BÖLÜM11|AKŞAM YEMEĞİNDE

373 37 18
                                    

Eğer yaşama katlanmak istiyorsan, kendini ölüme hazırlamalısın.
-Sigmund Freud

⚕️

YAZGI LİYA KÖKSOY

Cennet ve cehennemin kıyısında yeni bir başlangıç için beklerken, uzun, bol elbisem içindeki bedenime rağmen dalgalanıyor, kalbim arafın ağırlığıyla sancılanıyordu.

Kirpiklerimi oynatmak dahi bedenime ağır gelirken, duyduklarım karşısında reflekste bulunmak, unuttuğum tüm işlevlerini yerine getirmişti. Günlerdir uyumanın uyuşukluğunu yaşarken, aralanan gözlerim ateş saçıyordu. Yağan yağışın sesini yeni alan kulaklarım sanki uzun süredir başımda konuşan adamı duyuyordu. Onu duyuyordum. Gür kirpiklerinin ardından izliyordu, dudaklarını ısırıp kendini sıkarken onu bu duruma koyan şeyin ne olduğunu merak etmemek elde değildi.

Söylediklerinin farkında değil miydi?

Beni bitirmek neden herkese bu kadar zevk veriyordu?

"Çocuk?" Dedi sorar gibi, sesine işlenen alaydan başka bir şey değildi.

Ayak dibimde oturup varlığıyla içine gömülen yataktan geri kalktığında bıraktığı boşluğa bakıyordum. Yeryüzündeki en belirsiz adam olabilirdi, anlaması en zordu. Vücudunu saran boğazlı siyah kazağı sakallarının biraz altında bitiyordu, üzerinde alışagelmiş takımı yoktu. Ciddiyetinin takımdan olmadığı her seferinde bu giyimiyle bile kanıtlanıyordu.

"Senden yılan falan olmaz," dedi yataktan dolanıp cam kenarına giderken. "Sen bildiğin balıksın. Oltaya gelen salak balık," sigara çoktan dudaklarında yerini aldığını çakılan çakmak sesinden anlamıştım.

"Nasıl yani?" Sesimi unutmuş gibiydim, sesim bile yabancı gelirken onun sesi uzun süredir dinlediğim müzik gibi bilindikti. Oysa o bir şarkı olsaydı, varlığı sürekli ağlatan şarkıdan farksız olurdu. "Söylediklerin?"

Verdiği nefesiyle dumanı olduğu yere yaydı. Şu an sırtını izliyordum, geniş omuzları, ince beli... yüzünü görmeye gerek bile yoktu, duruşundan sertlik akıyordu. Bir an salona yarı çıplak dönen kadının silueti zihnimde canlanırken midem ekşidi, kusma isteğiyle dolup taştım. Bir insanın bir insanı tanımadan teslim olmasından daha iğrenci varsa, bu da bunu utanmadan belli etmesiydi. Olanların aklıma gelmesinden miydi, bu iğrenç anımsamadan mı bilmiyordum ama şu an üzerine atlayıp deli gibi şiddet uygulamak istiyordum.

"Söylediklerim gerçekti." Dedi, "O kadar da salak bir balık değilsin."

Aralandığı perdeden yağan yağmuru bulan gözlerim donuktu. Ailemin beni göz ardı ettiğinin farkında değil miydi? Bunu bile bile neden sürekli üzerime oynuyordu? Ben rezilliğimle gözler önünde rezil olurken yıllardın yanımda olduğunu sandığım annem bile acıyan gözlerle izliyordu. Onun için ne ifade ettiğimi artık bilmiyordum, daha ne kadar çökebilirim dedikçe daha çok eziliyordum.

Tepki veremeden odanın kapısı tıklandı çok geçmeden açıldığında doğrulmaya çalışıp yatak başlığına yaslandım.

Gelen Asil'di.

Birilerine aşina olmaya uzak olduğumu yeni fark ediyordum.

Kapının açılmasıyla Aren bakışlarını dışarıdan alıp kapıya çevirdiğinde, parmaklarında bitmeye yüz tutmuş sigara hala yanıyordu. Sanki bir sigara o ne zaman isterse sönerdi, istemezse cehennemde yanan ateş gibi harlanmaya devam ederdi. İpler o kadar elinde duruyordu ki, hislerini yöneten bir adamdan farksız olmuştu gözümde. Acaba diğerleri onu nasıl tanıyordu? Birilerinden onu dinlemeye isteğiyle dolarken aklı başında birinin bu fikrime göz devirdiğine yemin edebilirdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜMÜN KABURGALARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin