11. Bölüm

132 20 5
                                    

"Ne yapıyorsun, güzelim?"

Yüzümdeki heyecanlı gülüş ile yanımda yürüyen arkadaşlarıma kısa bir bakış atıp sesimi kısık tutmaya çalışarak konuştum. "Dersten çıktık az önce. Sen ne yapıyorsun?"

Murat kısa bir an bana baktı ama yüzümdeki ifadeyi gördüğü gibi bıyık altından gülüp başını çevirdi. Ona, göremeyeceğini bilerek, minnettar bir bakış atıp önüme döndüm. O sırada da babacık kişisi konuşmaya başlamıştı.

"Brifing yapıyorduk az önce bitti. Sesini duymak için aramıştım konuşamadık pek."

Hak verir gibi dudağımı büküp başımı sallamıştım. Bu aralar staj yapmaya başlamıştım ve artık vaktim hiç yoktu. Evde olduğum kısa vakitlerde ya yayın açıyor ya uyuyordum. O da özel olarak duymak istemiş olmalıydı. Nedensizce değerli hissettirdi bu beni.

"Senin sesini duyunca böyle kendimi aşırı güvende hissediyorum mesela ben. Hani sırtını dayadığın ve asla çökmeyeceğini bildiğin biri olur ya? Öyle bir his." Durdum ve aslında bunun ona kendini iyi hissettirmeyeceğini bilerek iç çektim. Artık çökse de bana belli etmeyecekti, siktir!

"Kast ettiğim, seni dayanak olarak gördüğüm değil. Sesin öyle bir aura yayıyor." Sıç sıva salak puşt.

Bir süre ses duymadım büyük ihtimalle afalladığı içindi. O da beklemiyordu tabi böyle bir bok yiyeceğimi. Hayır, ne anlatıyorsun andaval herif.

Ona nasıl seslenmem gerektiğini bilmediğim için bir şey söylemesini beklerken birden kıkırdadığını duydum.

Ay bana da bir kal geldi şu an.

Elimle alnımı örtüp titreyen gözlerle yere bakarken dudaklarımı ısırıyordum. Şu gülüşe bir türlü alışamayacaktım ya.

Kısık gülüşü sona erdiğinde istemsizce iç çektim. Vay anam babam be! Bu ses resmen bir harika.

"Bebeğim," Dedi, gülümser gibi. Sesi çok içten ve sıcak geldiği için dizlerim titredi. Yavaşça Murat'a yaklaştım. Düşersem tutardı, umarım.

"Benimle konuşurken kendini açıklamak zorunda hissetme."

Dişlerimi serçte dudaklarıma ısırdım. Kanatacakken Murat bir tane kafama yapıştırıp göz kırptı. Ona ufak bir gülümseme gönderip önüme döndüm. Ne diyeceğimi bilemiyordum, açıkçası. Ellerim terlerken pantolonuma sürdüm birkaç kez daha ve hevesle konuştum.

"Normalde bu akşam yayın açmayacaktım ama açsam gelir misin?"

"Gelirim, güzelim, bir de soruyor musun? İki saniye fazladan göreyim diye yarım saat öncesinden açıyorum."

Gülümseyerek başımı eğip Murat'ın ceketinin ucunu tuttum. Keşke yanımda olsaydı da sıkıca sarılabilseydim. "Tamam o zaman, akşam yedi gibi açacağım. Olur mu?"

Gülüşünü duyduğumda ben de güldüm. Onu güldürmek aşırı hoşuma gidiyordu. "Olur, çok iyi olur. Göreyim seni."

Kendi kendime sırıtırken zar zor vedalaşmıştık. Telefonu kapatıp cebime soktuğumda, Murat kolunu omzuma atıp kendine çekti. Diğer tarafında bizimkiler varken biraz ilerisinde de başka bir grup bizimle geliyordu. Tanımadığım için Murat'a bakmıştım ki elindeki sigarayı benden uzaklaştırıp nefesini bırakarak dumanı üfledi.

Diğer tarafa üflediği için Feride omzuna bir tane yapıştırmıştı. "Kimler?"

Murat başını bana doğru eğip kısık sesle cevap verdi. "Fotoğraf çekmek istediler. Telefonla konuşuyorsun diye de eşlik edip edemeyeceklerini sordular."

YAYINCI -GAYWhere stories live. Discover now