Bölüm 17: Yaşarken Ölmek

56 9 86
                                    

Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın :)))

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yaşamak sadece bir bedenin nefes alıp vermesi midir? İnsan sadece kalbi durunca, nefesi durunca mı ölür? Yoksa bir insan yaşarken de ölebilir mi?

Ben Ekin, Ekin Durmaz. Yaşarken birçok kere öldüm. İlk öldüğüm zaman Emir'in ve annemin vurulduğunu düşündüğüm zamandı. O zaman çok küçüktüm. Hafızamda o yılla ilgili neredeyse hiçbir şey kalmasa da babamın bakışları ardından gelen iki silah sesini ne kadar denesem de hafızamdan silemedim. 

İkinci kez ölümüm başka birinin nefes alıyor olmasıyla olmuştu. İkizimin yani Emir Durmaz'ın. Belki benim yerimde başka biri olsaydı sevinçten ölebilirdi. Ama bana öyle olmamış, sadece bakakalmıştım. 

O an dizimdeki ağrıdan olduğunu düşünüyordum ama düşüncelerim değişti. Benim ruhumun bir parçası karşımda Emir'i görmemle öldü. Yaşayabileceğimiz onca senenin ölmesi gibi benim de ruhum öldü. 

Üçüncü kez öldüğüm zaman Cenk'in hain olduğunu öğrendiğim zamandı. Hiçbir şey yapamamış sadece o an oradan kaçmaya çalışmıştım. Emir'in gözünden bakarsak sanki onu kurtarıyormuşum gibi görünüyordu. Ama öyle değildi asıl kurtarmaya çalıştığım kişi kendimdim. 

Sonra bir şey oldu. Tamamen ruhumu kaybettiğimi düşündüğüm sırada bir kızla karşılaştım. Almina yani Kızıl Elma'yla. Karşılaşmamız, konuşmamız, Cenk'le onu kurtarmamız hiçbiri mantık sınırları içinde değildi. Olayların içinde fazla tesadüf vardı. 

Biliyordum. O kızla ilgili bir şey olduğunu en başından beri biliyordum. Ama kurcalamak istemedim. Hiçbir şeye bulaşmama rağmen başıma onlarca kötü şey gelmişti. Bir şey daha gelecekse ondan gelsin yine de yanımda olsun istedim. 

Ardından dördüncü kez öldüm. Cenk'in hain olmadığını öğrenerek. Buna da sevinmem gerekiyordu belki. Yine de mutlu olmayı başaramıyordum.

Evet Korkut Durmaz'ın yanında yer almayarak bana ihanet etmemişti belki ama yine de bana ihanet etmişti. Yıllarca Korkut Durmaz'ın yanında çalışarak ve ön önemlisi de Emir'in yaşadığını benden saklayarak bana ihanet etmişti. 

Beşinci ölüşüm beklenmedikti. Bir anda olmuştu. Emir gibi annemin yaşadığını da bir anda öğrenmiştim. Ardından kurtuluşumun yine kaçmakta olduğunu zannedip daha tedavim bile bitmemişken kaçmıştım. 

Ama bu sefer kaçtığım Emir, Cenk ya da annem değildi. Bu sefer ne kadar kendime itiraf edemesem de kendimden kaçmıştım. Çünkü farkındaydım, şu iki ayda tamamen farklı bir insana dönüşmüştüm. Ve dönüşmeye de devam ediyordum.

Mesela bundan iki ay önce olsa annemin yaşadığını öğrenir öğrenmez peşine düşerdim. Şimdiyse öyle yapmamıştım. Hatta annemin yaşamasına rağmen, ölmüş gibi yaşamaya devam ediyordum.

Düşünmeden, sorgulamadan...

Bir telefon tekrardan kaçmaya çalıştığım hayatıma geri çekmişti beni. Yaklaşık iki saat önce hiç beklemediğim bir şey olmuştu. Tolga'nın emri üzerine benim şu anda yaşamıyor olmam lazımdı. Beynimden bir kurşun geçmiş olması lazımdı ama öyle olmamıştı. 

Ateş silahın arka tarafıyla enseme vurmuş ve bayıltmıştı beni. Şimdiyse ellerim, gözlerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde bagajdaydım. Ne zamandır yolda olduğumuzu bilmiyordum. Bagaj oldukça havasızdı. 

Eğer yakında varmazsak burada havasızlıktan ölecektim. On beş dakika daha gittikten sonra ani bir frenle durduk. Ardından kapının açılma sesini duydum. Yaklaşık on saniye sonra da bagajın kapısı açıldı. 

PLANWhere stories live. Discover now