F İ N A L

170 23 160
                                    

F İ N A L

[1.5]

Yüzümde engelleyemediğim gülümsememle sokaklarda yürürken insanların bana olan anlamsız bakışlarını hissedebiliyordum fakat bu umurumda değildi. Efsun'um geri dönmüştü. Yine benimleydi. Ve bundan başka hiçbir şeyi umursamıyordum.

Bir taksi gördüğümde onu durdurdum ve bana atılan konumu ona gösterdim. Araba tekrar harekete geçtiğinde ise yerimde duramayacak kadar mutluydum. Adama daha hızlı gitmesi için bir şeyler söylerken bir yandan hızla akıp giden yolu izliyordum.

Geri dönmüştü.

Özlediğim yüzünü tekrar görecektim. O bal rengi gözlerle tekrar göz göze gelecektim. Ona sarılacak ve özlediğim kokusunu içime çekecektim.

Ve sonunda hasret kaldığım sesini duyacaktım.

Düşündükçe içim içime sığmıyor, oturduğum yerde kıpırdanıp duruyordum. Bu heyecanı yaşamak için o kadar uzun bir süre beklemiştim ki... Sonunda gerçekleşiyor olması bile bir mucizeydi.

Adama tekrar ne kadar kaldığını sorup arkama yaslanmaya çalıştım. Başımı koltuğun yumuşak yüzeyine yasladığımda ise onu göreceğim anı düşledim. Bir insan ne kadar çok sevebilirse, o kadar seviyordum onu. Hatta daha çok, her şeyden çok seviyorum.

O an uzun zamandır böyle mutlu olmadığımı fark ettim. En son yine Efsun ile birlikteyken bu şekilde mutlu olmuştum. O gittiğinde ise sanki dört duvar arasında hapsolmuş ve çıkış yolu bulamıyor gibiydim. Sanki o gittiğinde tüm ışıklarım kapanmıştı ve şimdi de beni oradan çekip kurtarmış gibi hissediyordum. Artık her yer aydınlıktı. Onunla birlikte güneşim tekrar doğmuştu.

Bir kez daha adama ne kadar yol kaldığını sorduğum esnada beklediğim an gerçekleşmiş ve araba durmuştu. Çabucak taksimetrede gösterilen parayı adama uzatarak kendimi arabadan attım. Taksi geldiği gibi giderken geldiğim bu yere anlam veremedim ama buna takılmadım ve Efsun'un yüzünü görmeyi düşleyerek yürümeye başladım.

Gözlerim etrafta gezinirken yürümeye devam ediyordum. Artık ona kavuşmak istiyordum. Bu ayrılık çok uzun sürmüştü ve artık onsuzluğa katlanabileceğim tek bir saniyeye bile sabrım kalmamıştı.

Sonunda onu gördüm. Arkası bana dönük bir şekilde oturmuştu ve beni bekliyordu. Tıpkı artık benimsemiş olduğumuz o banka oturup birbirimizi beklediğimiz günler ki gibi yine beni bekliyordu.

"Efsun'um?"

İsmini sesli bir şekilde söylemeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki... İçimde ismini tekrar ve tekrar söyleme isteği yükselsede sevdiğim kadının bana dönmesini bekledim.

"Neden burada buluştuk? Hadi gel, üşümüşsündür sen. Sıcak bir yere gidelim."

Ben üzerimdeki montla üşürken onun sadece siyah bir kapüşonla oturuyor olduğunu görünce hızla montumu çıkardım fakat ben ona daha fazla yaklaşamadan o arkasını döndü. Başına geçirdiği kapüşonun şapkasını indirip bana baktığında ise beklediğim yüzün bu olmadığını fark ettim.

"Seçil?" Dolu gözlerini gözlerime çıkarttığı esnada onun burada ne işi olduğunu anlamaya çalışıyordum. "Sen neden buradasın? Efsun nerede?"

Susup alt dudağını ısırdığında ona sorarcasına bakmaya devam ettim. "Bana buraya gelmemi söyledi. Beni beklediğini söyledi. Nerede şimdi? Sen gördün mü onu?"

Tutamadığı hıçkırığıyla ağlamaya başladığında ona yaklaştım. "Seçil? Bir şey söylesene."

"Ben..." Merakla ona bakmaya devam ettiğimde omuzları sarsılacak şekilde ağlamaya devam etti. Elimdeki montu o anda fark edip üzerine geçirdiğimde o da ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. "Ben, çok özür dilerim."

Broken Smile [ᴛᴇxᴛɪɴɢ]Where stories live. Discover now