Bölüm 8: Anlaşma

68 22 93
                                    




Kafam tam anlamıyla karmakarışıktı. Cenk yıllardır benim dostum, sırdaşımdı. Bana ihanet mi etmişti? En baştan beri benimle oynuyor muydu aslında? Düşünceler aklımdan çok kalbimi yoruyordu.

Dakikalardır yoldaydık. Emir bileğine giren kurşundan dolayı inliyordu. O da benim gibiydi. Bağırıp çağırmıyor acısını elinden geldiğince içinde yaşamaya çalışıyordu.

Cenk'in hastaneye sürdüğünü düşünüyordum. Ama gitmemiz gereken hastaneyi geçmiştik. "Cenk ne yapıyorsun, hastane geride kaldı?" diye arabanın içinde aniden bağırıdım. Gözleri dikiz aynasından benim ateş saçan gözlerimle buluştu.

"Hastaneye gidemeyiz Ekin. Nasıl olduğunu soracaklar. Nasıl açıklayacağız?" Kendini güvence altına almaya çalışıyordu.

"Kanamadan ölsün mü amına koyayım? Sizin eve en az kırk beş dakikalık uzaklıktayız. Dön hastaneye ben vurdum derim."

"Hızlı sürüyorum Ekin. Yirmi dakikaya varmış oluruz. Ekipmanlarım evde zaten. Kan gruplarınız da aynı o sorunu da hallettik." Çok sakindi. Hatta fazla sakindi. Bense onun tam tersiydim. Emir'in anlında ter damlaları birikiyordu. Bu bile ne kadar acı çektiğinin kanıtıydı.

Emir derin bir nefes verip "Dayanabilirim kardeşim." dedi. Ama beden dili ve ses tonu tam zıddını söylüyordu. Birkaç gün önce vurulduğumda ben de mi böyle görünüyordum?

Cenk arabayı daha da hızlandırdı ve gerçekten de yirmi beşinci dakikada evdeydik. Hızla Emir'i arabadan indirip salondaki büyük beyaz koltuğa yatırdık. On saniye içinde Emir'in ayağını uzattığımız koltuğun kısmı kıpkırmızı olmuştu. Ben Emir'in başındayken Cenk hızla ikinci kata eşyalarını almaya gitti.

Geri geldiğinde elinde siyah bir çanta vardı. "Emir ayağını uyuşturabilecek ilacım kalmamış dayanabilir misin?" Bunu iki kaşı havada söylemişti. Sanki sorudan çok tehdit gibiydi. Emir yavaşça yutkundu ardından başını aşağı yukarı "Evet"anlamında salladı.

"Başlıyorum o zaman. Ekin gel Emir'i tut. Emir biliyorum çok canın acıyacak ama sabit durman lazım." Emir'in ellerini tutup başının üstüne sabitledim. Cenk tedaviye başlarken Emir'le göz göze geldik.

Şimdiye kadar fark etmemiştim ama bakışları değişmişti. Bu değişikliğin nedeni anlattığı işkenceler miydi? Çok canını acıtmışlar mıydı kardeşimin?

Cenk ilk önce yarayı temizlemek ve kanı durdurmakla başladı. Yaptığı her hareket Emir'in çok canını acıtıyordu. Ellerini ellerimden kurtarmaya çalışıyordu. Sadece kısık inleme sesleri çıkıyordu. Çenesini çok sıkıyordu. Çenesi kırılacaktı. Emir'in ellerini tek elimle tutup diğer elimi Emir'in ağzına koydum.

Düşündüğüm gibi çenesini kırabilecek kadar çok sıkıyordu. Cenk bunu nasıl ön görememişti? Ya da görmüştü de olmasına izin mi vermişti?

Hiç geçmeyecekmiş gibi gelen yirmi dakikanın sonunda Cenk tedaviyi bitirmişti ama Emir on beşinci dakikada acıdan bayılmıştı.

Şimdi ise Emir'in karşısındaki koltukta oturuyor ve ne yapamam gerektiğini düşünüyordum.

Telefonum son ses çalmaya başladı. Ama bu bile Emir'in uyanmasına yetmedi. Telefonu cebimden hızla çıkarıp ekrandaki isme baktım. "Kızıl Elma" yazıyordu.

Dün Cenk'le Almina'yı o sarhoş adamdan kurtardıktan sonra benim evine götürmüştük. Direkt uyuyakalmıştı zaten. Ardından Cenk aramış "Çok zor bir gündü biliyorum ama Emir'le yüzleşmen lazım." Demişti.

Onu dinlemiş Almina'yı evde bırakmış ve Emir'le yüzleşmeye gitmiştim. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Ekin neredesin?"

"Cenk'in evindeyim. Biraz işim var bir şey mi oldu?" Bu kızın sesi bile kalbimi hızlandırıyordu. "Yok bir şey olmadı da ben merak ettim senden haber alamayınca."

PLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin