Bölüm 6- İlk Yıkım

41 2 1
                                    

Bir yıkım ne kadar büyük olursa hasarı o kadar büyük olurdu. Ve bu dünya yepyeni bir yıkıma hazırlanıyordu. Sonucu başından belli olan her şey gibi bu da insanlara ilmek, ilmek korku aşılıyordu.

Kral Demon sinirden kaşları çatılmış halde karşısında ki kadını izledi. Ağlıyordu, ki zaten tek yaptığı şey buydu.

Ağlamak...

Kızının yasaklı topraklara girdiğini öğrenen kral tüm çıkışları kapatmıştı. Hera'yı yakalamasına çokta zaman kalmamıştı ki öğrendiği bir gerçekle sarsılmıştı. Karısı Samenta kızının kaçmasına yardımcı olmuştu. Ve bunun acısını şimdi çekiyordu.

Gözleri öfkeden dönen kral karısının yaptığı cahillik karşısında boş durmamıştı, mahzenlere kapatıp işkence etmek ve sebebini sormaktan başka yaptığı bir şey yoktu kralın. Fakat kadın yediği onca dayağa rağmen ağzını bıçak açmamıştı.

Elinde ki kadehten büyük bir yudum aldı kral. Karşısın da dizüstü çökmüş, ellerini yere dayamış ağlayan bir kadından başka bir şey yoktu fakat yine de sinirleniyordu. Yıllar önce bir köylü ile evlenme sebebi kolay yem olmasıydı. Çıkar evliliği yapmıştı ama bu aptal kadın sesini bile çıkarmıyordu. Şu ana kadar yaptığı tüm planları suya düşürmemiş gibi bir de pişkince yediği her haltı itiraf etmişti.

Elleri iyice yumruk olurken kral, acısını çıkarmakta çok kararlıydı. Bu iş burada bitecekti. Elinde ki kadehi sertçe duvara attığında yeri boylayan cam parçaları ağlayan kadının sesini bastırmak için pek de yeterli olmuyordu. Oturduğu yerden ayaklanan kral sakin adımlarla önünde ki kadına yaklaştı ve çenesinden tutup kafasını yerden sertçe kaldırdı. Ağlamaktan helak olan kadın fazlasıyla kötü durumdaydı. Özenle yapılan makyajı dağılmış ve yüzünü iyice iğrenç göstermişti, elbisesi yırtık pırtıktı, göğüs kısmı neredeyse tamamen açılmış geriye kalan eteğin püskülleri kalçasını zor kapatıyordu. İnatla beyazlamayan siyah saçları karman çormandı, kısacası felaketti...

"sana son defa soracağım." Dedi sesini sakin çıkarmaya çalışan kral, fakat her şeye rağmen elini sıktıkça kadının iyice canını acıtıyordu. "Hera'nın kaçmasına neden izin verdin?"  o kızın adını anmaktan bile rahatsız oluştu. Yıkım krallığı son bulmuştu ve tekrar ayaklanamayacaktı!

Kadın burnunu çekti, kaşları iyice çatılırken tek yaptığı şey karşısında ki adamın yüzüne tükürmek oldu. "senin gibi bir babanın elinden kurtulmak içindir belki de!" diye cırladı ama anında yediği sert tokatla kafası sol omzunun üstüne düştü. Kadını sertçe bırakan adam yüzünden sendeleyen kadın sırt üstü yere düştüğünde kral hiç beklemediği bir hareket yapıp ayağını kadının karnına dayadı.

Kraliçenin şu an çektiği acı tarif edilemezdi, gözlerinden yaşlar gelirken durması için yalvarmadı. Sesini çıkartmadı belki de tanrı tam şu an canını almalıydı. "birincisi, ne sen ne de o sürtük kızların umurumda bile değil!" diye kükrediğinde kadın artık nefes alamıyordu. "ikincisi, artık bu mahzenden çıkmayacaksın, herkes seni kendini öldürdü bilecek, belki de saatler sonra cenazene bile katılırım." Gülmeye başladı yaşlı adam, bu iğrençliğin karşısında sesini çıkartamadı genç kadın.

"üçüncüsü kızın eninde sonunda elime geçecek ve ben onu senin yanına göndereceğim, cehennemin ta dibine!" kadın artık ne nefes alması ne gözlerini kapatması mümkün değildi, ölmek üzereydi ve karşısın da ki adamın saatlerce işkencesine maruz kalmasına rağmen yaşaması bile mucizeydi.

Ayağını kaldırıp indiren kral son darbesini de indirip kenara çekildi. Kraliçenin artık kanaması başlamıştı ve bilinci tamamen kapanmıştı. Yine de dışarıdan gelen sesleri zar zor ayırt ediyordu.

Son Yıkımın FısıltısıWhere stories live. Discover now