BÖLÜM4|ANNE RAHMİNDE

873 54 21
                                    

"Bazı zihin yerleri, yeryüzünün cehennemidir. Seninle ben silinirken, çoktan cehennemi yaşamış olacağız."

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YAZGI LİYA KÖKSOY

Hayat, birçok duyguyu içinde barındıran yolculuk gibi gelirdi çoğu zaman. Bu yolculuğa dahil olanlar da olurdu, yolu yarıda bırakanlar da... bazen toz toprak olurdu, bazen de çiçek dolu. Bazen sıkıcı gelirdi yolculuk, bazen de bitsin istemezdik. Damarlarımdan akan seyrek kanı hissederken, yaratıcının yolculuğumu izlediğini düşündüm.

Ben bu yolculuğa çıkmaz istemezken, istenmeyerek düşmüştüm anne rahmine, bedelim bu ya, hiç yaşayamamıştım da...

Gözlerimden sicimle akan yaşlar kaderimdi, hayatımın her anındaydı. Ağlamalarım titremeye dönmüş, öylece ifadesizce duran adamı izliyordum. Konuşmuyordu, herhangi bir adım da atmıyordu, tek yaptığı sigara içmekti. Çözdüğü pantolonu öylece açık duruyordu. Sigarasını rahatlıkla yudumlarken geldiğim bu son evreyi bekliyormuş gibi, dudağının bir kenarı ruhsuzca yukarı kıvrıldı.

Durgunlaşmış olsam da, yaptığı her hareketi kalbimin varlığını tekrar tekrar hissettiriyordu. Kafasının içinde benim için planı neydi? Korkuyla titredim. Daha olanları sindirememişken, bitirdiği sigarasını avucuna bastırdığı gibi sönen sigarayı köşeye fırlattı. Üzerindeki siyah gömleğin düğmelerini çözmeye başlarken bakışlarını gözlerime dikti. Vereceğim tepkiyi kaçırmak istemiyor gibiydi, yutkunup yatağın içinde geriye gitmeye çalışmaktan başka bir şey yapamadım.

"Kaderini sen seçeceksin," diye fısıldarken, sanki kaderimi bunca yıl benim seçmediğimi biliyor gibiydi. Loş ışık uzun kirpiklerinin gölgesini yüzüne vururken, yarıya kadar çözdüğü gömleğini öylece bırakıp bir dizini yatağın üzerine koydu, yatak varlığıyla içine çökerken, sakince dudaklarını yaladı. Yaklaştıkça uzaklaşmaya çalıştım ama artık sonuna gelmiştim. Nefesim daralıyordu.

"Ba-bana neden bunu yapıyorsun?" Ellerimle yatağı sıkıyordum. Yanıma yaklaşıyordu, üzerime doğru gölgesi düşmüştü, şimdi simsiyahtı, duruşu gibi yüzü de. Dizleriyle bir adımı daha atınca, artık üzerimde duruyordu, ellerimle destek alıyor olmasam öylece altında uzanıyor olacaktım, ellerim titriyordu. Üzerime doğru eğilmeye başlayınca mümkünmüş gibi yatağa doğru eğiliyordum, ellerimi artık kullanamayacak durumdaydım. Başım yatağa düşeceği sırada ellerini başımın altına koydu, artık yatakla onun arasındaydım.

"Yazgı," farklı bir ses tonu vardı, daha önce böyle duruşuna göre olgun ses duymamıştım. Nefesi yüzüme çarparken, gözlerimi yumdum. Korkuyordum. Bu kadar yakınlık, hem de tanımadığım biriyle... "Üç seçeneğin var, seçeneklerin birinde, üç dilek hakkın olacak." Nefesi yüzümü okşarken, pür dikkat incelediğini gözlerim açık olmasa da hissedebiliyordum. "Seçtiğin gibi üç dilek hakkın da olacak, Suratsız." Son kelimesi hızla gözlerimi açmama sebep olurken, bu yakınlıkla tekrar karşılaşmış olmak çığlığıma sebep olmuştu. Çıldırmış gibi etrafıma bakan gözlerim tekrar onu bulunca, güldüğünü görmeyi beklemiyordum. Neye gülüyordu?

ÖLÜMÜN KABURGALARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin