Şaşırtıcı.
Ne demem gerektiğini bilemedim, ağzımı açıp açıp tekrar kapattığımda gülümsedi, "bir şey demene gerek yok dinlemen yeterli prenses. " dedi. "size giymeniz ve hazırlanmanız için banyoya malzemeler bıraktım efendim." Demesiyle ayaklanıp banyoya ilerledim bir yandan da teşekkür ediyordum. Hızla banyoya gidip kapıyı kapattım. Aynada ki ben artık eski bendim. Bedenim hızlı toparlamıştı. Kıyafetlere baktım. Boydan siyah bir tuvalet, simsiyah topuklu botlar, birkaç makyaj ürünü.
Nerden bulduğunu merak etmeden hızla geçirdim üzerime kıyafetleri. Siyah tuvaletle zıt bembeyaz tenim dikkat çekiciydi. Gözlerime hafif bir makyaj yapıp dudaklarımı sadece nemlendirdim. Tuvaletin korsesini sıkıca bağlayıp botları geçirdim. Beyaz saçlarımı bir topuz yapıp banyodan çıktım. Bana gururlu bir anne gibi bakan Moana, "çok güzelsiniz prenses." utandığımı belli etmemek için kafamı eğdim. "teşekkürler Moana, kendine dikkat et ben yakında gelirim." beni durdurdu. "Astroy'la beraber muhtemelen bu eve gelirsin prenses." Dedi ardından güldü, "benimde artık sahibimin yanına gitmem gerek." kaşlarımı çattım, "gidiyor musun?" yaşlanmış gözlerle kafa salladı. "gidiyorum" burnunu çekti, "ama eminim en kısa sürede yine karşılaşacağız prenses." kollarımı açtım ve, "gel." Diye fısıldadım. Hızla kolları beni sararken omzumu birkaç yaş damlanın ıslattığını hissettim. Bana çok çabuk bağlanmışa benziyordu. Geri çekildi ve ellerimi sıkıca tuttu, "yolunuz açık olsun leydim." Dedi ve bir anda yılana dönüşüp son kez bana bakıp sürünerek kapı eşiğinden çıktı gitti.
