Bölüm 8- Kendi Yıkımının Altında Kalanlar

44 2 0
                                    

selamm, nasılsınız lotus çiçekleri, ben çok iyiyim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

selamm, nasılsınız lotus çiçekleri, ben çok iyiyim. uzun zaman sonra hesabıma girdim ve 300 olduğumuzu gördüm. tamı tamına 300 OKUMA!

hepinize teşekkürler yeni bölümde keyifli okumalarr.

...

Ağlamaktan helak olmuş halde oturan Minerva kardeşi Diana'ya yaslanmış kendince tutunacak bir dal arıyordu. Diana aralarında en sakin olanıydı ve bu bile onun canını yakıyordu. Diana hiç ağlamazdı, ağlayamazdı ve bu içinde toplanan hüznü bir türlü dışa vurmazdı. Onun en büyük acısı buydu zaten,

Ağlayamamak...

Mezar taşına annesinin resmi koyulmuş ve etrafına da annesinin kraliyet taçları işlenmişti, herkes annesi hakkında övgü dolu sözler söylerken kendisi acının en derinini yaşıyordu. Önlerinde ki iki kraliçe aralarında konuşuyordu fakat bu kadınların kim olduğunu çıkartamıyordu bir türlü. Gözleri ağlayamasa da buğuluydu, bakışları derindi, şu ana kadar annesine bir kere bile sarılmamış olmanın verdiği boşluk hissi öyle büyüktü ki...

"arkasında iki tane kız bırakıp gitti. Senin neyine intihar etmek." Dedi çakma sarı bir kadın.

"hiç üzülmedim v, bir işlevi yoktu zaten. Yapması gereken çocuk doğurmaktı onu da hatalı yaptı." Dedi bir başkası.

"eh, madem öyle kral yeniden evlenir büyük ihtimal. Sizce kimi seçer?" diyen kadını daha önce hiç görmemişti.

"bence en ideali benim, hem çok güzel çocuk bakarım, hem çok güzel diyar yönetirim." Tüm kadınlar sessizce gülüştü, "ay ilahi sen,." Dedi bir kadın gülerek. "sen mi bizi yöneteceksin." Bir başkası, "çocuk büyütürmüş, sanki kundakta bebe. Evlenme çağı gelmiş kız bunların!" demişti ki artık bardağı taşıran son damla olmuştu bu. Hızla ayaklanan Diana kadınların yanına gitti,

"siz kimsiniz?" dedi buz gibi bir sesle. Simsiyah saçları açık ve birbirine karışmıştı, kırmızı ruju yoktu. Gözlerinin koyuluğu karşısında ki kadınları ürpertmeye yeterdi. "sim kimsiniz de benim annem hakkında onun cenazesinde böyle konuşuyorsunuz!" diye bağırdığında tüm bakışlar şimdi onun üzerindeydi.

"siz ağzınızla kuş tutsanız benim annemin yerine geçemezsiniz." Tiksinir bir ifade takındı suratına, "en başta benim annem güç için, saygın bir isim için fahişelik yapmıyordu!" kadınlar kafalarını eğmiş, resmen kendini saklamaya uğraşıyordu. Çok utanmışlardı, keşke daha kısık sesle konuşsaydım diye geçiriyorlardı içlerinden.

"hepiniz şimdi siktirin gidin buradan. Ve sakın bir daha sizinle karşılaşmayayım. Eğer sizi ikinci bir görüşüm olursa, varisliğime dayanarak meydanda herkesin gözü önünde alırım kellenizi!"

Kadınlar aynı anda ayaklanıp cenaze alanından çıkarken imparator Demon kızının yanına geldi, "aferin sana." Dedi titreyen sesiyle. Şu ana kadar o kadar iyi rol yapmıştı ki herkes onu karısı öldüğü için perişan olduğunu düşünmüştü. Yanılıyorlardı, şimdi herkesin ağlayarak baktığı mezarın içi boştu. Asıl ceset, mahzenlerin birinde çürüyordu.

Son Yıkımın FısıltısıWhere stories live. Discover now