7. bölüm

1.7K 113 20
                                    

Geldikk!

Keyifli okumalarrr💓

Gün içinde görüştüğüm yedinci arama da sonuçsuz kalacağa benziyordu. Telefondaki kadın bir bir bahanelerini sıralarken sıkılmış gibi lafını kestim.

"Tamam, teşekkür ederim."

Aramayı sonlandırıp yan tarafa fırlattım telefonu. Elim, alnıma gitti ve ufak ufak masaj yaptım. Başım çatlamak üzereydi. Ağrı kesici içmek umuduyla kalktım ayağa.

Bazen evdeki sessizlik beni çok rahatsız ediyordu. O anlardan biride buydu. Biraz ses olsa, bir şeylerle ilgilensem belki sıkıntılardan bir nebze olsun uzaklaşabilirdim. Keşke bir kardeşim olsaydı diye de düşünmüyor değildim böyle anlarda.

Yatağıma uzandığım anda dışardan bir çocuğun sesini duydum. Bana sesleniyordu. Oflayarak doğrulup cama ilerledim ve eğildim aşağı doğru görmek için.

"N'oluyor Eren, ne bağırıyorsun gece gece?" Dedim bisikletin tepesindeki çocuğa.

"Ayliz abla, kadınlar seni bekliyomuş kahvede, çabuk gelsin dediler."

Ne diye çağırıyorlardı sanki beni? Ne diyecekleri vardı acaba?

"Başka bi şey dediler mi Eren?"

Çocuk kafasını iki yana sallayıp bisikletine bindi.

"Tamam geliyom, sen git."

Üzerimdeki pijamalardan kurtulup askılı bir elbise geçirdim üzerime. Yaz aylarında elbiseden başka bı şey giyilmiyordu bizim buralarda. Pantalon giymek ayrı zulüm, çıkarmak ayrı zulümdü.

Saçlarımı üstünkörü bir at kuyruğu yapıp birkaç küpe ve kolye taktım ve çıktım evden. Salona geçtiğimde Mübariz abla el işi yapıyordu, babamda koltuğun bir köşesinde uyuyakalmıştı televizyon izleye izleye.

"Nereye kız, yine Arslan mı geldi?" Dedi Mübariz abla beni süzerken.

"Yok yaa," dedim omuz silkip. Onunla bir süre görüşmezdik daha. "Bi hava alayım dedim, kahveye giderim. Gelsene sende."

"Ayyy ayyy, allah o gudubetlerle yüz yüze getirmesin beni Aylizz!" Dedi bıkmış gibi yakasını silkerken. Kıkırdadım.

Evden çıktığımda meydana doğru ilerlerken üç ev ötemizdeki Rızalardan gelen seslerle duraksadım. Kısa olsun diye arka bahçeden geçiyordum ve sesler net duyuluyordu buradan.

"Bitmedi bu borçların! Kumar oynaya oynaya bitirdin bizi, Allah belanı versin senin!"

Kadının ağlaya ağlaya kurduğu cümleyle kaşlarım çatıldı. Bu ayyaş Rıza'nın içtiğini biliyordum ama kumar oynadığını ilk kez öğrenmiştim.

"Al bunu giy bu gece." Dedi karısını umursamadan.

"Ulan istemiyorum diyorum istemiyorum! Her gece başka adamların altına girmekten orospu oldum!"

Gözlerim kocaman açıldı ve elimi 'o' şeklini alan dudaklarımın üzerine bastırdım. Duyduklarım gerçek mi diye bekledim birkaç saniye. Para için kendi karısını mı satıyordu bu adam!? Allah'ım daha neler duyacaktım bu köyde!

"Hele bir isteme, hele bir yapma koyarım seni kapının önüne! O puşt eniştelerin alırlar seni altlarına. Boşuna mı aldım kız ben seni nikahıma, yapacaksın ne gerekiyorsa!?"

Kanımın donduğuna yemin edebilirdim. Elim ağzımda kalakaldım karanlık bahçede. Bu evlendiği kadınla çok sohbetim yoktu, tanımazdım. Zaten hep evinde otururdu. Kadın hakkında tek bildiğim anası babası yoktu. İki ablası vardı üvey, onlarda sahip çıkmamışlardı. Zaten çıksalar bu adi ayyaşla mı evlenirdi!? Daha iki yıl olmamıştı evlilikleri üstelik. Bir insan nasıl karısına böyle bir şey zorla yaptırırdı aklım almıyordu.

DÖNENCEWhere stories live. Discover now