K16Y- 27.BÖLÜM

6.7K 473 85
                                    

Keyifli okumalarrr 🫶🏻

Yazım yanlışları varsa affola 👉🏻👈🏻

Bu şarkıya bu aralar çok taktım. Çok sevdim. Bu arada Şevval Sam'ın annesiymiş Lema Sam. Ben kızını da çok severdim zatenn.

⏳️

İnsanları tanıdığınızı mı sanırdınız? Gerçekten tanıdınız mı ya da? Ben yanılmışım. Aslında kendimi bile tanımamışken  birilerini tanıyacağımı sanmak da benim hatammış.

Gözlerimi açtığımda karşımda ağlayan Melike ve Mahmut'u görmeyi beklemiyordum. O konuşmadan sonra niye gelmişti anlam veremediğim gibi samimi de gelmemişti ama konuşacaktım. Derdi neymiş, neden esip gürlemiş konuşacaktım.

Üç ayda kendimde fark ettiğim, bir şey vardı. O da artık susmadığım, çekinmediğim bir İkra olmuştum.

Sebebi çoktu, sebebi Murat abiydi.

Sebebi benim çekingenliğim gitsin diye benin yanımdan bir an ayrılmayıp hep konuşan İlker'di, ikizimdi.

Sebebi, Merter'di. Sürekli onunla oynayayım diye yanıma gelmesiydi. Her okul anısını bana anlatan küçük kardeşimdi.

Sebebi,Uygar'dı. Ailedeki herkese karşı sessiz olmasına rağmen her gece gelip bana gününü anlatması, benim günümü dinlemesiydi.

Tuygar'dı. Onunla yemek yedikten sonra  çok samimi olmasak da bana adım atmak için üç ay boyunca her hafta yemeğe götürmesiydi.

Batur'du. En çok, İlker ile isimlerimizin uyumunu öne atarak beni konuşturmaya çalışan diğer abimdi.

Hepsine içimden abi diyordum. Sadece isimleriyle seslenmek bana kendini kötü hissettiriyordu. Saygıdan abi diyordum ama sadece içimden demekten de öteye gidememiştim. Ama içten içe hepsini kabullendiğimin de farkındaydım.

Sebebi Tuğrul ve Ayşegül Hanımdı. Tatil dönüşü beraber iki günde bir benimle dışarı çıkmak isteyen kadındı.  O alışveriş merkezinden sonra, eve de dönünce tamamen bambaşka bir kadın olmuştu.  Aldığım kıyafetlerin yanında bana denemem için veridği tüm kıyafetleri eve getirdiğinde ilk önce yanına gidip itiraz etmiştim. Ellerimi tutarak, "Kırma beni sana bir şeyler almak beni mutlu hissettiriyor ayrıca ne ki bu?" Demişti.  Hakkını da vermiş, hediye adı altında beş elbise, üç saat, iki ayakkabı almıştı. Her seferinde mahçup olmayayım diye yatağıma bırakıp, notlar bırakmıştı. Tüm notları saklıyordum ama haberi yoktu.

Benim yanıma gelip, üstümü örtmeden, alnımı öpmeden gitmeyen adamdı en büyük sebep.  Beni her yakınlaşmasında beş yaşında çocuğa çeviren adamdı. Gözlerimi doldurup, burnumu sıkan bir babaydı sebep.

Ve ben bunca sebebe şükür ede ede sesimi çıkarmayı öğrenmiştim. Eskisi gibi sadece susmuyor, cevap veriyordum. Karşılığında yüzüme yediğim bir tokat olmaması da beni bunu yapmaya daha da teşvik ediyor  ve cesaretimi daha çok arttırıyordu.

İzliyordum İlker'i ev içinde, ailesiyle konuşmasını. Doğrusu buymuş İkra, diyordum. Bak, konuşuyor, trip atıyor, bulaşıyor ve seviliyor. Sende yapabilir, sende başarabilirsin.

Bakışlarım açılan kapıya döndüğünde içeri İlker girdi. Gözleri Melike ve Mahmut'un üstündeyken gözlerini devirerek bana doğru yürüdü. Gülümseyerek yanıma oturduğunda, gülümsemek istemiştim ama zorla gülümsemiş olmamak için  yapmadım.

Çünkü o İlker'di. Üç aydır her an dibimde olan ikizimdi. Artık benim zorla gülümsemelerimi anlıyordu. Beni tanıyordu.

"Nasılsın?" Gözleri bedenimi tararken sorduğu soruya omuzlarımı indirip kaldırarak cevap verdim.  Biraz baş ağrım vardı ve vücudum dayak yemişim gibi sızlıyordu ama iyiydim. "Doktor gelecek birazdan. Ve annemler de yoldalardı her an gelirler."

Kayıp 16 Yıl Where stories live. Discover now