on ikinci bölüm

21.7K 1.1K 387
                                    

" Deniz, kalk misafirin var."

Kapıyı dan diye açan hasta bakıcı kadına ters ters bakarak elimde ki kelepçeleri gösterdim.

" Kalkarım kanka. Sen merak etme. Demir adamım ya ben? Demirleri bükerek falan kalkarım." diye alay ettiğimde, " Öldürtme bana kendini! " diyerek yanıma gelerek tokat atıcağını anladığım an yaklaşmadan bastım çığlığı.

Bu hasta bakıcı çok oluyordu. Sürekli bir azar, bir baskı. Sen kimsin amk?

Kat güvenliği içeriye girdiğinde artık zorlanmadan ağladığım için anında ağlamaya başladım.

" Alın şunu! Şiddet uyguluyor bana! Ellerime bakın! Doktor kelepçe kızarıkları sansın diye ellerimi çakmakla yakıyor!" dediğimde hasta bakıcı dehşetle bana bakıyordu. Tabi ki de öyle bir şey yok arkadaşlar. Sadece bu kelepçeler ile çok oynadığım ve sürttüğüm için tenim kıpkırmızı yanık izine dönüşmüştü. E bunu da koz olarak kullanmak lazım ayol!

Onlar dışarıya yaka paça çıkarken kapanan kapıyla sertçe başımı yastığa attım.

Resmen bu odaya bir aydır hapis altındaydım. Sürekli gelen o Demirdağ bozuntuları ve gereksiz anne faktörü de ayrı bir dertti.

Üstüne burada özel muamele görüyor herkesin - hasta bakıcıların - sinirini bozuyordum. Özel olarak gelen psikologlar, psikiyatristler falan.. Demirdağ ailesi iyice nefretimi kazanıyordu.

Elimde ki kelepçeyi parmağımla okşadım. Aslında o gün o pislikler beni bu hastanede bırakıp gittikten bir hafta sonra serbest kalmıştım. Ama.. Gece aniden gelen o ruh bozuntusu kendime zarar vermemi sağlamıştı.

Bilmeden yaptığım intihar girişimlerim ve bir kere de bilerek yaptıklarım yüzüne doktorlar artık yatağa kelepçelemişti beni. Tuvaletimde ayna yoktu mesela. İki güvenlik gelip görüyor kapıda bekliyordu yine.

Kafeste ki kuş gibiydim. Kafes açılıyor kaçmak istediğinde kafesten dışarı salınmıyordu kuş. Aynı öyleydim şuan.

Tek fark benim bir ruh misafirim vardı. Amınakodumum adamının nefes alan bedeni bir bokuma yarıyornuş gibi şimdi de ruhu musallat olmuştu.

Anacım acaba cinciye falan mı gitseydim? Belki büyü yaptı o piço?

Saçmalığıma güldüm. Günlük rutin haline gelen bir şey edinmiştim. Kendi kendime konuşmak, gülmek, sanki biri dinliyor gibi dert yanmak gibi.

Yalnızdım. Ve bunu seviyordum.

Fakat bu yalnızlığım o gereksiz ruh gelene kadardı. Bunu psikiyatri doktoruna geçen hafta zorladığı için anlattığımda kendi kafamda kurduğum için olduğunu söylemişti.

Aynen kanka.

Bakın ben size diyorum kesin büyü yapıldı bana. Yoksa bu kadar bela mıknatısı olmam mantık dışı.

Beni doğurtan doktor cenabet miydin amk?

" Deniz.. Annen geldi.. Gelsin mi?" Başımı camdan çevirmeden kapıda ki doktoruma, "İstemiyorum." dedim.

Anneymiş. Anneliği batsın paçozun. Ben adamı öldüreyim, hayatımızı kurtarayım sen gel beni buraya kapat. Adi karı.

Kaşlarımı çattım. Yine ne diyorum ben ya?

" Böyle yapma ama.. " diye önüme geçen yirmili yaşlarının ortasında olduğunu söyleyen ama bir kaç dakika içinde unuttuğum Sinan beye baktım. Adam yakışıklıydı ama gelmiş burda delilerle uğraşıyordu.

En basit ben.

" Bak tamam.." yatağımın kenarına oturup ellerini önünde birleştirdi. "Seni anlıyorum Deniz. Beni hiç dinlemesende anlıyorum."

AŞİRET KIZIDär berättelser lever. Upptäck nu