12. Bölüm

114 19 1
                                    

❤️

Kapanan garaj ile şaşkınlıkla bakakalırken yutkunmadan edemedim. Ne oluyordu amına koyayım?

Geri geri yürüyüp içeriye açılan kapıdan girmiştim ki Şimşek'in havlamaları ile koşarak onların odasına gittim. Arkası dönük biri Şimşek'in önünde eğilmiş başını okşuyordu. Şokla bir adım geri gidecektim ki onun sesini duymam ile vücudumu bri rahatlama aldı.

"Gözlerini kapat."

Hızla dediğini yaptım ama belki tedirgin olur diye arkamı döndüm.

"Çok korktum."

Arkadan belime sarıldığında, bir eli gözlerimin üstüne gitmişti. İyi ki böyle bit şey yapmıştı çünkü her an heyecandan gözlerimi açabilirdim.

"Bu kalp çarpıntısı benim için yani?"

Dudaklarımı birbirine bastırdığımda keyifle güldüğünü işittim. Bu beni utandırırken beni kendisine çevirdi. Alnımı göğsüne yaslamıştım şimdi. O da başıno eğip saçlarımın arasına birkaç öpücük bırakmıştı.

"Hadi, yayınına dön."

"Sen ne yapacaksın?"

Birkaç saniye sessiz kaldı. Ardından bir eli gözlerimde diğer çenemde başımı kaldırıp alnıma uzun bir öpücük bırakmıştı. Ona nasıl olur da bu kadar güvenirdim bilmiyorum ama içimden öyle geliyordu ve tersini yapacak kadar korkum yoktu.

"Seni izleyeceğim."

"Ama seni görürüm." Dudaklarım büzülmüş konuşurken çenemdeki baş parmağı dudaklarımı üstünde gezindi çok kısa bir an. Nefesimi tutmuş dokunuşlarını hissederken mırıldandı. "Biliyor musun, motor sürmeyi severim."

Konuyla bağlantısını çözemezken "Bekle." Dedi. Dudaklarımı birbirine bastırmış benden uzaklaştığı anda soğuyan bedenim ile titrerken birkaç hışırtı ve takırtı sesi duyuyordum.

Ne olduğunu anlamazken birden dibimde hissettiğim beden ile gülümsedim. Başımı eğmiş ne olacağını beklerken "Yayınına dön." Dedi.

"Gözlerimi açabilir miyim?"

"Evet."

Hevesle göz kapaklarımı aralayıp başımı kaldırdım ancak gördüğüm şey ile şaşırmadım desem yalan olurdu. Üzerindeki siyah deri ceket, aynı renk kot pantolon ve eldivenler ile oldukça havalıydı. Taktığı kask ile son dokunuş mükemmeldi.

Karşımda resmen bir heykel dikiliyordu. Kusursuz bir vücut ve üstüne tam oturan kıyafetler ile Yunanlılar'ı çatlatacak bir heykel.

Dudaklarımı ısırıp gülüşümü tuttum. "Çok havalı."

Ne tepki verdi bilmiyordum. Yüzünü asla seçemezken beni omuzlarımdan tutup çevirdi. "Seni öpemiyorum, bebeğim."

Dişlerimi sıkıp gülüşümü bastırdım. Yayın odasına giderken o da peşimden geliyordu. "Beni izleyeceğin konusunda ciddi miydin?"

Bir şey demeden açtığım kapıdan girdi. Bu da bir cevap tabii.

Sandalyeye oturduğum sırada o da tam karşımdaki koltuğa kurulmuş yayvan bir oturuş ile bana bakıyordu. Kalp atışlarım artarken yutkunup chat'e baktım.

Bakmaz olaydım anasını satayım.

'O kimdi?'

'Çok havalıydı lan!'

'Babacık mı lan yoksa?'

Dudaklarımı kemirirken duyduğum parmak şıklatma ile başımı kaldırdım. Eliyle kasktan olabildiğince yüzünü gösterdi. Dudaklarımı ısırdığım için öyle diyordu. Başımı sallayıp önüme dönmüştüm ki artık herkes babacık kişisi olduğunu anlamıştı.

YAYINCI -GAYWhere stories live. Discover now