Kırık kalp

1.5K 112 33
                                    

Sınıfın önüne geldiğimde vakit kaybetmeden kapıyı açıp içeriye geçtim. Gece uyuyamadım zaten-

"Günaydın, sevgilim."

Elinde çiçekle sırıtarak bana bakıyor. Kaşlarımı çattım. Haddini bildirme vakti gelip geçiyor. Sapık.

Yanına yaklaştığımda sınıftakiler dikkatimi çekti. Aycan ve Hülya da vardı. Ve Miraç...

"Hadi affet beni, barışalım." deyip çiçeği bana uzattı. Pislik.

İfadesiz elinden çiçeği aldım. O sırada sınıfta gülüşmeler duydum. Sinirleniyorum.

Kolları bana sarılmak için uzanırken ondan uzaklaşıp kafasına çiçeği geçirdim. Bağırdım.

"Uzak dur benden ruh hastası! Sevgilin falan değilim ben senin! Git kendine oyununa alet olacak başka kız bul!"

Çatık kaşlarıyla bana bakarken ben de ondan farksızım. Yanımdan geçerken kısık sesini duydum. Gitti.

"Çok pişman olacaksın."

___

Bilinmeyen numara| Arka bahçede seni bekliyorum

Bilinmeyen numara| Geleceksin

Numarayı engelledim. Geri zekalı.

Kulağıma kulaklığımı takıp müzik listemden rasgele şarkı açtım. Matematik test kitabından kaldığım yeri açıp çözmeye başladım.

Test çözerken burnuma gelen sigara kokusuyla yüzümü buruşturup yerimde kıpırdandım. Dışardan mı geliyor koku?

Başımı pencereye doğru çevirdim. Pencereler kapalı.

Yanımda hissettiğim hareketlilikle irkilip başımı çevirdiğimde gördüğüm kişiyle hızla yerimden kalktım. Uzaklaştım ondan. Sınıfta ikimizden başka kimse yok.

"Psikopat mısın sen?!" dedim sinirle. Hiçbir şey olmamış gibi bir süre yüzüme baktıktan sonra kulaklığımı kulaklarına takıp umursamazca arkasına yaslandı. Eline telefonumu aldığında yanına yaklaştım.

"Bırak telefonumu. Çık dışarı!" diye bağırdığımda kolumdan tutup hızla yanına çekti beni. Dudaklarımı aralayacağım vakit kolundaki morlukla duraksadım. Kulaklığı hızla kendinden çekip tek seferde çıkardı. Kolunu omzuma attığında sıkılgan sesini duydum.

"İki dakika oturup gideceğim. Dur az."

Mal mı bu?

Ondan ayrılmak için çabalarken sınıfın kapısı açıldı birden. Başımı dalgınca kapıya çevirdiğimde elinde kitaplarla Miraç'ı gördüm. Kapının önünde dikilmiş hâlde bize bakıyordu. Kaldım. Kınar gibi bakıyordu bana. Bakışları çok soğuktu. Hareket edemedim. Gözlerini yanıma çevirdiğinde ona baktığını anladım. Yüzündeki alaylı gülüşle birlikte tekrar bana döndü. O an kalbimin kırıldığını hissettim. Sınıftan çıktı.

Gözlerim dolarken yanımdan gelen kalın sesle kaşlarımı çattım. Eli hâlâ omzumdaydı.

"Onu mu seviyorsun?"

Elini omzumdan çektiğinde ona döndüm. Yüzündeki rahat ifade sinirlerimi bozuyor.

"Ama o seni sevmiyor. Benden söylemesi hayır gelmez o oğlandan-"

"Sana fikrini soran oldu mu geri zekalı?! Aşağılıksın sen!"

Yanaklarımdan süzülen yaşları önemsemeyip bir hışımla ayağa kalktım. Gözlerini benden ayırmadı.

"Anlaması kıt mısın? Uzak dur benden! İstemiyorum lan. Ahlaksız! Sen oksijen israfısın. Niye yaşıyorsun ki sen!"

Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Boğazındaki adem elması yukarı kalkıp indi. Gözleri kıpkırmızı çıktı. Sinirden ellerim titremeye devam ederken sertçe yutkundum. Arkadaki sıradan tutunarak birden ayağa kalktı. Derin nefes alıp verdi sonra. Tepkilerini izliyorum.

"Ben gidiyorum." dedi belli belirsiz gülümseyerek. Elini ensesine atıp hiçbir şey olmamış gibi devam etti konuşmasına. "Gece mesaj atarım yine."






AVCI (TEXTİNG)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang