yorgunluguyitenlerin

yaklaşık beş yıldır, inandığım, yaşadığım şeyi bizzat ben eleştiriyorum. aynı düşünceyi paylaşanlar hedef olduklarını sanıyor ve bana çok güceniyorlar; ama hayır, ben kendimle savaşıyorum, kendimi yok edeceğim ya da yeniden doğacağım, hepsi bu.

yorgunluguyitenlerin

yaklaşık beş yıldır, inandığım, yaşadığım şeyi bizzat ben eleştiriyorum. aynı düşünceyi paylaşanlar hedef olduklarını sanıyor ve bana çok güceniyorlar; ama hayır, ben kendimle savaşıyorum, kendimi yok edeceğim ya da yeniden doğacağım, hepsi bu.

yorgunluguyitenlerin

tek bir felsefe sorunu,

yorgunluguyitenlerin

gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. gerisi, dünyanın üç boyutlu olup olmadığı düşüncenin dokuz mu yoksa on ulamı mı bulunduğu, sonra gelir. oyundur bunlar...
Reply

yorgunluguyitenlerin

adalet ve vicdan

yorgunluguyitenlerin

bir toplumda adalet/vicdan duygusu sarsıntıya uğramaya başlayınca; bireyin özgürlüğünden, yaşama inancı ve sevginin yüceliğinden, kardeşlik bağlarının kutsallığından gibi sözlerin ne kadar boş, içi boşaltılmış kuru birer söylem olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. bu anlamda, duyguların kabuk bağladığı bir sürece girer; toplumu siyahlar-beyazlar ayrımında kendi “doğrular”ıyla savaşmaya itersiniz.
Reply

yorgunluguyitenlerin

seyahat etmek her an doğup ölmek gibidir.

yorgunluguyitenlerin

seyahat etmek her an doğup ölmek gibidir. belki de yolcu bu değişen ufuklarla insan yaşamı arasında bir yakınlaşma yapıyordu. hayatta birçok şey bizden kaçmaktadır. gölgeler aydınlığı kovalar. insan bakar, koşar durmak ister, el uzatır lakin geçenleri yakalayamaz. her olay bir yol kavşağı gibidir. birden insan kendisini yaşlanmış bulur, her yer kararmıştır. bizi sürükleyen hayatımızın, kara atı, birden durur ve peçeli, bilinmeyen birinin atının gölgelerde süzülerek uzaklaştığını dehşetle görürüz.
Reply