7. Bölüm

154 105 36
                                    

Karan sert bir şekilde ayağa kalktı ve kalkmasıyla oturduğu sandalyeyi devirdi. Birden elimi burağın elinden çektim ve ayağa kalktım. Bu sefer o da ayağa kalkıp kolumdan tuttu. O kadar sinirlendim ki yine benliğime döndüm.

"Bıraksana be , salak mısın"

"Asel dinle beni" dedikten sonra elimle onu ittim. Bunu beklemiyor olacak ki biraz geriledi. Bende devam ettim.

"Bak sarı kafa , bir daha karşıma çıkma. Eğer çıkarsan bu sefer nazik davranmam ona göre. Bu nişanı da boz!"

Dedikten sonra hemen yanından hızla uzaklaşıp karan'ın peşinden gittim. Biraz koştuktan sonra onu gördüm o kadar hızlı yürüyordu ki ona yetişmek için koşuyordum, kafe'den çıkmış parka doğru ilerliyordu.

"Karann!"

"Karan beklesene dinle beni!"

En sonunda ona ulaşmış kolundan tutmuştum. Ama o hızla kolunu çekip beni çevirdi ve ağacın gövdesine yasladı.
Şimdi beni kapana kıstırmıştı.

"Karan dünden beri seni arıyorum. Niye açmıyorsun hiç mi merak etmiyorsun beni? Hem niye sinirlenip gidiyorsun ki?"

Karan resmen burnundan soluyordu. Bana ilk defa böyle baktığını gördüm. Tuttuğu kollarımı daha sıkı tuttu ve konuşmaya başladı.

"Nasıl böyle bir şey yaparsın he nasıl?
Beni kandırabileceğini mi düşündün? Senden nefret ediyorum anladın mı Asel Karaca. Bir daha sakın karşıma çıkma. Çıkarsan bedelini çok ağır ödersin anladın mı!"

Diye kükredi ve tüm bunları söylerken benim gözyaşlarım yine devreye girdi. Ne dediğinin farkında mı acaba. Bir günde ne oldu da böyle hayvan, kaba herifin birine dönüştü.

"Karan sen ne dediğinin farkında mısın?
Hiçbir şey anlamıyorum. Bir günde ne oldu sana böyle. Neden böyle davranıyorsun?"

"Kendini daha fazla gözden düşürme. Salak ayaklarına yatma. Ne o , hem niye kalktın ki müstakbel kocanın yanından. Yakın zamanda düğününüz olacakmış.
Bozmayın şimdi aranızı"

Ne! Karan ne diyordu böyle. Kim söylemişti bunu ona . Acaba babam mı söyledi bu saçmalıkları ona. Allah'ım neler oluyor böyle yaa.

"Karan ne kocası ne düğününden bahsediyorsun. Bak eğer babam sana birşeyler söylediyse yok öyle bi-"

Daha cümlemi bitirmeden karan biraz daha kolumu sıktı ve bu sefer canım o kadar yandı ki.

"Ahh!

Diye inledim. Ama o bunu bile farketmeden sözümü kesti.

"Yeter artık yeter! Ne o hepsinin yalan olduğunu mu diyecen yoksa.
Cık,cık,cık . Kendi gözlerimle gördüm kızım sizi. Kim bilir beni kaç kere böyle kandırdın"

Dedi. Karan bana öyle kötü imalarda bulundu ki başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Beni böyle ithamlarla suçlayamaz. Hiç mi tanımamış beni. Daha fazla sinirime hakim olamadım ve beni tuttuğu ellerini geri çekip , karşısına dikildim. Ve ona tokat attım.

"Sen beni neyle suçladığının farkında mısın? Asıl bunca zaman ben senin gerçek yüzünü görememişim. Başkalarının lafına hemen inanıp beni suçluyorsun. Madem bir daha karşına çıkmamı istemiyorsun. Pekala bir daha ne sen, ne de ben birbirimizi görmeyiz.
Asıl ben senden nefret ediyorum.
Bana inanmayıp, aklından saçma sapan şeyler düşünüp, o şeylere inandığın için."

Dedikten sonra koşarak oradan uzaklaştım. Hayatım resmen boka dönmüştü. Benim düşüncelerime her daim saygı duyan babam ve beni çok sevdiğini düşündüğüm adam, ikisi de hayatımı mahvetmişti.

İki Yanlış Bir Doğru Where stories live. Discover now