Bölüm 15: ZEHİR

24 9 46
                                    

 Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınn :)) 

 -------------------------------------------Part 1 ----------------------------------------------------------

Odanın camından bakıyordu küçük Ekin. Kar yağışını izliyordu. Çok severdi karın yağmasını. Dışarı çıkıp karla oynamak için can atıyordu ama babası ben gelene kadar kimse evden çıkmayacak demişti. 

Babasını bekliyordu Ekin. Belki gelince izin verirdi. Kısa süre de olsa karla oynardı Ekin. Odasının kapısı açıldı. Kafasını çevirme gereği duymadı Ekin. Kimin geldiğini biliyordu çünkü. Annesi gelmişti. Ekin kendini bildi bileli annesi parfüm kullanmazdı. Lavanta kokulu kolonya kullanırdı. Annesi nereye gitse kokusu da oraya giderdi.

"Annecim ödevlerini bitirdin mi?" diye sordu annesi. Ekin kafasını "Evet" anlamında aşağı yukarı salladı. "Acıktın mı peki?" Bu sefer de kafasını "Hayır" anlamında salladı. "Dışarı çıkmak ister misin peki?" Aniden gözleri açıldı Ekin'in.

Bakışlarını camdan ayırıp hızla annesine yöneltti. "Gerçekten mi?" dedi. Ama içi heyecanla dolmuştu. Annesi zarifçe gülümseyip "Kardeşine de söyle hazırlanın o zaman, ama sıkı giyinin bakın hasta olursanız bir daha karda oynatmam ona göre." dedi sahte bir kızgınlıkla.

Ekin'in aklına gelen düşünceyle gülüşü aniden soldu. "Ya da anne acaba çıkmasak mı?" Annesi Ekin'in neden çıkmak istemediğini anlamıştı. Babasından korkuyordu. 

"Annecim babanın işleri uzamış, şehir dışına çıktı. Birkaç gün gelmeyecekmiş. Yine de dışarı çıkmak isteme-" Annesinin sözünü kesti Ekin. "Hemen Emir'e haber veriyordum ben, hazırlanıp geliyoruz anne." deyip hızla odadan çıkıp Emir'in odasına gitti.

Emir yorganının altına girmişti. "Emir, hadi kalk karla oynamaya gideceğiz." Yorganın altından burun çekme sesi duyuldu. Ekin bir süre cevap ya da hareketlenme bekledi ama Emir hiçbir tepki göstermedi.

Ekin hızla yatağa atlayıp yorganı açtı. Emir hemen elleriyle yüzünü gizledi. "Ya git başımdan Ekin. Sen oyna karla ben oynamayacağım." dedi. 

Ekin'in kaşları çatıldı. Normalde Emir Ekin'le vakit geçirmek için hiçbir fırsatı atlamazdı. Kısa bir süre hasta olduğunu düşündü Ekin. Elinin tersini kardeşinin anlına koydu. Ateşi yok gibiydi. "Neyin var?" diye sordu Ekin.

Emir  gözlerini Ekin'e dikti ardından ellerini yüzünden çekti. Emir'in dudağı kanıyordu. Ekin'in gözleri şaşkınlıkla açıldı. Hemen yataktan inip Emir'in masasının üzerindeki peçeteyi alıp geri yatağa çıktı. Kardeşinin kanayan dudağına bastırdı.

"Ne oldu sana?" dedi. Tam o sırada annesi içeri girdi. "Hadi ama çocuklar hala hazır değil misiniz?" diye sitemde bulunurken gözleri kanlı peçeteyi buldu. "Emir!" diye bağırıp hızla oğlunun yanına gitti. 

Emir'in dudağı patlamıştı. "Ne oldu oğlum sana böyle?" dedi. Emir gözleriyle "Ekin'in piyanosuyla oynayacaktım. Ayağım kaydı. Dudağımı piyanoya çarptım." dedi. Sesi düşmüştü. Utanıyor gibiydi. 

Annesi Ekin'e dönüp " Oğlum, buzluktan buz getir kardeşinin dudağına koyalım da fazla şişmesin." dedi. Ekin hızla yataktan atlayıp mutfağa yöneldi. Boyu buzluğa yetmiyordu. Mutfaktaki sandalyelerden birini buzdolabının yanına çekip üstüne çıktı. Buzdolabının kapağını açtı. Buzu aldı. Buzdolabının kapağını kapattı. Sandalyeden inecekken ayağı bir anda kaydı ve kendini yerde buldu Ekin.

"Ah!" diye bir ses çıkardı Ekin. Canı çok acımıştı. Annesi hızla mutfağa gelip "Oğlum iyi misin?" dedi. Bir yandan de yerde yüzüstü yatan Ekin'i kaldırıyordu. Aynı Emir gibi Ekin'in de dudağı patlamıştı. "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Emir'in yanına git geliyorum ben." dedi. 

PLANWhere stories live. Discover now