Delfin
Uyandığımda yanımda Altay'ı görmeyi beklemiyordum. Yatak başlığına yaslanmış, elimi tutmuş şekilde uyuyordu. Onu rahatsız etmemeye çalışarak kalktım ve banyoya gittim.
Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Banyodan çıktığımda Altay uyanmış yüzünü sıvazlıyordu. "Günaydın.." dedim. "Günaydın. Kusura bakma tam gidecekken elimi tutunca kaldım bende" dedi.
Evet arkadaşlar yaptığım salaklığa koca bir alkış lütfen. Yüzümün yandığını hissediyordum. "Üzgünüm.. Yani tek yatmaya alışkın değilim, uyurken yanımda ne varsa ona sarılıyorum.. Belin ağrımış olmalı tüm gece öyle durdun ne de olsa" diye hızlı hızlı konuşmaya başladım.
"Tamam, tamam sorun yok ağrımadı belimde" dedi gülerken ve ayağa kalktı. "Bu arada annem senle Zeren'i çağırıyor. Zeren'i de Ülgen'e alırız diyor." dedi. Şaşırmıştım. "Tamam da sen ne zaman konuştun Zümrüt Hanımla?" diye sordum.
"Dün gece sen uyurken selam söyledi hepinize." dedi ve banyoya gitti. O banyoya girince bende aşağı inip annemin yanına mutfağa geçtim. Bu kadın nasıl oluyor bilmiyorum ama saat sabah altı buçuk, yedi arası mutfakta oluyor hep.
"Günaydın sultanım" dedim ve yanaklarından öptüm. "Günaydın" dedi gülerek. "Zümrüt Hanım'ın selamı varmış Zeren'le beni çağırıyormuş" dedim. "Aa Zeren ne alaka?" diye sordu. "'Çok efendi çocuk bakarsın bizim Ülgen'e alırız' demiş Altay'a." dedim hafif gülerken.
"E ama bu çocuğun anlata anlata bitiremediği biri vardı. O ne olacak?" dedi annem. "Bir şey olmayacak anne zaten o çocuk bizim Ülgen ağaymış." dedim. "Demek bizim Ülgen'in kalbini senin kuzen çalmış ha." diye bir ses geldi arkadan.
"Aynen bende şaşırdım. Valla dediğine göre çok romantikmiş Ülgen ağa. 'Hep çiçekler alır, beni sevdiğini farklı şekillerde hissettirir.' diyo bizim Zeren." dedim Altay'a dönerken.
"Bizim hıyardan beklemezdim böyle şeyler neyse mutlu olsunlar da." dedi ve yanıma oturdu. "Günaydın Ayşegül abla" dedi anneme. "Günaydın oğlum da abla nedir ya anne de bana, hem anne demek istemezsen ablayı at bari gencim ben daha yaşlanmadım o kadar." dedi annem kızarak.
"Delfin abi! Zehra'ya birşey söyle Deniz'i bana vermiyo!" diye bağırdı Zeren'in küçük kardeşi Meryem. "Ben şunlara bakıp geliyim yoksa öldürecekler küçücük çocuğu" dedim ve gülerek ayağa kalktım.
Çocukların yanına gittim, ilk önce Deniz'i kucağıma aldım, sonra konuşmaya başladım. "İnanmıyorum size küçücük çocuk ne hale gelmiş ağlamaktan! Siz hâlâ çocuk sevme peşindesiniz!" dedim kızarak. Bir yandan da Denizi susturmaya çalışıyordum.
"Özür dileriz Delfin Abi.." dedi Zehra, Meryem de hızlı hızlı kafasını sallamaya başladı. "Önemli değil ama bir hafta çikolata yemeniz yasak." dedim ve kucağımda Deniz'e mutfağa geri gittim.
"Deniz'i yatırıcam şimdi. Daha sonra üstümü değiştirir gelirim yanına çıkarız." dedim Altay'a doğru. Kafa salladı. Tam mutfağın kapısına gelmiştim ki durup anneme döndüm.
"Zehra ve Meryem'e bir hafta abur-cubur yok!" dedim ve kucağımda uyuya kalmış Deniz'i beşiğine yatırıp odadan çıktım.
Kendi odama geçip üzerimi değiştirdim, telefonumu ve cüzdanımı cebime koydum ve aşağı indim. "Hadi gidelim" dedim ve telefonum çaldı. Zeren arıyordu. Telefonu açtım ve kulağıma koyup Altay'a birlikte arabaya bindim.
İtalik=Delfin
Alt. Çizili= Zeren"Efendim? " "Ne yapıyorsun?" "Altay'layım aşkım.Seni almaya geliyoruz." "Niye beni almaya geliyorsunuz?" "konağa gidiyoruz Zümrüt Hanım çağırdı.'Delfin'in kuzeni Zeren de gelsin.' dedi o yüzden." "Tamam sevgilim bekliyorum." "Tamam aşkım geliyoruz. Görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım.
"Herkezle böyle mi konuşuyorsun?" diye sordu Altay. Sesi biraz rahatsız çıkıyordu. "Hayır sadece anneme ve Zeren'e." dedim. Kafa salladı ve arabayı durdurdu. Zeren'in telefonunu bir kere çaldırıp kapattım. En fazla beş dakikanın ardından Zeren aşağı indi ve arabaya bindi.
"Sen beni niye aramıştın?" diye sordum. "Canım sıkılıyordu buluşalım diye aramıştım." dedi. Kafa salladım ve önüme döndüm. Ara sıra aynadan Zeren'e bakıyordum ve onu gülerek biriyle yazışırken yakalıyordum.
Ülgen ağa olduğuna bahse girerim. En sonunda konağa girdiğimizde arabadan indik ve avluya gittik. Hemen Zümrüt Hanımın, nenenin, Kemal ağanın ve Buran ağanın elini öptük Zeren'e birlikte.
Kalabalık yerde tek yer dörtlü koltuktaydı. Ülgen ağa ve Altay koltuğun iki köşesine oturmuştu bizde -özellikle ben- el mecbur yanlarına oturduk.
"Hoş geldiniz çocuklar" dedi Zümrüt Hanım. "Hoş bulduk" dedik aynı anda Zeren'le. "Zeren'cim seni neden çağırdığımı merak ediyorsundur. Ülgen ile olan ilişkinizi öğrendik" dedi Zümrüt Hanım. Zeren korku dolu gözlerle bir bana bir Zümrüt hanıma bakıyordu.
"Bana daha önce söylemediğini için çok kırıldım size.. Neyse ailen ile konuş müsait bir zamanda seni istemeye gelelim. Şimdi Delfin, Zeren bize birer kahve yapın bakalım" dedi Zümrüt hanım.
Zeren'in gözlerinin içi parlıyordu. "Hemen! Delfin hadi kalk." dedi çoktan ayağa kalkmış beni çekiştiriyordu. Bende kalktım ve birlikte mutfağa kahve yapmaya gittik.
Gelinler bu gün alış-verişe gittiği için onlarla bir türlü tanışamamıştım. Mutfağa geldiğimizde Zeren bana sarılmış ve mutluluğunu paylaşmıştı. Daha sonra kahveleri yapıp avluya geri dönmüştük. Günü sohbet ederek geçirmiştik.
Eve dönünce Zeren hemen anneme olanları anlatmıştı. Annem ve Çınar abi onay verince istemeye gelmeleri için gün belirlemiştik benim düğünümden 2 gün sonra geliceklerdi. Düğünlerin tarihleri yakın olsun istemiştik bu yüzden böyle olucaktı.
Teyzem, Meryem'i doğururken eniştem ise araba kazasında vefat ettiği için sorumlulukları anneme aitti. Bu yüzden annemden isteyeceklerdi. Bu düşüncelerimi uyku bastırmaya başladığında daha fazla düşünmeyi bıraktım ve uykuya daldım. Yanımda peluş ayıyla.
Bölüm nasıl oldu bilmiyorum ama idare edin. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum
Byeee<3
YOU ARE READING
°Berdel°*°bxb°
FanfictionAbisi ölmesin diye bedeli kabul eden bir genç Etiketlere bakın. Başlığa yazdım ancak ne olur ne olmaz diyerekten haber veriyorum.