0.7

8.1K 353 15
                                    

ALTAY

Kahvaltı için aşağı indiğimizde, bizim için ayrılmış yere oturduk ve kahvaltıya başladık. "Delfin'cim alıştın mı konağa?" dedi Yasemin yenge. "Merak etme yenge, alışıyorum yavaş yavaş. Sizin sayenizde daha çabuk alışırım gibime geliyor." dedi Delfin sevecen bir tonda. Daha sonra yengem tekrar ağzını açıp konuşmaya başladı

"Çok sevindim Delfin'cim konağa alışmaya bak daha sonra rahat edemezsin. Ha bu arada okullarında açılmasına az kaldı sen okula gidicem diyorsun ama kocan izin verdi mi? Hayır yani daha sonra laf olmasın. 'Koskoca Altay Ağa eşini okula gönderiyor. Eşi de okumaya mı gidiyor oynaşmaya mı' derler. Dikkat et yenge tavsiyesi." dedi.

Çatılı kaşlarımla onları dinlerken bu dediğinin üzerine tam ağzımı açıcaktım ki Delfin konuştu.

"İlk dediğinde haklısın yenge ama okul konusunda ben Altay'la daha önce de konuştum bu konuyu. İznimi aldım. Hem okuluma devam edicem hemde kocalık görevime." dedi yine aynı ses tonunda cümlesi bitince tatlı bir gülümseme oluştu dudaklarında.

"Eh kocan izin vermişse bana laf düşmez zaten." dedi Yasemin yenge ağzına bir peynir atarken. Ağzında ki lokmayı yutup tekrar konuşmaya başladı. "Ah unutmadan yarın kuzenini de isteyeceğiz değil mi? Aslında onun da Ülgen'e aşık olduğunu düşünmüyorum. Ne de olsa sizin berdel kararınızı verildiği gün annenle fısır fısır konuşuyordun değil mi?orta okul ve lisede de oyunculuk dersleri almışsın. Belkide sadece para için evlendin, abin için değil. Abin sana sarılınca da ağlamıştın değil mi? Eminim onu da sırf para için yaptın. Üzgün gibi gösterdin kendini. Aklınca kuzenini de Ülgen ile evlendirip konakta daha fazla söz hakkına sahip olmak istiyorsun. Okula devam etmek istiyorsun çünkü evlenmeden önceki sevgilin hâlâ okulda ve sen onun yanına gitmek istiyorsun değil mi?" dedi Yasemin yenge kızgın ve alay eder bir tonda.

Masada ki herkez bende dahil şok olmuştuk. Nasıl böyle konuşabiliyordu!?Delfin'e döndüğümde ağladığını gördüm. Onu ilk defa ağlarken görüyordum ve nefret etmiştim.

"Aslında yenge.. Zeren'in Ülgen'e ne kadar aşık olduğunu bir ben, bir Zeren, bir de Ülgen biliyor. Evlenmeden önce her gün yanıma gelir ve onu anlatırdı bana, gerçi hâlâ anlatıyor. Bu gün bana yazdı onu çok sevdiğini ve yarın onun karşısına güzel, ona yakışır şekilde çıkmak istediği için kıyafet seçmesine yardım etmemi istedi. Berdel kararının verildiği gün evlenmemek için anneme yalvarıyordum. Bu evliliği düşündüğünün aksine para için değil abim için kabul ettim. Küçükken annem çalıştığı için Zeren ve bana bakıyordu. Onun ölmesine göz yumamazdım. Özellikle sırf bir kadını sevdi diye onu kendi ellerimle öldüremezdim. Abim bana sarıldığında benim hayatımı mahfettiği için özür diledi hemde bir çok kez ben ne kadar okulda oyunculuk eğitimi almış olsam da bunu sadece evde aptal bir erkek için ağlarken annem üzülmesin diye okul gösterisi için prova yaptığımı söylerken kullanıyordum. Zeren ve Ülgen'in evlenmesini ise sadece mutlu olmaları için istiyorum. Konakta daha fazla söz sahibi olup olmamam umrumda değil. Daha fazla söz sahibi olsam ne olacak hiç bir şey!"

"Okul konusuna gelirsek.. Benim şimdiye kadar tek sevgilim oldu. O da Lise'deydi ve şimdi peşimi bırakmaması benim suçum değil. Hani aptal bir erkek için ağladığımı söylemiştim ya beni aldattığı için ağladım. Yalan söylediğini bile bile onu sevdiğim için aptallığıma sövdüm ben her gece. Onun için ağlamadım kendi aptallığım yüzünden yine kendime ağladım. İlk sevgilim olmasına rağmen en fazla iki hafta sürdü. Onu hiç öpmedim, ona hiç sarılmadım, hiç elini tutmadım. Sanaldandı ve sadece bir kez görüştük. O da beni aldattıktan sonra oldu. Okula sadece yemek yapmayı sevdiğim için gitmek istiyorum. Ben çocukluğumdan beri aşçı olmayı hayal ediyorum ve üçüncü senem biter bitmez evlendiriliyorum. Sence bunu ben istemiş olabilir miyim?"

"Ah doğru ne de olsa oyunculuk eğitimi aldım değil mi yenge? Yine dersin timsah göz yaşları inanmayın salak ayağına yatıyor diye! Ama illa bana inanmayacaksan Zeren'e Ülgen'i ne kadar sevdiğini sor. Eski sevgilim hakkındakileri sor. O olaydan sonra anneme ne kadar çaktırmamaya çalıştığımı sor. Evlenmemek için ne kadar ısrar ettiğimi sor. Okula gitmeyi sırf aptal bir çocuk için istiyorsam eğer, üniversite parasını çıkarmak, abime ve anneme yük olmamak için ne kadar uğraştığımızı, aynı anda kaç işe girdiğimizi sor. Gecenin geç saatlerinde eve dönünce kardeşim mutlu olsun diye yorgunluğumu umursamayıp onunla ne kadar oyun oynadığımı, ödevine yardım ettiğimi sor. Hâlâ inanmazsan, senin seçimin..." ağlayarak konuşuyordu.

Çok dolmuş olmalıydı. Hepimiz şaşkınca şok olmuş sekile ona bakarken. O masayı terk etmiş ve üst kata çıkıyordu. Transa girmiş gibiydim. Annemler yengeme bağırırken ben yeşil gözlerin ağlamaya başlar başlamaz kırmızıya dönmesini engelleyemediğim için kendime kızıyordum. Eşimin ağlamasını engelleyememiştim..

Zeren gittikten sadece bir iki dakika sonra bende arkasından kalktım ve odaya çıktım. İçeri girdiğimde onu görememiştim ama sesi banyodan geliyordu. Gittim ve kapıyı çaldım. "Delfin... Kapıyı açmayacak mısın?" diye sordum en yumuşak sesimle.

"A-Altay.. Lütfen *hıçkırık* lütfen gider misin?" diye sordu. "Gitmiyorum Delfin. Sen kapıyı açana kadar bekleyeceğim." dedim yine aynı ses tonu ile.

Çok geçmeden kapının kilidi açıldı ve kapı biraz aralandı. "İçeri giriyorum bak?" dedim sorarcasına. Ses gelmeyince içeri girdim. Delfin yerde oturmuş, bir çocuk gibi dizlerini kendine çekmiş, kollarını dizine sarmış ve kafasını da kollarına dayayıp ağlıyordu.

Geçtim ve beklemeden sarıldım. Sarılmamla kendini bırakmış, elleri tişörtümü sıkmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamamış olacak ki bağıra bağıra ağlamaya başlamıştı. Daha sonra aniden durup kafasını kaldırıp konuşmaya başladı telaşla.

"Altay Yasemin yengeme fazla kızmayın! Benden zaten pek hoşlanmıyor daha kötü olmasın. Zaten bu dediklerim yüzünden evdekilerle de arası bozulacak yalnız kalacak bunu istemiyorum." dedi. Onun yüzünden bu kadar ağlıyordu ama yine onu düşünüyordu...

"Onun yüzünden ağlıyorsun ama yine onu düşünüyorsun.. Şimdi kalk ve elini yüzünü yıkayalım." dedim. "Onun yüzünden ağlamıyorum sinirden ağlıyordum..." dedi tatlı tatlı.

Ayağa kalktı ve elini yüzünü yıkadı. "İşe.. Gitmiyecek misin?" diye sordu. "İstersen bu gün gitmeye bilirim?" dedim. "Yok yok, beni sorun etme işin önemli ne de olsa.. Sadece geç kalıyorsun diye şey etmiştim.." dedi.

"İstersen seni Zeren'in yanına bıraka bilirim." dedim. "Olur.. Gerçi şu saatten sonra, dediğim onca şeyden sonra ailen onu istemeye bilir..." dedi bir of çekip devam etti. "Hepsi benim suçum.. Kahvaltıya inmeseydim ya da ne biliyim öyle şeyler demeseydim... Eğer yapmasaydım ailen hâlâ Zeren'i isteyebilirdi, mutlu olurdu." dedi gözleri tekrar dolmaya başlarken.

"Zeren'i istemeye gidiceğimizi söyledik zaten böyle bir olay için nişan atılmaz. Merak etme yarın gidip isteyeceğiz." dedim yumuşak bir sesle akmaya hazırlanan göz yaşını silerken.

Küçük bir baş sallama verdi bana sözüm üzerine hazırlanmaya da başladı. İşimiz bitince Delfin'i, Zeren'in yanına bıraktım ve şirkete gittim.

Bölüm nasıldı? Benim içime pek sinmedi ama yapacak bir şey yok.

Byeee<3

°Berdel°*°bxb°Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon